Kaç zaman geçti
üzerinden? Kaç gün ? Kaç ay ? Kaç saat ? Kaç dakika? Ömür
dediğin nedir ki?yaşadığın zamanlar mı ? mutlu olduğun anlar mı? kendini mutlu eden alışkanlıklar mı?
Günlerdir canı bir
şey istemiyordu. Yemek yapmak içinden gelmiyor. Ev işi, arkadaş
sohbetleri. Kendini zorluyordu . Elden geldiğince çaba
gösteriyordu. Saçma dizilerde kendini aradı. Boş boş bilgisayar da zaman
geçirdi. O çok sevdiği yürüyüşleri yapmak istemedi. Derdi
neydi ? Kiminleydi ? Her zaman sebep sonuç ilişkisi kurardı. Neden
arar, o nedenin üzerine giderdi. Bu sefer yapmadı. Zihin boşluk
istiyordu. Bu bir beklemeydi. Hayatın yorgunluğuna aradığı sebep
miydi?
Gece gündüz
nedenini aradı. Boşluğun nedeni neydi ? Zihnin arka sokaklarında
dolaştı. Keyfini kaçıranı bulmalıydı ? Bütün kış iyi mücadele
etmişti. Yaşamına anlam katacak kendini mutlu edecek bir iş
bulmuştu. Ama istediği o olmalıydı. Olmadı.
Adam dedi ki " İçimdeki koskoca anlatamadığım bir neden var adı yok. "
Gün geceyi
karşıladı. sanal alem günleri ,evin olağan işleri. Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı. Zaman nasıl da geçmişti.
Boşluğun içinde
kendini aradı. Neydi bu derece öfkelendiren. Bazen uykularından
uyanıp aynı boşluğu gördü. Gece yarısı yüreğindeki
sıkıntı uykusundan uyandırdı . Bir türlü anlam veremedi. Kendini bu
kadar sıkıntıya sokmak, harcamak, üzülmek bu derece neden? Sıkıntı zihnin derinliklerinden çıkıp geldiğinde onu kovmaya
çalıştı. Çözmesi gereken bir iki konu vardı Çaresizliği daha
da artırıyordu.
Çevresindeki
arkadaşları da suskunluğunu fark etmişti.
Aslında çok
konuşkan sayılmazdı. Yinede bu suskunluğu hayra alamet değildi.
Bazen yazardı.
Sustuğu an yazarak kendini ifade etmişti. Şimdi onlarda anlamını
yitirmişti. Uzun zamandır yazmıyordu. Çocukluğunu , gençliğini
düşünüyordu. " Benimde söyleyecek sözlerim var. Bu
konudaki fikrim şu " diyordu. "Bazen ne gerek var. Şimdi bunu desem ne yararı
var deyip vazgeçiyordu."
Yazdıklarını
okudu. Çok kötü değildi. Ama çok mükemmelde değil. "Yazar
değilim "dedi." Sadece yazmaya çalışan
biriyim . Yazıya hakim olmak zor. Ne kadar çok yazarsam o zaman
hakim olacağım." "Şimdiki yazdıklarım ne ?" diye
düşündü. Yine aynı boşluk geldi. Karşısına oturdu. "Çık
çıkabilirsen içinden "dedi. "Belki boşluk dolduruyorum belki söyleyecek sözüm var.
İlla bir açıklama mı? getirmeliydi. Bir yerlerden başlamalıyım.
Yaşam bir boşluk mu?
"Bu
yaşıma kadar onun içini işimle, ailemle, arkadaşlarımla, yazdığım
oyunla, blog yazarlığıyla doldurdum. Çok da boş geçmemiş
. Geçmişe bakınca yaşadıklarım anlamlı yaptıklarımın bir
anlamı var . Şimdi ise bu boşluk... dediğim dönemde öykü
kitapları okuyorum. Haldun Taner'in Yalıda Sabah, Sait Faik
Abasıyanık, Eskişehir'den aldığım öykü kitapları Ahmet Büke
Yüklük ,Faruk Duman ,Baykuş Virane Sever. Aslında boşlukta
olduğumuz zamanı düşünüyorum. Bir geri çekilme var. Çevrene,
kendine uzaktan bakıyorsun. Sorguluyorsun kendini. Yaşamın
tekdüzeliğine inat "O zaman ben o zaman yapmalıyım "
dedi "Bir yerlerden başlamalıyım"
Boşluk
anlamını yitirdi.
Eski notlarımı karıştırırken buldum,
Ben de boşlukları yazarak doldurmaya çalışanlardanım. Gönlünüze sağlık, okurken keyif aldığım bir yazıydı. Çok sevgiler..
YanıtlaSilTeşekkürler. Bazen yaşadıklarımızı yazıya dökmek işe yarıyor. Bellek unutuyor yazı hatırlatıyor. Ne güzeI sizinde yazdıklarınız. Sevgiler.
Silçok güzel yazmışsınız. şu günlerdeki halim böyle. nedenini bilmediğim bir sıkıntı var içimde. sabah kalktığımda oluyor bazen. ne kadar anlamsız geliyor her şey. İnşallah düzeliriz hep beraber. Sağlık ve huzur versin rabbim herkese. Hülya
YanıtlaSilBlogunuzu takipteyim bloguna beklerim.
YanıtlaSilhepimizde dönem dönem olan sıkıntılar.. yaşamımızın anlamını aramak. bu sabah bloğa koydum ama buraya da ekleyeceğim; Tich Nhat Hahn'dan: "olmak değil de yapmak olarak düşünmeye meyilliyiz. bir şey yapmadığımızda, zamanımızı boşa harcadığımızı sanıyoruz. oysa bu doğru değildir, zamanımız öncelikle bize aittir. ne olmak için derseniz.. yaşamak için, dengede olmak için, neşeli olmak için ve de sevmek için. Ve bunlar; aynı zamanda dünyanın da en çok ihtiyaç duyduğu şeylerdir.."
YanıtlaSilDaha bugün bir danışanım dedi ki "almanya'ya geldiğimde masterlı endüstri mühendisiydim ama çalışmadım, çocuklarımı büyüttüm, onlarla doluydum ve şimdi büyük kızım bana sen ezilmiş bir kadınsın diyor". Ve buna kendi de inanıyor. Yani "ben başarısızım, ben zamanımı boşa harcadım, ben kimseye yaranamadım.." Halbuki yaptığı işleri, başardıklarını göremiyor. Hep eksikliklere, özlemlere odaklanmış, kendisine bakışı olumsuz. E böyleyken kızı da onu başarısız görüyor...
Her şey içimizde, biz kendimizi nasıl görürsek, karşımızdaki onu görüyor.. O nedenle bence sıkıntılı anlarımızda eksikliklere ve yapamadıklarımıza odaklandığımız anlarda, tek çıkış yolumuz "ama ben bunların dışında şunları da başardım" diyebilmek.. Ve sadece demekle kalmamak, buna inanmak.
Galiba o boşluğumuz hiç dolmayacak.
YanıtlaSil"Yazmak yatıştırır. Yazmada sağaltıcı bir güç vardır. Bedenle zihni hiç karşı durulmaz biçimde birbirine yaklaştıran ve ruhu, ne kadar dumura uğramış, zedelenmiş de olsa, büyüten, genişleten bir eylemdir."
YanıtlaSilYazınızı dikkatlice okudum, bir değil bir kaç kere, yorum yazacak -yeterli-cümleleri bulamadım ki o ara Patrick Suskind imdadıma yetişti. Onun 75 sayfalık Güvercin adlı romanında yürümek üzerine yazdığı bir bölüm vardır, bayılırım: yürümeyi yazmaya evirerek başardım:)
çok güzel öykü kitapları okumuşsun:)
YanıtlaSilyazmak iyi geliyor kesinlikle...
Maviye iz süren kitapları not almamışsam unutuyorum. Aslında kitabı bitirdikten sonra yorum yazmak gerekir.Sevgiler.
YanıtlaSilBuraneros ne güzel bir yazı yorum için güvercin romanını almak gerekir.Sevgiler.
Yaşamdan yazılar bir şekilde doluya bazen anlamsız geliyor. Sevgiler.
Ceren köyde internet bitti. koşturmaktan yorum yazamadım. Kış sonu bazen böyle düşünüyor insan. koşturunca bir şeylerle uğraştığında sorgulamıyorsun. Sevgiler.Anonim Hülya sizi aradım ama bulamadım bloğunuzu sevgiler.
Yahya teşekkürler,sevgiler.