18 Ekim 2020 Pazar

Hayatın üzerine bir çizik atmak istedim, yapabilir miyim?

        




         Bugün yağmur, dolu, güneş derken birden bire "Çok koşturuyorsun" dedim kendime İçimdeki ben  "Olumlu olumsuz yanları var "dedi. Diğer yandan  "Sen git dolan" dur derken buldum. Ama yine de onu dinlemeye karar verdim.

-Ayrıntılarda boğuluyorsun 

 -Yok ya 

 -Ne ayrıntısı. her şey mükemmel olacak

   -Hım masada çiçek yemek tam

   -Yapma ya balıkları çıkardın yiyebildin mi?

 -Sadeleş şekerim balık güzel manzara, keyifli arkadaş ile sohbet ya da sevgili

 -Yapabildin mi?

     -Hayır

    - O zaman

    - Ben sana ne dedim. çok şey beklemeden 

      - İlk defa haklısın

       -Nereden başlayacağım?

      - Bul bir ayrıntı

       -O kadar çok ki

         -Çiz üzerini

          -Tamam söz başlayacağım

          - Minik adımlar

         - Peki söz yarından itibaren

          Yok ya erteleme 

          -Yine söz veriyorsun 

          -Vaz geçme

          -Bak yazıma bile yansıdı

          -Aferin

         -Çizik atabiliyor musun her şeye?

         -Çok zor

          -Boğulmaya devam

          -Yok bir yerden başlayabilirim

           -İnanıyor musun?

           -Önce inan ilk adım sonra sadeleş ve üzerini  çiz bakalım

           -Bekliyorum

        - Bir şeyi istiyorsan... istemek yetseydi.  Boğuldum bak. 

        -Boğulmak istemiyorum.

Not yazıyı yazarken boğulduğumu fark ettim. Sağa mı sola mı? sıralayacaktım yazılarımı?

Yine de umutsuz değilim. 


16 Ekim 2020 Cuma

Kış gelmeden Amasra'dan Safranbolu'ya vardık.










                   Var git çiçeği.endemik bir bitki. diğer adı çiğdem. Kış gelmeden var git.                  

         Arkadaşlarla konuşuyoruz " Sürekli düşünüyoruz" diyorlar. Neden bunca düşünme? Uykuya dalarken hele çok fazla. Dedim ki "Bir şeyler eksik, yarım,  tamamlamak çözmek için. Belki de bir türlü istediğimiz yere varamıyoruz. Bulunduğumuz yer olmak istediğimiz yer mi ? Özlemlerimiz beklentilerimiz. Bu hayatı yaşayıp giderken niye? "diyoruz.

         İç dünyamızın karmaşasını unutup soluklanmak için düştük yollara. Amasra'dan girdik, Yörük Köy' ü oradan Safranbolu'ya. Kış gelmeden var git çiçeği misali dolaştık durduk.

            Günler geçip giderken ekimi ortalamışız.     

          Tatil dediğimiz olayda bizi germekte olsun gerilmediğimiz, mutlu olduğumuz anlar kalsın heybede. Bizi huzursuz eden düşünceler varsa da gitsin.

      Güzel bir müzik koyalım kasete demedik radyoda ne varsa dinleyelim. Yollara koyulduk. Karadeniz'in meşhur küçük ama bir o kadar sevimli yeri olan Amasra'ya yolumuzu çevirdik. Onca yorgunluk, keder ve mutsuzlukları arkada bıraktık.

         Gün batımını yakaladık, gün doğumunu yorgunluktan aramaktan vaz geçtik. Yaza inat günleri bizi ısıtan güneşte ve dostluğun kahkahasında erittik. Rüzgara rağmen son kapanış yapmak için İnkum' da denize girdim. (Sonrası bedeli hastalıkla olmasına rağmen) Çocuklar gibi her şeye güldük.

        Arkadaş  soluğu çekiciler çarşısında aldı. Şimşir kaşıkları elledi beğendi aldı da aldı. Mutfakta geçirilen ömre arkadaşlık eden kaşıklar. Ben ilk önce pek yanaşmadım. Öylesine gezdim, durdum "İlk önce zihni boşaltmak gerek" dedim. Kaşıklara sonra sıra geldi. Dayanamadım aldım. "Kaşık faslı bitti" dedim. Ama insan yanındakine benzer misali bir türlü bitmemiş. Yok sadece kaşık değil. pazara gidince yerel tatlar olmalı "Manda yoğurdu, manda peyniri, kestane, balık derken " Almanın sonu yok gezilecek yerler çok" dedik.(Alırken zihnimden geçenler;  sekiz aylık pandemiden eve kapanmanın acısını mı çıkartıyorum?)

       Gün batımı yakalamak dünyanın derdini unutmak ve bol bol fotoğraflar çekmek "Oh be dedim.ne çok özlemişim fotoğraf çekmeyi yeni yerler görmeyi."

       Yörük Köyü ayrı bir mutluluk kaynağı oldu. Yeni yer görmenin, eski gördüğüm yerlerde soluklanmanın keyfi gerçekten bir başka.

       Dönüş yolculuğumuzda son baharın renklerinin gölge oyunları içindeki halini çok sevdik. Bartın Safranbolu arasındaki yolda giderken gerçekten kendimizi kaybettik. Daha tam sararmamış bir doğa içinden geçmenin keyfi gerçekten farklı.

      Safranbolu'ya 11 km uzaklıkta bulunan Yörük Köy'ünü arkadaşım merak etmiş. Uğramadan olmaz dedik. Varalım bozulmamış, insan ilişkileri, sokaklar, evler. hala kapıda birbirine verilen mesajlarla iletişim kuran ev ahalisi.

                                                 



     

       Bir zamanlar şatafatın kol kestiği İstanbul'da çalışan börekçi, fırıncı gibi insanların köylerine gelip kazandıkları parayla  benzer konaklar yaptıkları yer.

        Yaşadıklarını konağın üçüncü kuşağından dinlemenin zevki. Ne acıdır ki ekonomik nedenler konakta hikaye anlatıcılığı konağın  bizi eskilere götürdü. evin işlemelerindeki anlamlar. Her odanın yaşantısı hem banyo hem de yüklük olan dolaplar. Çocukluk düştü aklıma. İnsanın birbirine saygısını anlatan konakların yapımı esnasında birbirinin manzarasını kesmeyen odalar. Gel de saygı duymamazlık etme bu ince düşünene insanlara. Şimdi bırak manzarayı birbirinin rüzgarını kesen uzun yüksek apartmanlar içinde aradığımız gökyüzü ile nede saygı kaldı.

        

      Çamaşırhanede suyun akışını düzenleyen sistem. Kişilerin boyuna uygun çamaşır yıkama yerleri. Doğadan gelen suyun çamaşırhaneye akışı gibi günümüz değerlerini insanın bencilliğini serdiği dünyaya dönmek içimizi yaksa da. En azından arada bir insana saygıyı hatırlatan yapıları, geride bıraktık. Gelmişken Safranbolu'ya  torunlara geziden anı olarak aldığımız  lokumlar ile dönmek üzere bir uğrayalım dedik. Akşamüstü ve pandemi olmasına,  rağmen kalabalığın son izlerine yakalandık. Bir soluklanıp kahvemizi içip çantamıza aldığımız lokumlarla tatlı bir yorgunlukta sevdiklerimizin yaşadığı gençliğim orta yaşım yaşlılığımı yaşadığım kentimiz Ankara'ya doğru  doğru yola koyulduk.

                                                                              





         Dönüşlerin en güzel yanı gezmenin verdiği haz, anılar, fotoğraflar ve yeni yerler görmek için plan yapmak

imza günü

                                                                                                                    Hayat yolunda yürürken h...