24 Mayıs 2020 Pazar

Erik ağacı altında

           
 Hava ayaz mı ayaz. Sobayı yaktım. Odam ısındı. Yüzüm ısındı. Çay fokurdamakta. Sabah biraz güneş vardı. Masayı güneşe aldım. Kahvaltı ederken başımı kaldırdım  dallarda erikler. Pek keyiflendim. Erik ağacı altında yeni bir gün. Ayaklarım halsiz. Kırlara çıkmayı özlemişim. Biraz yürüyüş yapayım dedim. Hava sıcak olmadığı için zamanın önemi yok. Yemyeşil doğa arada farklı renkler aramaktayız. Üç gün içinde kuş burnu açmış. Papatyalar geç kalsalar bile bizde varız diyor. Gönlüm arıyor gelincik. Yolun kenarında minicik. Her şey değişir diyen Herakletios aklıma geliyor. 32 derece hava sıcaklığı vardı. Çorapları attık. Yazlık ayakkabı şort askılı bluzlar. Şimdi oldu 4 derece yine giydik kazakları. Güneşi ara bul. Her şey değişirken "ben aynı ben miyim" diye sormaktayım. Azim kararlılık vazgeçmeme.Hayatı ıskalamamak, insanları anlayabilmek. Bahçede gezerken bir çiçeğe rastladım. Albenisi güzel ama kendisi zehirli bir bitkiymiş dağ pancarı. Sabah bir arkadaş facebookta paylaşmış ben akşama bahçede rastlıyorum. Sedef hastalığı için ilaç yapıyorlarmış.   Bibrimizle kucaklaşıp dokunacağımız bayramlara, bayramınız kutlu olsun.                                                                 

Gazanya



Adı arum zambakgillerden Türkçede dağ pancarı

21 Mayıs 2020 Perşembe

Yolun neresi?

                                                     
                                                                      Göynük
                                                                      Coma Gölü İtalya
        Ne dense aklıma düştü. Nereden aklıma geldi yerleşti.Köyde dağda yürüyüş esnasında fotoğraflar çektim. acaba hangi yöne yürüsem diye.acaba buradan mı çağrım yaptı.Yolun sonuna yaklaşmak  ya da ne yapacağına karar vermek. Bir yol çizmek kendime. Eğer bir gün önceki benden sıkılmışsam eğer o yolu değiştirmek. Sanki yol ayrımında olup hangisini seçsem mi düşünmek.
      Dünkü ben  farketti yeni yol ayrımında olduğumu bazen bir ses bir uyarı zihinde belirir. Ne yaptım şimdiye kadar ne yapıyorum ne yapmak istiyorum.
      Hayat sürprizlere gebe sen yolunu istediğin kadar çizmeye çalış bazen savrulup gidersin hiç ummadığın yerdesin bir bakarsın. Yine de disiplin ve azim seni vazgeçiremez.
      Bugün şu saatlerde İsveç'te olacaktık. Bir virüs geldi. Hafta sonu evde kapalısın. Kendimizi attık köye. Kuş sesleri eşlik etmekte satırlarıma. Saksağan yuvasına yiyecek taşımakta. Sabah sitenin etrafında yürüyeyim diye düşündüm. Çok yol değilmiş iki bin adımla tamamladım. Hava sıcak daha erken yürüyüş yapmalı.
       Şimdi hava biraz bulutlu. Akşam yaklaşmakta ağır ağır. belki tekrar yürürüm. Belki fotoğraf makinasını alırım.
      Bazen bırakıverirsin kendini zamanın akışına içinden ne geliyorsa . Tatil rehaveti çöker üstüne.Hamağa yatar düş kurarasın kendin ile ilgili. Tepende bir hışırtı. Bu kuş değil farklı bir şey derken karşında sincap hemen süzülür ağaçtan iner . Elinde cep anı yakalamak isterken beğenmezsin çektiğini.
        Dün bir kuş kovalıyordu sincabı sen kuş ey kimsin sincap senden hızlı .Acaba yuvasına mı? göz dikti. Neden kovaladı. Sen hikayesini yazarsın. Tepemde kuş cıvıldamakta. ne anlatıyor? merak ediyorsundur. Yine rüzgar dindi sıcaklık bastı üzerime. İyi ki Ege Ya da Akdeniz'de değilim. Ege'de klimalar çalışmaya başlamış. Bizim klimada rüzgar. Doğal klima.
       Yol hikayesi yazacakken kuşlar sıcak önceliği aldı. İhtiyaçlar ilgiler zaman zaman yer değiştiriyor.

12 Mayıs 2020 Salı

Köyde çiçekler arasında renkli hayat

     


                                                                                 
                              








        Karantina günlerinden biri hafta sonu köydeki eve geldik. Geçen hafta sonu yağmurlu diye gelmemiştik.Artık  havalar ısınacak. Baharın sonuna doğru geliyoruz. Salı günü 29 derece olacakmış. Getirdiğim çiçekleri bahçeye ektim. Bir araba dolusu çiçek. Bahçem küçük olmasına rağmen bir avuç durdu. Tabii ki bahçe bir nebze olsun canlandı ya tohumdan çiçek yetiştireceğim ya da soğanlı çiçekler alıp ekeceğim. Benim taraf gölge çok da abartmaya gerek yok. Nihayet leylaklar açmış. Gelir gelmez hemen vazo için kestim. Bahçemden leylak topluyorum. Ne güzel bir olay harika ya. Sonra siteyi gezeyim dedim. Site dışında bu kadar doğal çiçek yok. Hemen minik bir vazoyu dolduracak çiçekler topladım. Bugün odaları topladım. Biraz iş yaptım. Odanın biri depo gibiydi.
       Önümüz yaz. Ama sevgili eşim halan dışarıdan bulduğu odun parçalarını getirip kesiyor."Kalın olanları kes" diyorum anlatamıyorum. Dünürümüz Akın Bey iyi ki odunları kes dedi. Ektiğim tohumlardan sadece tere çıkmış. Diğerleri geç çıkacak soğanlar bile gölge olduğu için geç çıkıyor. Bir daha ev alırken alacağım yok da güney ve doğu yada batı olmalı. Bahçeyi iyi kontrol etmeli. Birde ne kadar para o kadar güzel ev. Ya kızım diyorum. Bu bahçeyi bile dolduramıyorsun. O zaman tarla alacaktın. ekerdin. Zaten tek başına bu kadar oluyor. İki taraftaki komşu gelmediği için tohum ektiğim saksıları güneşe koydum. Bu da avantaj. Ah güzel kızım. Her olumsuz durumdan alınacak dersin her zaman vardır. İçimdeki Polyanna'yı seveyim. Çok güzel o zamanda bahçeyi  bırakmak istemeyecektin. Bir kuş sürekli şarkı söylüyor. Sanki kara bir kuş saksağan mı acaba karga değil minik bizim sincapı kovaladı gibi. Bugün sincapları göremedim. Bu hafta sonu site kalabalıklaşmış.
       Yalnız biraz büyük papatyalar hoşuma gitti. Hem daha ucuz. Sanki onlardan alıp ağacın dibine ekebilirim. Son bir defa Karşıyaka'daki çiçekçilere gidip çiçek almalıyım. Hoşuma gidiyor. Çiçek bahçesi. Renkleri seviyorum.Çiçekleri seviyorum. Ama kalıcı çiçekler daha tercihim. Renkli hayatı seviyorum. Durağanlık bana göre değil. Günü farklı kılmayı seviyorum. Hareketi seviyorum.
       Hayatı renklendirmek çeşitlilik katmak hoşuma gidiyor. Önümüzdeki hafta yine dört gün karantina. Bir köyde olmak bir kentte olmak güzel. Orada kuş sesleri arasındasın bahçede çimen kır çiçekleri yanında kahvaltı yapıyorsun.suyu temiz. Yanımızdaki komşularda yok. Sadece biz. Maske takmak yok. Bu hafta sıcak olacakmış o yüzden artık üşümeyeceğiz. Ev biraz dağda olduğu için daha soğuk.Dağda dolaşıp yürüyüşlerimizi yapmak güzel. Okuduğum kitapları tekrar okuyorum. Duygu Asena Kadının Adı Yok. Birde Şirin Devrim kendi hayatını yazmış ismi Şirin Bu hafta sonu da evden kitaplar götüreyim akşamları zaman geçmiyor. Eskiyi hatırlamak da güzel.Şimdi daha farklı okuyorsun.
         

Dağdan

                                                 
   

7 Mayıs 2020 Perşembe

İnce ayar

                                                                                                                                                                                         
      "Gerçekler ayrıntıda gizlidir." ya da "Görünmeyenin ardındakini görmek için farklı bir yönden farklı bir bakış açısı ile bakabilmek gerekir."
       Fotoğrafçı arkadaşım Zeynel Yeşilay gruba fotoğraflarınızı gönderin sizin adınıza video hazırlayayım diye not düşmüştü. Bu haberi okuyunca  ilk günler üzerine eğilmedim. Göndermeyenlerin listesinde adımı görünce fotoğrafları bir tarama yaptım.  Binlerce fotoğraf var İçinde beğendiğim o kadar az ki. Kızım dedim sil beğenmediklerini çok azını sildim. Bir gün oturup silmem lazım. "Niye saklıyorum" diye düşünüyorum. Aslında en beğendiklerimi instagram, faceobookta ve blogta paylaşmışım. Onun dışında niye duruyor? Sanki insanın evladı gibi anılar onları silerken geçmişi mi sileceğim diye düşünüyorum.  Birde bastırmak istediklerim var. Fotoğraflara bakarken çok çalışmama, bol bol fotoğraf çekmeme, gezilere, doğaya çıkmama, ihtiyacım var dedim. Kendime bir uyarıda bulundum. Tabii ince ayar yaparak iso enstantene kullanarak yeni fotoğraflar çekmek. İlk önce zor geliyor ama hocayla beraber çalışırken çekilenleri görünce de mutlu oluyorum. O zaman kızım diyorum kendime "Yapılacak işler emek, sürekli çalışma, sıkılmama, Bu işi severek yapmak.." Yani diyeceğim o ki kendime bir ince ayar vermek zorundayım.
          Yaşamda ha bire insana ince ayar veriyor. Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur. Doğa diyor ki "Dün evde oturdun  bugüne  yapacak işleri bugüne bırakmasaydın."Doğanın uyarısını dikkate almak gerekir.Ama bugün planladığım tüm işleri yaptım. Pazara gitmek arabanın lastiklerini değiştirmek. Demek ki plan yapıp uygulayabiliyor muşum
       Ormanları yakıp, santrallar kurma nükleer ve hes yapıp doğanın içine edersen o da sana gününü gösterir. intikamını alır.
        Ya da bazı insanlar sana ince ayar çeker. Güçlü güçsüze, erkek kadına, yaşlı gence. İnsanlar bir başkasına ayar çekerken kendileri güçlüdür, yaşlıdır o doğrusunu davranır, kendine söz söyletmez.
        Salgın geldi  hepimizin üstünden silindir gibi geçti. Evlere kapanıp kimseyle görüşmemek to
runlarımı, kızımı, sevdiklerimi görememek...
        Dolaptaki giysiler anlamını yitirdi. Geziler ona keza. Öyle bir ayar yapıldı ki değerlerimiz değişti.
       Daha önce belediyenin açtığı kurslara gittim. Fotoğrafta ince ayarları öğrenmemişim. İnce ayarları öğrenip otomatikte çekmeyeyim. Ancak ilk gün o kadar çok kolum ağrımış ki. İkinci gün çektik daha çok fırın ekmek yemem lazım. Yine net değil. Öğrenmek zor. Çektiklerimi beğenmedim. Daha ödevimi yapmadım. Baharı çekmek doğanın uyanışını çekmek için öğrenmeye gayret etmeliyim.
       Acaba bende şu virüse ayar mı çeksem "Başımıza niye musallat oldun" diye. Corona şöyle seslendi " Bana ayar vermekte geç kaldınız. Ben hep vardım. Sizler beni görmediniz doğayı yok ederken, silah üretirken, bitkilerin geniyle uğraşırken, dünyanın kaynaklarını kuruturken ,suları kirletirken."Anlaşamadık o yine bana ayar yaptı.
     




5 Mayıs 2020 Salı

En güzel hediye

       
                                    
                                                               Coma Gölü İtalya

                                                                       Sinop


                                           
                                                                    Coma Gölü




         Dilek dilemek istediğine ulaşmak, küçük büyük istekler bana çocukluğumu hatırlattı. İlkokul kaçıncı sınıf hatırlamıyorum. Annem okumayı Kuran'ı çok seven sofu insandı. Bizi de yazları Arapça kursuna gönderirdi.  O yaz artık kuran okumayı öğrenmiş hatim etmiştim. Camide tören vardı. Galiba yazarken hatırlıyorum beşinci sınıftaydım. Sıcak bir yazdı Ege'de yazların sıcaklığını anlatmaya dilim varmaz. Akhisar ova, yazları buram buram terleriz. Bana hatim hediyesi saat alınmıştı. İçi maviydi. kitap okumayı çok severdim. harçlığımla kitap alırdım. Babam "Parasını sana vereyim benim vaktim yok kitapları sen al" derdi.
         Bir sene annem ve babam İstanbul'a gitmişler dönüşte bana siyah eldiven getirmişlerdi. Ben orta okuldayken babamın Almanya'dan elbise pijama, terlik getirdiğini hatırlıyorum.
       Çocukluğumda benim unutamadığım anılar arasında yer alan hediyeleri büyüdükçe ben başkalarına almaya başladım. Kimileri beğendi. Kimileri "Hediye almasını öğren" diyerek hediyeyi az buldu. Bazılarına hediye almak zor. Öğrencilerim ve torunum Ege'de kitap hediye edilmesinden hoşlanmazlar. Bir sene yılbaşında öğrencilerime evdeki kitaplıktan hediye kitap vermiştim. Bazılarını da yeni almıştım.
        Bu gece hıdrellez. Gül çiçeği aldım. Altına isteklerimi yazacağım. En başta sağlık ve coranalı günlerin bitmesi. En güzel hediye nefes almak. yemek yiyebilmek. Sevdiklerini görebilmek ya da sesini duyabilmek.Birde biten enerjimi yerine getirmek için motivasyon. Oturmak evde kalmak enerjimi azaltıyor. Dışarı çıkıp yürüyeceğim. hareket istiyorum. Sakuralar bitmeden Dikmen Vadi'sini ziyaret edeyim.
        Hıdrellez bir gece önceden mahallemizde  herkes kendisini anlatan bazı eşyaları küpün içine atar.  Ertesi gün açılmak üzere bir genç kızın başında küp kilitlenir. Annem yoğurt  mayalardı. Sabah erkenden kalkarız. Güplüce denilen yer var. Oradan ısırgan otları toplardık, çeşmeden su doldurma Doğal su evdekilerden farklı. Kapılar çalınır ısırgan ellere sürülür. Ayrıca ısırganla kapılar süslenir.
        Kahvaltıdan sonra bütün komşu kadınlar süslenir başlarında hanımeli takılır. Anne şu Şükran teyze değil mi. Zayıf ama şık bir bayandı. Üzerinde baharın renkleri empirme elbisesini geçirmiş  bütün komşular bizim avluda toplanır. sesi güzel olan alır eline bir tepsi başlar mani söylemeye. Küp yine bir genç kızın başında açılır .İçine konulan eşyalar çıkarılıp o kişiye mani söylenerek oyun havaları oynanırdı. teyzem tepsi çalar seside bayağı güzeldi. Ne eğlenceli kadınlardı. Bu törenler çok hoşuma giderdi.
       Bazı manilar internetten.

 Ak tavuk aldın mı?
Kümese koymadın mı?
Kör olası gaynana
Sen gelin olmadın mı?
                                                                             Ne viran çeşme imiş
                                                                                               Su içecek tası yok
                                                                                                    Yıkıldı viran gönlüm
                                                                                                       Yapacak ustası yok
                                                                                                            Şu vefasız dünyanın
                                                                                                                Ucu var ortası yok
  Birde ben bir mani yazayım 
  Sabah uyandım neşeyle
 Bekledim durdum heyecanla 
Altmış beş yaş üzeri için çıkacak ne hediye?
Kardeş dışarıda market ve dükkanlar açık değil. 
Ödenecek faturalar var
Diğer insanlara çıkma yasağı var
Pazar günü için dört saatlik dışarı çıkma izni.


 Gönüller razı ol hediyene 

                                                            










         

3 Mayıs 2020 Pazar

Susuzluğa dayanan sardunyalar gibi hayat ben insana hasret

   

                                             







       Odayı toplarken bir baktım ki valiz içinde en son Selçuk ve Akhisar'a gitmek için koyduğum eşyalar var. Ertelenen geziler. Mayısın on yedisinde İsveç Norveç gezisi bakalım paramızı ne zaman alacağız. Ertelenen geziler bana ertelenen düşleri hatırlattı.
       Kızım dedim kendime "Yurt içi yurt dışı gezilerden bahsediyorsun. Sokağa çıkamıyorsun." Dışarıda gri bir hava yağmur yağıyor usul usul, bazen bardaktan boşanırcasına yağmayan nisan yağmurları. Gökte birikmiş sanki. Dün eşim terasta yürüyeyim dedi on dakika zor dayandı. Islanmış bende "Evde dolaş" dedim. Şimdi yanımdan geçti." Buraya gelme deyince "de sinirleniyor. Zaten günlerce dip dibeyiz. "Sen önerdin" diyor.
         Neyse ev geniş o mutfakta bazı izlediği kanallar var. Ben salonda bazen bilgisayarda. Bazen birbirimize kızıyoruz. İki dakika sonra "Aşkım canım" diyerek telafi ediyoruz.
        Torunları görmeyeli sanki aylar oldu. Görünce bizle konuşuyorlar mı? Biraz sonra nette merhaba diyeceğiz. Ellerinde tablet başlarını kaldırmadan "selam" deyip kendi dünyalarına dönecekler.
       Sabah ekmekçi dolaşıyor dışarıda neden gazeteci dolaşmıyor. Birincil ihtiyaç karın doyurma diyorum. İnternetten gazete okuyayım bazı gazetelerin pdf si var. Biz bu konuda dinozoruz. Elimizde gazete, okumanın zevki öyle çıkıyor.
       Torunlar ve kızımla sabah sohbeti yaptık. İki yavru televizyon başında her zaman ki gibi  Kızım televizyonu kapattı. "O zaman yine konuşmayacağız" dediler. Biraz sonra konuşmalar sohbet başladı. Büyüğe doğum günü hediyesi ısmarla demiştim unutmuş. "Küçüğe sen ne istiyorsun" dedim. "Tavşan istiyoruz" dedi. Canlı ona bakacakmış. Çocuklar bahçe, sokak, doğa görmeden evin içinde kalıyorlar.
         Çocukken babam Almanya'da İnşaat olan evimiz yarım. Üst kat tuğlalar örüldü, içi yapılmadı. Yetmişlerin başı babam kışın üç aylığına geliyor evi tamamlıyor. Boş dairede kuzu, tavuk ve tavşan besliyoruz. Bir gün bir baktık ikinci kattan dışarı tavuk uçtu. Neyse ölmedi. Bir sabah uyandım.  "tavşanlara bakayım" dedim. tavşanın tüyleri yok. Anneme seslendim. "Tavşan çıplak pespembe sadece eti gözüküyor.Ben üzülüyorum ne oldu diye biraz dikkatli bakınca doğum yapmış. Yavrularına tüylerinden yatak. Aman Allah'ım tavşan bile yavrularını düşünüyor. Tek tek kendi tüylerini yolmuş. Kim bilir ne acı çekmiştir. Deniz' e bunları anlattım. Anneanne hiç hayvanların çocukları olur mu? demez mi anlayamadı annesi anlattı. Ege'de okus pokus yaptı. Deniz bilgisayardan beni öpüyor. "Benim yerime anneni öp" dedim. Uzaktan makinaların ardından görüşme. Sesini duyma, kendisini görme. Gurbette olduğunu farz et. Kardeşim öldüğünde bana bir arkadaşım  öyle demişti. Uzakta sürekli görmüyorsun. İnsan alışıyor. Haydi alışma çözüm üretebiliyor musun?
        Hayvanlar yerine evde çiçekler aldı. bende size çiçeklerimi paylaşayım. uzun ömürlü aslan ağızları donmuyor, ölmüyor baharda tekrar çiçek açıyor. Susuzluğa dayanan sardunyalar gibi bir hayat kendi içimize dönük yaşamak sanki dünyadan elini eteğini çekmişsin gibi yaşamak.











1 Mayıs 2020 Cuma

Karantina günlerinin yalnızlığı içinde geçen hayat

   
                                                                
         Mayıs ayıda geldi kapımıza. Bugün 1 mayıs İşçinin emekçinin bayramı onlar çalışırken kutlanamayan bayrama...Kutlu olsun.
        Geçen hafta sonu karantina günlerinde dört gün beş gece köydeki evde kaldık. Doğanın içinde maskesiz bir hayat,kuş sesleri, dağda yürüyüş. bahçeyle uğraşma. soba yakma gibi günlük rutinler Vakit bir şekilde geçiyor.Havalar  halan soğuk,ısınmadı. Soba yaktığımız yerde uyuduk. İlk gece soğuktu ev ısınmamıştı. Sonra alıştık ev ısındı. "Soba yakmak zor gelir" dedim. Ancak insan ona da alışıyor. Odunumuz boldu. Kömür alamadık. Sağ olsun komşu verdi.
      Sincaplar ilk gün hoş geldin ziyareti yaptı. Daha sonra görünmediler. Ses olduğu için gelmiyorlar. Siteyi dolaşırken üç dört tane sincap gördüm. Bazı evlerin bahçelerine hayran kaldım. Emek vermişler. Çok güzel bahçeler vardı. Meraklı erkekler var. Eşim odun kırdı., doğadan kurumuş dallar getirdi. Bahçe işleri bana ait. Komşuların bahçeleri  hemen tabii beni etkiledi. Bol bol çiçekler aldım. Özellikle sardunya. birde mor salkım. Fakat bu hafta sonu için gidemedik. pazartesi gidip çiçekleri ekeyim.
       Nihayet ısmarladığım kitaplar üç hafta sonra geldi. Büyük bir heyecanla okunacak kitaplarım var diye sevindim. İki kitap blog yazarlarından  biri Deep Tone'nin Güne Sürgün. Diğeri ise Defne Suman'ın Bir kitabı Emanet Zamanlar Birde Grange  Son Av. Ayrıca kızımın evinden iki kitap daha aldım.
         Evde kalmaya alıştık mı bilmiyorum. zaman bir şekilde geçiyor. Dikmen Vadi'si, İlkbahar Park'ı dağdaki yürüyüşler bu haftaya anlam kazandıran zamanlar.
       Sabah kahvaltıda eşimle sohbet ederken ona sordum; " Beni en çok mutlu eden şeyler ne? "Konu başka şeylere kaydı cevabını ben vereyim dedim. Çiçeklerim, ekilen tohumun çıkışını gözlemlemek. Kitaplarım. okunacak kitaplar, yazı yazmak , fotoğraf çekmek. Mutluluğu uzakta değil yakında kendi içimde aramak. Sıralamanın değişmesini istiyorum. Yazı yazmak ve fotoğraf çekmek ilk sırada olmalı. Tıpkı yemek içmek kadar doğal. onlar yaşamın anlamı. Biliyorum yazı yazmayı sürekli hale getirebilmek. Bir ara torunum Ege'ye öğretmeni günlük üç cümle diye ödevi vardı. Bende günlük olmasa bile haftada bir yazayım ona da mutlu olurum. Gün içinde beş cümlelik notlar alarak haftalık yazımı oluşabilir. Fotoğraf çekmek için çok çaba gerekiyor. Birinci sıraya nasıl gelecek. Cep ile çekmekten bahsetmiyorum. Fotoğraf makinasını kullanarak çekmek. Bu ödevim olsun. Fotoğraf makinasını  taşımayayım dedim Köye götürdüm orada çekmedim.geri getirmedim. İstiyorum. peki neden yapmıyorsun? Yapacağım çok istemek gerekli galiba.
        Öğle zamanı yaklaştı. Yemekler var. Akşamüstü pide denemesi yapmak istiyorum Çayın yanında güzel olur.
         Oğlumla bu sıralar daha çok konuşmaya başladık. Görüntülü olunca bir nebze mutlu oluyorsun. Almanya'da coranalı günler. Maske takmaya yeni başlamışlar. Çok zor olduğunu söyledi. Yaşadığı yerdeki insanlarla daha çok sosyalleşmişler. Sanata ve kültüre verilen değerden  bahsettik. Sanatın izleyen için dinlenme aracı olduğunu yapan kişi için durumun farklılığından söz ettik. Bu günlerde değişen normlar ve değerler gitgide yalnızlaşan insanlar ve  bunların birey üzerindeki etkileri.
       Dışarıda pideci dolaşıyor "sıcak sıcak taze taze diyerek"  insanın iştahını kabartıyor



                            Tüf tüflerden bir dilek tutalım hayata bir dilekte siz tutun gönlünüze.

Ne okuyoruz? Babamın Tenekeleri Zehra Konukman'ın ilk kitabı

                                                                                                                                            ...