29 Aralık 2022 Perşembe

Hayat sen ne kadar çok değerlisin

                                               










                                          Fransa   Colmar

        Hayata bazen ara vermek gerekir. Şöyle arada sırada bazen hastalıktan çıkınca, bazen hayat kaçmadan önce bazen çelişkileri görünce dışarıdan insan kendine, yaşama, yaşadığı dünyaya farklı bir göz ile bakmaya başlar. Artılar eksiler, yapılmamış işler, hayaller...

       Durma yola devam diyen iç sesi adımların daha temkinli olsun. Çok acele etme olayları, durumları iyice kontrol et artı ve eksisiyle.

      Durur düşünürsün yaşadığın hayatta gerçekten sen kendin olabildin mi? Kendin olmaya izin var mı? sana öğretilen değerler, olmasını senden istenilenler senin isteklerin mi? Birilerinin düşüncesi mi?

     Hayatı sorgularken sen neresindesin? Hayatın yaşanılan ömrün anlamlı mı?

        Senin de kendin ile çevren ile ilgili bilgin var. Yaşadığın gerçeklik hayal mi yoksa başkalarının gerçeğini mi yaşıyorsun.

        Çok konuşmak, bazen boş konuşmak değil mi?

        Sırf laf olsun diye birileri kendi düşüncelerini konuşur durur. Peki sen  ne yapıyorsundur bu arada. Biraz düşününce yakalarsın  o onun dünyası der geçer gidersin, bazen takılırsın.

       Hayatı sorgularken neleri kaçırdım neleri yaptım artısıyla eksisiyle bir hesaplama yapmaya başlarsın. Bazen yen bir günde, yılın sonunda, bir haksızlıkla karşılaşınca.

       Sorgulamalar devam ederken dostların, arkadaşların ve yakın çevren  ile düşüncelerini paylaşırsın. Aldığın cevaplardan bazıları hoşuna gider. Anı biriktirmek, ruh sağlığını korumak, hayatı sorgulayan düşünen insan olmak, bencil olmamak, fedakar olmak. Liste uzayıp giderken hala eksik bir şeyler var diye düşünür tatmin olmazsın. Neden yetmez yaptıkları insanın. Dünü arkadan bırakırken insan nasıl sırtını göremezse geriye baktığında o zaman dersin ki bazı eksiklikleri tamamlamak için neler yapabilirim? sorusu düşer önüne.

       * Daha az tv daha az internet daha az ev işi ( düzenli temiz evi sevsem de ),

       * Planlı olmak. Yapmak istedikleri listelemek; Günlük, haftalık aylık planlamalar.

       *Önceliğim nedir? en çok yapmak istediğim. Ne kadar süre ayırıyorum. şimdiye kadar ne yaptım. Bundan sonra ne yapacağım.

        Ömür bitmeden, enerjin bitmeden, hastalıklar gelmeden ,erteleme yapmadan başla diyen iç sesinin heyecanı sarar.

         Başlamayınca kızarsın kendine çok istemedin galiba istesen ertelemezsin.

         *Sağlık bazen öne çıkıverir. O zaman sağlıktan başla. Ruh sağlığı, beden sağlığı, zorunlu işler, yaş tamam olumsuzlukları sıralama bahane bulma.

           Çok istemek, heyecan duymak, hayata anlam katar. Yazdıkça düşünür düşündükçe yazarsın. Bir orta yol her zaman vardır. Dengeyi bulabilmek gerekir.  

        

    

6 Kasım 2022 Pazar

Ankara'lı bloggerler sarı sıcak hazan mevsiminde buluştu

                                    

Kızılcahamam









-blogdedektifi,blogmahallesi(Sinan)

-mavikalem(Nagihan)

-arakolpa(Süleyman)

-kitapeylemi(Eylem)

-birgaripşeymaŞeyma)

-dahamutluyuz (Yurdagül)

-dikkatçekiyorum(Abdullah)

-parıldayançiçek(Zehra)

kitapkeşfim(Gamze)

Anneanne:
- Özledim seni.
Torun
- Ben özlemedim.
-Olsun ben özledim.
-Özlemedim seni.
Anneanne tamam o zaman ben de seni özlemedim. Torun ama biraz önce özlediğini söylemiştin.
İnstagramda Ankara'lı Boggerler buluşuyor notunu görünce. Çok hoşuma gitti. Meğer özlemişim günü farklı geçirmeyi. Gün içinde evin içinde koşuşturmaktan bitmeyen ev işlerinden. Farklı sanal alemden tanıdığım insanlarla görüşmeyi. Evet Ankara'lı bloggerler buluşuyor derken buluştu. Şimdi toplantıdan geliyorum. Sıcak sıcak yazayım dedim. Ankara sarı sıcak bir sonbahar gününü yaşıyor... iyi mi kötü mü bilmiyorum. Toprak kurumuş. Sonbaharın tüm renkleri arzı endam etmişler. Sanal dünyadan gerçek dünyaya dönmek sıcacık sohbetler. Bazılarını yazılarından takip ettiğim ya da yeni tanıştığım bloglar karşımda. Blog dünyası, yazmak üzerine sohbetler. Okumayı seven bloglar. Bilgiyi öğrenmeyi okumayı sevmek ne güzel!
Daha önceden tanıdığım blog arkadaşım Yurdagül Hanım ile yıllar sonra karşılaşmak ayrı heyecan.
Ayrıca gönülden gelen hediyelere de teşekkürler.
Bugünde köye gittim. Sonbaharın içini ısıtan renklerine hayran kaldım. Sonbaharı doyasıya yaşamak için evden dışarı çıkmak ayrı keyif.

28 Eylül 2022 Çarşamba

Ankara'nın Işıkları

                                                     


                          Balgat aradaki ince çizgi Askeri Bölge

                                           Konya Yolu






       Sabah uyanınca ilk iş terasa çıkar şehre şöyle bir bakarım. Akşam ayrı, sabah ayrı. Sabah ışıkları ile kent ayrı güzelleşir. Büyük devasa bina neden yaparlar kendi küçüklüğümüze inat mı bilmiyorum. Güneş farklı yansır, sokak lambaları farklı. İzler dururum. Çiçeklere bakar kurumuşları sularım. Geçenlerde Ankara'yı yine tepeden gören bir yerdeydim. Bol bol fotoğraf çektim. Yeşil uzun ince bir alan önce kestiremedim. Sonra orası askeri bölge Balgat'tan başlayıp Dikmen, Sokullu ve Öveçlere uzanan bir alan. İyi ki kalmış betona yenik düşmemiş. Önce evimi aradım. Onca beton yığını içinde göremedim. Sonra tahminde bulundum. Bu kenti neden sevdiğimi düşündüm. Ankara dışına çıktığımda çok güzel yerler gördüm, sevdim, beğendim. Bazen Ankara çok güzel, bazen beton yığını olur önüme düşer. İçimdeki ruh hali ile bağlantılı galiba.

       Galiba yazdığım bu şiirde aradığımı buldum.

      Gençliğim, değişimim, yaşamım

        

         İçinde aşkım, sevinçlerim, mutluluklarım, öfkelerim, mücadelem, kendimi buluşumdur.

 

         Ankara benim şu anki yaşa gelinceye kadar var oluşumdur.

 

        İlk aşk, ilk sevgili, ilk arkadaş, ilk yaşamaya atılmam, ilk dostlarımın yeridir. Sokaklarında koştuğum, bir yerlerden tanıdık bulduğum kentimdir.

 

        Sokaklarında bağırdığım ilk eylemimsin.

 

        Ankara değişirken ben de değiştim. Gençlik Park’ ında yeni bir hayata başladım. O hayat tek kişilikten iki kişiliğe dönüşümdür.   

       Çocuklarımın, torunlarımın ilk sesini duydum. Onlarla büyüyorum

 

        Vazgeçmediğim hayatım, sevdasın, Ankara.

 

        Bozkırın içinde açan gülümsün. Ektiğim tohumun açmasısın.

 

      Her gün yeniden doğup yeniden öldüğüm yalnızlığımın ıssız sokaklarında kendimi aradığım şehrimsin.

          Sabahları uyandığım yarınımsın.

 

          Yıkılırken, değişirken, yapılırken yıkılmadığım sevinçlerim öfkemsin.

25 Eylül 2022 Pazar

İçimdeki gökkuşağı

                                                  





       Kadın dolabı açtı "düzenlenmesi gerekir üstüne etiket  koymalıyım" diye düşündü. Bugün torunu "sen yaşlı insansın yaşlılar unutur sen iki ay sonra ölsen seni hatırlamam bile" dedi. Kadın yine de umutsuz değildi. Buzluğu açtı. Bunları yiyecek zamanım olacak mı? Birden üstüne düşen mutsuzluk geçişlerini kara tahtadaki yazıları siler gibi silmek istedi.

       Ve dönüş dedi Ankara boş saksılara baktı. Hepsi semizotu dolu bir kısmını yoldu. Eldeki tohumlara baktı. Evde maydanoz tohumu birde akşam sefa. Aslında havalar soğuyor sonbahar geliyor. Üstüne battaniyeyi çekti. Dolaptan uzun kollu hırkalar ve eşortman altlığı çıkardı. Ekilen tohum çıkmasa bile sulamaya devam etti. Gitti. sonbahar çiçeklerinden kasımpat aldı. Üzerinde renkli çiçekleri olan sardunyalarda gözü kaldı. "Mevsimi bitse de tomurcukları var onları da alayım" dedi. Kaktüs almaya gitmiş sardunya ve kasımpatlarla dönmüştü. Bu kadar çok çiçeği ne yapacaktı? niye çiçek çok seviyordu. Eve gelince sardunyaları yeni saksılara aldı. Kaktüs ve sukulentlerinin saksısını değiştirdi. Yine de bir şey eksik diye düşündü.

        Günlük hayattaki rutinlerini düşündü. ne mutlu ediyordu  dedi. onları yapmalı. Yürüyüş yeni mekan keşfi, arkadaş sohbeti. O zaman haydi yap" diyen iç sesini dinledi.

         "En güzel hediye biri içimdeki güç diğeri özel bir insan olan özel arkadaş dost, kardeş adının ne olduğu önemli değil. Öyle bir güzellik tarifelere sığmayan. Bugün kalk kızım dedim. Biraz çaba yürüyüşlere başla. Soluğun kesilse de belin ağrısa da kalk. Zorladım iç sesim dedi ki vaz geçme. Şu an on bin adım tamamlanmış. Sevgili Emoş ile buluşma yeni bir mekan keşfi. Pahalıya aldığım kahvenin daha ucuzunu bulma. Emoş ile lafa göbek attırma. Galiba özel dostlarımın varlığı ve onlarla sohbet beni mutlu ediyor. Yazdan yaza görüştüğüm yazlık arkadaşlar, dayı kızları, teyze kızı, yonca kızları, can dostlar. Dost hanesine eklediğim özel dostlar. İyi ki sizleri tanımışım tanıyorum. En güzel hediye kahve içiminde sığdırdığım anılara eşlik edenler." diye not almıştı.

Gün içindeki koşturmalarını düşündü. plansız programsız.

Bir defter

Yeni bir sayfa boş temiz bir sayfa yapılacakları tek tek yazdı. "Şimdi önümüzdeki haftanın planı; ehliyet değişecek ve bir de saç kesilecek yazdan kalma şekilsiz saçlar bir bakım gerekir." İlk yazdığı paragrafla son yazdığı paragraf arasında fark var mıydı?

Evet yaşam devam ediyor. Yeni bir gün yeni bir hafta.


2 Eylül 2022 Cuma

Sinop'ta son zamanlarda yaz bitti. Sonbaharın ilk demleri kapıda

                                                



                  Sinop arka deniz  dünden kameraya takılanlar
                                       Karabiber ağacı


                                     Bugün sabah yürüyüşü

       Eylül ayının ikinci gününü yaşarken balıkçıların ağlarının boş döndüğünü görünce üzüldüm. 

     Çadır kamping alanındayız. Balıkçılar boş dönünce  olta balıkçığından yararlanarak akşam yemeği için balıklar kampta hazırlanıyor. Sinop'ta sezon bitmek üzere yazlıkçılar dönüyor. Pazara sabah erken gitmeme rağmen kalabalıklar azalmış. Şimdi okullar açılınca iyice kent tenhalaşır. Sinop sahiplerine kalır. Bizde sahibi değiliz. Bir nevi yazlıkçı mı? Eşim daha çok yerlisi gibi o gider gelir ara ara.

       Sabahtan denize girdiğim için yorulmuşum. Yanımda gazete ve kitap götüreyim dedim. Uzun zamandır fotoğraf makinasını almadım. Onu da koysam mı? diye düşündüm.

        Bir hanım küçük su şişelerine acı biber koyarak turşu yapıyor. Onla sohbet ediyorum. Ölçüleri nedir? havadan sudan konuşurken ayağıma bir şey sürünüyor bakıyorum bir kedi. Rengi o kadar güzel ki. Ayağımın altında oturuyor. Bir ara kaşla göz arasında masanın üzerindeki yemeği almak için tırmanıyor. Delikanlı adını sonradan öğreniyorum Koray oradan sesleniyor. Gazetemi açıyorum. Geç de olsa bir gün önceki haberler var. Tekrar okuyorum. Delikanlı olma yolunda benim torundan bir yaş büyük olduğunu öğrendiğim çocuk açtığım gazete için hala gazete var mı? diyor. "Uzaydan mı geldin " diye içimden sesleniyorum. "Evet biz dinozorlar okuyoruz" diyorum. Bir köpek dolaşıyor hasta gibi. Sohbet esnasında yan masadan birilerine kadın sesleniyor. "Teşekkürler  iyileşmeye başladı. ". Hikayeyi öğrenmek için yan masayla sohbete başlıyoruz. Motorla karı koca Kars'tan gelmişler. Kars nere Sinop nere. Minik bir çadırları var. Gece gökyüzünü seyrediyorlar. Bir gün önce eşinin doğum günüymüş ona pasta alacaklarına  köpek için ilaç almışlar Dün yaralarına sürmüşler.  "Ne iyi insanlar var" diyorum bu dünyada. Sinop'a dördüncü gelişleriymiş. Konu konuyu açıyor. Beni sosyetik bir hanıma benzetiyor. "Sosyetik ne demekse sormak aklıma gelmiyor." onun anladığı anlamı merak ediyorum. Elini işe sürmeyen kadın mı anlayamadım. Sosyete; üst sınıf ve yüksek toplumda önemli bir rol oynayan bir kişidir. Genellikle zengin veya aristokrat kökenlidir. Sosyetik :Yüksek sınıfın yaşam biçimine özenen asortik.

     Tanımlamalara bakınca  ben çakma sosyete mi? oluyorum, Konuştukça insanları dış görünüşüne ve ilk izlenime göre yargıladığımızı konuşuyoruz. Benim sosyetik  birisi  olmadığım anlaşılıyor. Konuştuğum kişi de  müdür. Ön yargılarımızdan kurtuluyoruz. Birbirimize telefonlarını veriyoruz Doğanın içinde biraz sonra gelen yemekleri yerken etrafı seyrediyorum. Yaz bitişini kutlarken gökyüzü pembeleşiyor. Gün geceye kavuşurken doğanın değişimi açık hava hoşuma gidiyor. 

         Bu sabah erken uyandım. Artık camları kapalı uyuyorum. Hava serin sabah yürüyüşlerine başlamak gerekir. Sırtım üşümeye başladı. Hazırlanıp yola çıkayım belki denize girerim.

31 Ağustos 2022 Çarşamba

Şiir gibidir yaşamak

                    Umutsuzluğa gerek yok. Bulutlar her zaman gelir, gider. Ama gökyüzü her zaman bakidir.  





                                             SİNOP

       Bazen gün batımı, bazen akşamın alacakaranlığı dalar gidersin. Eline aldığında kitabı düşlersin. Mutfakta kan ter içinde yemekle uğraşırken müziğin sesi seni uzaklara götürür. Birden bir rüzgar çıkar ortalığa alnındaki teri silersin, Şarkılarda şiirlerde ararken yaşam sevincini aslında hayat düştür dersin. 

         Son günlerde hava çok sıcak sabahtan kahvaltı ederken bayılmak üzereydim. Şimdi biraz rüzgar çıktı. Karşı komşu balkona çıkmış "biraz yağmur." diyor. Eşim "İstanbul, Ankara yağışlı burası neden değil" diye soruyor. Galiba en iyisi kendimi ya denize ya da duşa atmak.

        Örüyorum;

      Sıcaktan bunalmanın dışında son günlerde çanta örmekle uğraşıyorum. Geçen yıldan kalan çantayı bitirdim. Kalan iple küçük bir çanta yaptım. Gittim yeni ip aldım.  O arada bir arkadaş ip verdi. Onu örüyorum. Yalnız bir an önce bitirme derdine düşünce kollarım ağrıyor.

                                                  




  

                                                         



 Okuyorum;

        Göçmen Kuşlar Charlotte Mcconaghy yazarı. Göçmen kuşları kaybolan dünyaya ve umuda destansı bir öykü. Güzel bir kitap sevdim.

       Grange'in Kaiken kitabını okudum sevdim. Araştırmacı gazeteci bir yazar.

                                                    






        Yapıyorum;

       Pazardan kızılcık aldım. Sirkesi, marmelatı, likörü, suyu ve jölesini yapıyorum. 

    Sirkesi, kızılcıkları yıkadım otlarını temizledim. Kavanoza koydum. Üstüne çıkasıya kadar su koydum. On beş günde ekşime başlamış.

       Marmelat için yıkadığım kızılcıkları su  koyup kaynattım. Süzdüm alttaki sulu suya şeker koyup kaynattım. Güneşe aldım. Jöle oldu. Marmelatı için kaynattığım  kızılcıkları elimle ovuşturarak süzdüm. İçine şeker koyup kaynattım. İyi olgunlaşmış olanları almıştım  daha kolay oldu. Bir kısmını içmek için ayırdım.

        Dört kilo kızılcık kilosu on beş lira şekeri de düşünürseniz aslın

da bayağı pahalıya geliyor. Her pazara gidişte ikişer kilo aldım.

         Fasulye salatası; taze fasulyeden arkadaşım Serap'tan tarif. Taze fasulyeleri temizledim haşladım. Soğuduktan sonra içine  kara üzümleri ortadan kesip koydum. Hardal, sirke tuz ve yağ ile tatlandırdım. Ekşisi az geldi limon sıktım.

         Kabak salatası. kabakları soyma aleti ile ince ince kıydım. İçine kırmızı pul biber, elma sirkesi, limon, tuz  ve kuru  soğan koydum karıştırdım. Yaz gününde ekşi salata çok iyi oldu.

         Geziyorum;

       Akşamları Sinop sahilinde dolaşmak hava sıcak olduğu için sabah yürüyüşleri yapamıyorum. Yüzmek dışında sporla uğraşmak yok. Sinop'un kalabalığı azaldı  derken sabah dokuzda pazara gidince park yeri bulamamıştım. "Dört günlük bayram dolasıyla"  dedim kalabalıklaşmış. Eylül ayı geliyor. Yarın balık yasağı sona eriyor. Bu yıl palamut fazla gibi. Balıkçılara rastgele diyorum. İnşallah balık bol olur ucuz olur vatandaşın yüzü güler.

      Erfelek'te kahvaltıya gittik. Yeni dostlar edindik. 

       Tüm bunlar bir yerde zihnimi boşaltmak ve ruh sağlığımı korumaya çalışmak için yapıyorum. Haberleri izledikçe dünya yangın yerine dönmekle meşgul. Yangından kurtulmanın yolu var mı? bilmiyorum ama "Güzel günler göreceğiz çocuklar motorları maviliklere süreceğiz." dizelerini aklıma getiriyorum.

  

21 Ağustos 2022 Pazar

Gezgin gözüyle Ödemiş Birgi

                                                   


                               























        

      "Yazmak hayata not almaktır."

       Anılar unutulmadan bir yerden başlamak gerek. Hangisinden başlamam gerektiğin bilemedim. Avrupa gezisinde fotoğraflara baktım aklım orada kaldı. Uzun bol fotoğraflı yazı olacak onu erteleyeyim diye düşünürken başla istersen birinden diyen iç sesimi dinlemek zorunda kaldım.

        İki yıldır aklıma koydum Ödemiş Birgi Nasıl gidilir? neyle gidilir?

         İzmir' den Ödemiş'e otobüsle nasıl gidilir?

        İzmir Otogarı'ndan Ödemiş'e gitmek için, her 30 dakikada bir kalkan Ödemiş otobüsleri kullanılabilir. İzmir Turizm şirketi tarafından gerçekleştirilen bu yolculuk ortalama 2 saat sürmektedir

         İzmir'den Ödemiş üzerinden otobüs ve dolmuş ya da tren saatleri uyarsa Ödemiş'e İzmir'den tren varmış.

        Bu yıl benzin fiyatlarının epey pahalı olması üzerine Ege'deki düğün için önceden alınmış otobüs fiyatına denk gelen uçak biletiyle İstanbul üzerinden aktarmalı Edremit'e uçtum.                                              Burhaniye 'de arkadaşım  ve görümcemde kaldım. Otel fiyatları pahalanınca insanlar akraba ya da arkadaşlarda konaklamaya başlamışlar. Bunlardan biri galiba benim. Oradan Ali Ağa 'ya düğüne ve oradan İzban ile Selçuk.

     Uzun süren yolculukta kızım ile beraber olmak ayrı keyif. Geçen yıl oğul bu yıl kızım.                         

     Arabayı, bilgisayarı ve sevgili eşimi Sinop'ta bırakmıştım. Eşim yaz günü sıcakta gelemem demişti. Son durak Selçuk. Ablam ile  her gün bir plan ya akşam üstü ya da sabah çok erken yola çıkıyoruz hava çok sıcak.

        Günlerden perşembe bankada promasyon işini halletmişiz. Saat olmuş on bir içimdeki gezici ve fotoğrafçı ruh gel dedim bugün ablama Birgi'ye gidelim. İlk önce İzban'a bindik. İzban ne diye soruyorlar. İzban İzmir Belediyesinin metrosu Selçuk ile Aliağa arasında. İkisi arasında yolculuk Aliağ' dan Selçuk'a geldik üç buçuk saat sürmüştü.

       Aklımıza koyduk Baktık izban saati uygun atladık metroya Tepe Köy'de metro değiştiriyorsun. Sonra bir durak Ege'nin  ovasında yeşilliğin ve sıcağın içinde gidiyorsun. Torbalı'da indik. Dediler ki kasap durağından Ödemiş otobüsü var. Bekle bekle gelmez, Sıcak bir yandan vaz mı geçsek. Elimdeki suyla başımı yüzüme suyu sürüyorum. Neyse ki 12.15 de Ödemiş yazan otobüs geliyor. Otobüsler modern, yeni, klimalı oturmak için yer ararken bulmanın sevinci ile koltuklara kendimizi atıyoruz. İzban kartlarımız burada geçerli benim kartın içindeki limit  yetmiyor kredi kartından ücreti alıyor.  Şehir içi otobüs elli km şehirler arası gidiyor. Ödemiş' e uzun  bir yolculuk bizi bekliyor. Bayındır yazısını okuyorum. Bayındır Ege'nin çiçek seralarının olduğu bölge gözümüz gönlümüz açılarak seralardan geçerek Ödemiş' e vardık. Şehir merkezi eski çarşıda indik. Ne önerirsiniz sorusuna Ödemiş Köftesi. Klimalı esnaf lokantasında soluğu alıyoruz. Ablam Ödemiş ipeğinden yapılmış kumaş arıyor. Aradığımız kumaşları buluyoruz. Ablam hayalime kavuştum. ablamın elinde renkli iplikler kışın yağmur yağarken işleme yaptığını hayal ediyorum.  Oradan eski garajdan Birgi dolmuşlarının kalktığı yeri arıyoruz. Asfalta yumurta koysan pişer denilen hava dolmuşların kalkmasına yarım saat var. Pişe pişe bekledik. Neyse araba çalıştı. Gideceğimiz yer on km. Yolculardan biri Anadolu insanı benzin almayı unutmuş benzinlikte onu bekledik. Gitti alışverişini yaptı. Birgi göründü. Bize dediler ki yukarıda inin aşağı yürüyün. Dolmuş en tepede bizi bıraktı. Perişan susamış bir halde indik. Hemen kendimizi bir kahveye attık. Soğuk su ve çay molasından sonra gezmeye çıktık. Bir ara Torbalı'da otobüs beklerken vaz geçme noktasındaydık. İyi ki gelmişiz noktasına döndük. Yukarıdaki cami restore ediliyor kapalı. Hanlar kapalı. Yeşil deniz adlı dizi orada çekilmiş.

         Birgi evleri dağınık, dip dibe değil. Ulu çam ağaçlarının gölgesine sığınıyoruz. Arnavut kaldırımı sokaklarında bir yandan yürüyor bir yandan çocukluğumuz önümüze düşüyor. İki katlı pancurlu evler karşımızda. Anneannemin dedemin sonra dayımın evi gibi. İki katlı içinde çocukların koşturduğu evler düşü ile dolaşıyoruz. Yolda kapı önünde soluklanan Ayşe Teyze ile sohbet ediyoruz. Oda genç kızlığına, evliliğine sözü getiriyor. Yanında torunu. "Bakıyorum sohbet edecek birini buldun" diyor.

          Sokaklarda kimse yok. Bir kahveye  yöneliyoruz.Köpüklü kahveyi Birgi sokaklarına bakarak içiyoruz.

       Sabah fotoğraf sanatçısı arkadaşım Gülten ile konuşurken insan kafasına koymasın plan program yapar aklındakini gerçekleştirir fotoğraf aşkı, gezip görme aşkı, bence aşkların en güzeli.

        Dönüşte Bedia Akartürk'ün Ödemişte evini müze yapmış aradık bulamadık. Otobüs saatine yaklaşınca vaz geçtik. Duraklardan saat başı kalkıyor. On dakika içinde durağa gelen otobüse atlıyor uzun bir yolculuğa  kendimizi hazırlıyoruz. Dönüşte İzban saatlerine bakıyoruz Torbalı' dan binsek Tepeköy de İzban kaçacak Beklemeyelim diye otobüste  konuşuyoruz nerede inelim ne yapalım derken  bir genç kız Aydın'a işe giderken kullandığı yol ile ilgili bilgi veriyor. Şansımıza dedik yolda indik. Neyse hesap şaşmadı. Selçuk dolmuşuna rastladık. Yoksa akşam son dolmuşmuş. Bir saat sonraki İzbana yetişmemiz için şehrin öbür yanına gitmemiz gerekecekti. Azmin elinden kurtulmayan bizde anısı kalan iyi ki gitmişiz dedirten gezimiz oldu. Sizlerin de olsun.                

     Bugün gezi arkadaşım Yasemin  ile konuşuyoruz; iklim değişikliği, savaşlar, paramızın değer kaybı, satın alma gücümüzün düşmesi, bizim irademiz dışında değişen durumlar, hastalık, kaza vb durumlardan fırsat bulursak gezmek istiyor gönül diye noktayı koyduk. Bu satırları yazarken bunaltıcı bir sıcak var. Kendimi karşıdaki çay bahçesine atabilirsem sevineceğim.

 

  Gezi tarihi 28 temmuz 2022 fotoğraflar üzerine tıklarsanız daha güzel olacağına inanıyorum.

Ne okuyoruz? Babamın Tenekeleri Zehra Konukman'ın ilk kitabı

                                                                                                                                            ...