11 Şubat 2024 Pazar

Unutulmayan inci taneleri

 

                                               




                                               Köyde baharın ayak seslerini hatırlatan çiğdemler

      " İstiridye içine kaçan kumu yabancı ve tehlikeli madde olarak algılar ve kendini korumak için bu yabancı maddeyi ürettiği katı, sert, parlak ve güçlü madde olan sedef mineraliyle sarmaya başlar. Zamanla istiridyenin kendini korumak için ürettiği sedef minerali kumu güçlü bir taş haline getirir ve bu taşa 'inci' denir.

           İşte bizim inci taneleri grubumuz böyle oluştu. Emek zaman gerekti. Bir okulun öğretmenler odasında başlayan tanışıklığımız  tıpkı incinin oluşum öncesindeki kum tanesi gibiydik. Kimimiz çok parlak, kimimiz sessiz bir köşede mat, kimimiz köşeli, kimimiz kare. Her birimiz  kumun içindeki ayrı taşlar. Hayat bizi şekillendirdi. Bazen fırtına gördük, bazen yağmur, bazen kar, hiçbirimiz yılmadık. Hayattan kopmadık. Acımızı kendi içimizde yaşadık.

           Bugün eğer bir masanın etrafındaysak, konuşmalara eşlik eden kahkahalar varsa o vaz geçmeyişimizdir. O istiridye içindeki sedefin bizi koruyup saklamasıdır. Sedef parlaktır hem karada hem suda bulunur o "incinin annesi "dir.  Bana hayatta en güzel armağanlardan hangisidir? diye sorsanız "unutulmayan inci taneleri "nin saçtığı ışığın içinde  o gizli kalmış dostlukların nefesinde yaşayan , basit yalnız kum tanelerinin telefonun ucunda, iyi günde ve kötü günde aradığım gerçek arkadaş ve can dostlarıdır derim. Parıldamalarına gerek yok. Benim gönlümde hepsi en parlak yıldızdan bile daha parlaktır. Etrafındaki insanlara öyle ışık saçarlar ki görmeniz için gönül gözünüzün açık olması.

        Öğretmen arkadaşlarımla bir buluşma sonrası etkilenerek yukarıdaki yazıyı  yazdım.

        Füruzan roman, şiir, deneme, çocuk edebiyatı, edebiyatın farklı türlerinde çok eser vermiş yazar sonsuz yolculuğuna çıkmıştır. 

           " Toplumun ezilmiş, hakkı yenmiş, duyarlıklı iç dünyaları keşfedilmemiş insanlarını yazmıştır." 

             Füruzan yaşamını kaybetti. Eserleri ile ebedi yaşayacak.

         

          

1 Şubat 2024 Perşembe

Kitabımın ilk düzeltmeleri geldi

                                                                            







                                          Fotoğraflar İsveç, Norveç, Danimarka  gezisinden

          Dün gece bu saatlerde ayrı bir heyecan sardı beni. Posta kutusuna düşen bir yazının tarifsiz sevinci var. 

         Evet kitabım yolda geliyor.

        Adı " Babamın Tenekeleri"  ilk düzeltmeleri geldi. İçeriği anılar, hikayeler, sevdiklerim ve beni ben yapan şeyler.

         Nasıl olacak? oldu mu? Tıpkı doğum sancıları çeker gibi, bazen güven bazen güvensizlik içinde kaldığım zamanları yaşadım. Ankara kitap fuarında dolaşırken "benim de kitabım olmalı" diye düşledim.  Ve o zaman meğerse gelmiş. Farklı okullarda  Felsefe grubu öğretmenliğinden sonra   Psikolojik danışman/ Rehberlik Öğretmenliği yaptım. Bu dönemde öğrencilerin görüşmelerini yazdığım raporların dışında yazın dünyası ile tanışmamıştım. Sinop Bienalinde oyun yazma atölyesine katıldım. "Kum Zambağı" adlı tiyatro oyunu yazdım. Oyun tır tiyatrosunda oynandı. Son çalıştığım okulda öğrenciler okulun perdesiz tiyatro sahnesinde oyunu çok güzel samimi bir şekilde oynadılar. Ben de yönetmenliğini yaptım.  Baş roldeki oyuncu kızımız heyecanlanmıştı sahneye çıkamadı. arkadaşı sahneye çıkıp çok güzel şekilde oyunu oynadı. Çok yetenekli öğrencilerdi. Birden o günlere döndüm.

            Şu an yaşadıklarım sanki o zaman ki heyecan gibi.

           Şubat sonunda kitabım yayın dünyasında olacak.

           Küçük torunum annesine "Anneannemi çok meşgul gördüm. Kitap düzeltmeleri ile uğraşıyor." diye anlatıyormuş. Onu da heyecan sardı  "kitap kapağını ben yapayım anneanne" dedi  Çocukların okulları tatil olduğu için dünürümle beraber torunlarla vakit geçiriyoruz. bazen dünür alıyor bazen bizdeler. Bazı gece bizde kalıyorlar. Bir gece önce ağabeyi bizde kaldı. Annesine demiş ki " yarın anneannemle plan yapmadık beni ne zaman alacak? ben de yarın gece onlarda kalacağım.  İki gecedir torunlar konuğum. İşte bu hareketli zamanlarda bir yandan torunlar bir yandan kitabım ile haşır neşirim. Bu yazıyı yazdıktan sonra tekrar kitabın okumalarına devam edeceğim.

          Bu gün benim doğum günün. Yaş söylemesem olmaz mı? Yok ya saklamıyorum. Nüfusta yazıyor. Peki hangi yaş?  Dünya yaşım, beden yaşım, sağlık yaşım, hissettiğim yaşım, yüzümde oluşan çizgilerin yaşı. Hangisi belki biri belki hepsi. Aslında kitabımı ya doğum günümde, ya annemin ya da babamın sonsuzluğa ulaştığı zamanda  yayın dünyasında kitapevlerinin raflarında olsun diye planlamasını yapıyordum.  Plan ayrı hayat ayrı. 

         Hep düşlerdim yazdıklarımı fotokopi çekeyim sonra da sayfaları birbirine zımbalayım. Sevdiklerime benden hatıra olsun. Meğer bugünleri rüyamda görsem zor inanacağım dönemi yaşıyorum. Benim de söyleyecek sözüm, anlatacak hikayelerim ve anılarım var. 

Ne okuyoruz? Babamın Tenekeleri Zehra Konukman'ın ilk kitabı

                                                                                                                                            ...