14 Kasım 2023 Salı

Hayata dair 2

                                                                                         

                                                                                  














        

       Neydim ne oldum önemi yok. Her gün bir başka ben olmalı mı? yoksa istediğim ben mi? Sorular sorular cevaplar ve hayata uyarlanırken olan var olan dönüşümü görmek.

       Adam;  Sabahları neden uyanırız. Bu sabah için neden nedenim yok. Gecem ile gündüzüm yer değiştiriyor gecelerin insanıyım. Yapmak istediklerim var mı? diyorum kendime biliyorum yaşamak için neden çok ama bu sabah erkenden kalkmam için neden yok.

         Kadın yapmak istediklerim var. Bir yerden başlıyorum engel ile karşılaşıyorum vaz geçiyorum . Neden süreklilik arz etmiyor. Çok istemiyor muyum. Yaşamak için sebep ararken neden hayattan vazgeçer insan? Yaşlı olmak genç olmak fark eder mi istek olmalı.

         Erkek kırmızı bisikletime atlayıp yaşama yeniden merhaba demek istiyorum. Şöyle geçmişime bakıp nerede ne yaptım diye sorgulama yapmak yoruyor beni. Bazı şeyleri çok yoğun yaşıyorum. Bu kadar yoğun yaşarken galiba sonuçlarını kestiremiyorum. İfade ederken olması gerekenden mi söz ediyorum. Ya da zihnimde tam oturmamış düşünceler gelip beni buluyor. Umudumu yitirmek üzereyim. Deniyorum sanki istediğim şekilde yine olmuyor. Umudum kalmıyor o zaman. Küçük sevinçler beni kesmiyor. Bu .... dünyanın içine etmişler ben içinden çıkamıyorum. Ah bir çıkabilsem kırık kanatlarım bir gün iyileşecek. Ruhuma iyi gelecek .O iyileştirecek güç nerede? Diyorum ki içimde çok az umut var.

     Genç kız;   Bugün neden bulmalıyım. Ne için diye sordu kız arkadaşı dünkü ben hiç hoşuma gitmedi. Ne rahatsız etti. Bilmiyorum ama eksik ve anlaşılmayan nedenler. Emily İn Paris dizisini izledim. Tamam güzel yaratıcı fikirler gerçek hayatta. Bir gün içinde bu kadar uzun süre dizi izleme gerek yoktu. Ama süre kısa olsun Peki başka planın var mıydı. Evet neden yapmadın cazip değildi. Onu sen cazip hale getir. Haydi sil baştan yaşa hayatı. Çok mümkün değil. Kararlılık olmalı kısa süre sonra vazgeçiyorum. Aynı gibi geliyor bıkmış bir hal alıyor sonuç istiyorum ama zamana yayıp sindirmem gerekiyor, eksiğimi biliyorum. Düşünmem gerekir. Düşünmek demek acele etmemek demek ,zamana yaymak demek, nasıl yapılacağını öğrenmem gerek. Düşünmek galiba zor olan . Birde kararlılık, Ne olduğunu bil çözüm üret harekete geç. Derken bile defalarca aynı hataları tekrarladığımı istediğim sonucu alamıyorsun. Ne eksik olması gereken ne. Bir felsefeci gözüyle olayları değerlendirmek istiyorsun. Anlaşılmaz dünyan daha da karmaşıklaşıyor. Dünya ile kendin arasındaki denge gidiyor bilinmeyene doğru evrilmişken bilinmezlik anlaşılmamak içinde debelenip durma noktasına geliyorsun. Çok geç olmadan. Sen hayatı çözdüm diyemiyorsun hep eksik. Bilim adamları halen araştırıp keşfetmeye çalışırken neyi çözebilirsin hayat karmakarışık . İçinde sadelik, yalınlık, samimiyet arıyorsun. Bir köşeye çekilip kendi dünyasında yaşayan insanlara dönüşüveriyorsun. Ama aynı zamanda hem o kalabalıklar gibisin hem de onlardan farklı. Her gün için bir amaç küçük bir mutluluk niye bulmayasın ya da günlük rutinlerin işleyişindeki ahengin uyumun güzelliği . Niye kaybettim diyorsun. Bazı şeyleri kaybettiğinde çok anlamı geliyor. Her şey o zaman o anlamlı. Hem başkaları gibi hem de onlardan farklı aradaki küçük minik nüanslar en önemlisi. 

      Bazen dersin ki koltuk üzerinde şekerleme yaparsın o uykudan kalkınca ne zaman daldığını anlamamışsındır bir hafiflik olur ya kendinde işte hayat böyle olmalı dediğin an hastaneye atılan bomba aklına gelir . Masum çocuk ve kadınların düşünürsün . Hiç suçları yokken onlara ölümü sunan bu hayata kızarsın..

          Savaş masum insanların kaybettiği kadın ve çocukların acı çektiği bir dünya. Bu dünyada vicdanlı olmak zor. Bazen kendi kabuğu içinde kalıp dünyaya oradan bakıp farklı detaylarda debelenmeli.




hayata dair 1

                                                                            













          
                                                      Fotoğraflar Danimarka, İsveç Norveç gezisinden.

                           

       Uzun yaşamaya değil, iyi yaşamaya odaklanmalıyız. Uzun yaşamak yazgıya bağlıdır, iyi    yaşamak ruha. Yaşam doluysa uzundur, ruh kendisi için iyi olanı sağlamayı ve kendine kendine egemen olmayı başardığı zaman yaşam dolu olur.   (Seneca  )                               

 

         Farkında mıyız? Hayat diye tutturmuşuz. Nasılsın ? diye sorarız iyiyiz deriz hep  alışkanlık güzel şeyler olsun. Çok samimi isek başlarız anlatmaya evden, kendimizden, varsa koca, iş, çocuklar ,torunlar en ince ayrıntısına kadar bu hayat dediğimiz gerçekten nedir?

         Oğuz Atay'ın sözleri " Kötü resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım, kötü hayat yaşarım düşüncesiyle hiç yaşamadım" hayatta denemek , değişiklik yapmak lazım. Daha önceki tecrübelerin sonucu bazen olumlu olur.

           Çocuk için ödev yapmak okula gitmek okuldan gelip youtube izlemek , babasının iş yerine gidip orada ödevini yapıp ona yardım etmek,  evin geçimin katkıda bulunmak için çalışmak . Kara Afrika'da doğup hiç okul görmeyip ucuz iş gücü olup sabahtan akşama kadar markalı ayakkabıların altını yapıştırmak . Yok böyle olmamalı çocuk dediğin oyun oynamalı gülmeli, kahkahalar atmalı.

       Babaanne torununa sorar "hayat nedir?" diye torun "babaanne felsefe yapma". Acaba biz büyükler belli yaşa  gelsek,  yaş da alsak bu hayattan ne anladığımızı bakınca hayat bu muymuş mu? diyoruz.

         Yaşamak ne gerçekten sadece nefes almak olmamalı. Yemek içmek birde rejim yapıyorsan yeme içmede anlamını yitirir. Gerçekten hayat ne içine sığdırdıklarımız, ne bugünden yarına götüreceğimiz ne yarın öldüğümüzde arkamızda bıraktığımız peki ne o zaman?   Bir süre sonra unutulacağız. o zaman bunca öfke neden? Savaşlar ne için var? Kırgınlıklarımızın ardında yatan nedir? kızgınlıklarımız ne? Kime öfkemiz? Bizi bu kadar heyecanlandıran durum  nasıl açıklanır. Hayat heyecan duymak mı?

           Bir gazetede erteleme ile ilgili bir yazı vardı. Şu soruları soruyor. Neden oturuyorsun? Seni ne durduruyor? Neden korkuyorsun? Hayat da öyle değil mi yaşamak nedir?

          Tüm yazdıklarımı siliyorum. Ve boş bir sayfa açıyorum, içinde kocaman bir boşluk kaybolmak istiyorum, birden yok olmak. O zaman aklıma ölüm geliyor. Yok oluş ve hiçlik o zaman oda anlamını yitiriyor. Boşluk beni yutuyor yutmasına izin vermiyorum. Arızalı dünyanın arızalı insanları beni kaygılandırıyor. Kim bilir başkalarında gördüğüm arızanın kaçta kaçı bende var.  Benim arızalarım ne diye bakarken büyüklük hezeyanına kapılıyorum. Arızam yok. Sizin arızalarınız var mı? diye eşime, arkadaşıma, çocuğuma soruyorum. Kendime dönüyorum, başkaları beni rayımdan çıkarıyor. Sen tren misin? diyorum. Rayından çıktın. Sadece insanım artılarım eskilerim ile diyorum. O da beni anlatmıyor. duygularımı nasıl ifade etmeliyim. Hemen radyonun düğmesine basıyorum karşıma çıkan ilk şarkının satırlarına sığınıyorum.

       Aslında artık radyoda yok onun yerini bilgisayar var. Yotube açıyorum. Erol Evgin'in şarkısı "düşleri olmalı insanın " odama doluyor.

 

Düşleri olmalı insanın

Yerine göre saklı gizli

Yarınlar için çok hevesli

Hatta biraz da çapkın kaçkın

Düşleri olmalı insanın

Kimi yürekte bir uçurtma

Öyle sahici öyle candan

Hem de şöyle en alasından

Yoksa nasıl yürünür acılar boyu

Yollarımız aşkla kavuşmuyorsa

Görkemli bir yalnızlık dünya dediğin

İçinden sevda geçmiyorsa

           Galiba hayata neresinden baktığımıza bağlı kızgınken farklı,  mutluyken farklı, çocuk için farklı, genç için kadın ya da erkek için o zaman hayat dediğimiz içinde bulunduğumuz zamanın anın bizde bıraktığı iz galiba. Rejim yapsak da az yesek de sonuçta yaşamak için yemek gerekir. Boş ver hayatı çok sorgulama kızım oğlum doğduk yaşıyoruz. Güzellikleri de görüyoruz kötülükleri de onun için güzel yarınları düşleyerek hayallere dalarak yarınlara bak diyen iç sesim  Barış Manço' nun "hava ayaz mı ayaz ellerim ceplerimde"  şarkısını mırıldanıyor.

21 Eylül 2023 Perşembe

Nereden başlasam

                                                                               








          Hayat kaldığı yerden devam ediyor. Bir haftalık İskandinav Ülkeleri Danimarka ,İsveç, Norveç gezisinin etkisi geçmek üzere. Gezmenin, yeni yerler görmenin, yeni tatların, fiyordların, mekanların güzelliği ayrı inşallah bir gezi yazısında anlatacağım. Gezi yazıları çok birikti. Bir yerden başla dedim kendime erteleme yapma sevdasını bir kenara bırakma. Yıllar önce resim kursuna başlamıştım. Bir türlü evde elime fırça alıp boyama işine  başlayamıyordum. Bir arkadaşım sordu neden? düşündüm önceliğim değil. Günlük hayatın karmaşasında öncelikler değişmişti. Şimdi zaman çok ama yine başlayamıyorum. İnstagrama koyduğum fotoğrafların altına yazdığım yazıların dışında üretemedim. Bazen dedim hayata ara ver ve yeniden başla kendinde o gücü bulursun. Planlama yap. vakit çok, bahane üretme. Yazmayı seviyorum. 

         Ankara tatil dönüşü soğumuş. Güneş ışıklarının yönünü değişmiş. Terasta güneşi ancak akşam üstü görüyorum. Balkondaki ve terastaki saksılar boşalmış. Çok sıcak geçen yaza kaktüslerim dayanamamış. bazıları su istemiş, bazıları coşmuş. "Kaktüslerin bile dayanamadığı sıcaklar" dedim. Ne yazdı ama. Terastaki saksıların içi bolca semiz otu ve sevdiğim cinsten. Tohuma kaçmadan sabahları kahvaltı için topluyorum. Kasımpat zamanı geliyor. Kahvaltıdaki taze otum bol, naneler ve maydanozlar suyu görünce canlandı, Susuzluğa dayanan tohumundan yeni çıkan semizotları. Bazı bitkiler ne kadar güçlü ufak bakım ile varlığını devam ettiriyor. Aslında biz arsız diyoruz ona. Bazı insanlar gibi bir iltifat ,yaptığının farkına var, biraz güler yüz. hemen mutlu olur. 

      Günlük rutinlere başlayayım. uçakta gelirken klimadan hasta oldum. Bir hafta oldu geleli mecburen doktora gittim. İlaç almadan geçmiyor. Dün gece uyanmadan deliksiz uyku uymuşum. Bugün yürüyüşe gidebilirim. Akşam oğlumun konseri var.  Akşamlar için Ankara etkinliklerine bakayım ve tembellik etmeden en az haftada bir ya da iki gün. 

       Neden insan güzel havalar geçmesin kış gelmesin diye düşünür. sanki bu yıl doyasıya yüzmemişim gibi geldi. Üstümde kazak altımda eşortman ayağımda çorap...ben sıcak insanı mıyım? kış olmadan yazın kıymeti nasıl anlaşılır. Her mevsimin güzelliği ayrı.

          Yaz bitmeden ege yollarına düşesim geldi. 

7 Ağustos 2023 Pazartesi

Babam geldi diyemedim


 

            Şimdi kapı zili çalsa sabahın bu seher vaktinde kim desem? kapıyı açsam karşımda babamı görsem inanmasam sen desem sarılsam ne mümkün. Ben böyle bir hayal kurmak istiyorum ve çocukluğuma dönmek güzel günlerin nasıl farkında olmadan hızlı bir şekilde geçtiğini hatırlamak...

           Babam neşeli insandı. Espri yapar , evin kızıyım der misafiri çok severdi. Annemle ikisi baş başa kalınca gelen misafire kolonya tutardı. Babamda annesini erken yaşta kaybetmişti. Zaman zaman düşünüyorum annesizlik ve yalnızlıkla nasıl başa çıkardı? Galiba çalışarak üstesinden geldi. İyi bir inşaat ustasıydı becerikliydi. Şimdi o beceri ağabeyimde var. Uçuk yeşil gözleri ile hayatı babam  farklı görürdü. 

        Bazen bazı anılarda acı veriyor. Okuldan eve gelmişim birden annemin çığlığı bütün evi mahalleyi inletti. Dayımı elektrik çarpmıştı. Dayım da babam gibi inşaat ustasıydı. Kara haber hemen duyulmuş ve dayım sonsuz aleme göçmüştü. En küçüğü bir yaşında bizim en küçük kardeşimle aynı yaşta dört çocuk  bırakmıştı biri kız. Ben çocukken hep hayal kurardım. Sadece bir günlüğüne öbür dünyadan gelse dayım çocuklarını sevse beraber yemek yeseler. Başında kasketi uzun boylu bir adamdı. Hayal meyal hatırlıyorum. Babasız büyümek ne zor evin geçimi kim sağlayacak. Dayı olabilmek baba olabilmek. Onlar için hayat kolay olmadı. Çok zorluklar yaşayarak büyümek kolay değil.

           Yeğenim Üniversiteye gidiyor bende kalıyor o gün sınavı var. Bir şey söyleyemedim. Sınavdan döndü. Babasının öldüğünü zorlanarak söyledim.

          Biz beş kardeşiz üç erkek iki kız. Bir gün arkadaşların evindeyiz. Telefon çaldı kardeşim kalp krizi geçirmiş ve ölmüştü. Çok acı o da iki çocuk  geride bırakmıştı. Gerçekten kardeşim baba  dediğimiz insanlardan biriydi. Erken yaşta ölümler çok acı. 

        Yazıyı yazarken güzel şeylerden söz etmek istedim. Ancak yazı beni ölümlere, sonsuzluğa göçen yakın çevrem ve ailedeki ölümleri hatırlattı. 

        Daha önce babamla ilgili yazdığım yazıyı buraya ekliyorum. Babamın tenekeleri Belki bu satırlarda babam gelir ben ona sarılırım oda şöyle bir dolanır evin içi neşe dolar.

     Babamın bugün ölüm yıldönümü. Işıklar içinde uyusun.

     Şimdi instagramda dolaşırken büyük usta Erkin Koray'ın sonsuz yolculuğuna gittiğini okuyunca içimde bir şeyler koptu. Açtım şarkılarını onu dinliyorum.


         

28 Temmuz 2023 Cuma

Eski bir not hayata olsun.





                              Selçuk



             İçimdeki ben "yaz kızım" dedi. Diğer ben "eski notlarını oku" dedi. Açtım bilgisayar sayfasını paylaşmadığım notları okudum. Bazısı hoşuma gitti. "Neyi yazmak istersin" dedi yazmanın önemi ne düşünmememi sağlıyor peki düşünmek iyi geliyor mu? bazen çözülmemiş sorulara aradığım cevaplar bulabiliyor musun durum ,konu ve zamana göre değişiyor. Tıpkı felsefe gibi soru sorar sorgular cevaplar değişir zamandan zamana, ülkeden ülkeye, kişiden kişiye. Yazdın okudun sorguladın ne oldu? kendinle olan kavgan bitti mi? hayır ölünceye kadar bitmeyecek. Olsun minik adımlar. 

         İçimdeki dünyayı anlatan belki şarkılar olur diyerek youtube Erol Evgin'i açtım. Sabah sabah odama doldu sesi. Balkonun kapısını açtım çiçeklerime ,bitkilerime dokundum. En çok domatesin yaprakları hoşuma gitti. Pazardan aldığım domateslerin olması gereken kokusunu önce burnuma sonra içime çektim. Acaba yapraklarını domateslerin üstüne koysam içine çeker mi denemekten vaz geçme dedim. Maalesef hiç etkisi olmadı. Sadece domates kokan parmaklarım oldu.

       Şimdi ki şarkıyı önce kendime sonra size armağan edeyim. Sen unutulacak kadın mısın?  

      Bir çay koymalı hayata çayın arkasından bakmalı . Çay içerken yalnızlığını unutmalı. İşte arkadaşım demeli, müzik var, kalkıp sabah dansını yapmalı. Tıpkı babam gibi inşaat ustasıydı sabah yedi buçuk radyoda oyun havaları biz okula gitmek için hazırlanıyoruz. Şöyle hayatın gailesini bir an unutup oynardı. sonra vedalaşıp işine gider. Bizde okullara dağılırdık. Biraz önce önde zeytin ağaçları sonra yar şarkısını dinlerken şöyle bir döndüm. Var oluşumu içine çekip hayatı bir anlık unutmaya çalıştım. Bir iyi geldi ki.

             Balkonuma bir serçe kondu. O kadar güzel oldu ki diğer yanında ayçiçeği tablo gibi. Tıpkı hayat gibi uçup gitti. Hayat tabii ki elimden uçup gitmedi. iyi ya da kötü bir şekilde yaşadık. yaşıyoruz yaşamaya devam. Hayat bir şekilde yaşanıyor içinde sadece güzellikler olsa. Bu düşünceyi de sildim. Hayat kalp ritmi gibi inişleri ve çıkışları olacaktır. Önemli olan nasıl baş ettiğindir.

24 Temmuz 2023 Pazartesi

Kumdaki ağaç

                                            



          Kim dikmiş acaba yoksa tohumdan mı? çıkmış. Annem olsaydı bilirdi ağaçları. Meyvesi yok. Yaprakları ince uzun. Belki bu çevreye özgü bir ağaç. Kimbilir bir kuşun gagasında ya da martı getirdi bıraktı. Belki de rüzgarda sürüklendi tohum. Kumda ağaç nadirdir. Bir aile altında çadır kurmuş. Gölgesi geniş bizde ucuna sığınırız. Şimdi şemşiyeye para vermeyelim. Gölgesi hepimize yetecek gibi. Bir aile daha geldi altına. Onlarda sığındıkar gölgesine karı koca öğretmen meslektaş. Öğretmen aile  karpuz kesiyor bize veriyor  bizde çay ikram ediyoruz. Çadırlı ailede ahçı. Hayat pahalılığından restoranı kapatmış. "İşsizim" diyor. Güneş yerinde durmuyor. Bir kuş cıvildıyor. Öğlen iki oldu. Ağacın sağındaydık soluna geçtik. Arkayada dört kişilik aile geldi. Rüzgar esiyor ağaç yelpaze görevi görüyor. Aklıma Ankara'nın kuruyan ağaçları   geliyor. Ağaç dikmek ne kadar önemli. Ya ağaç yakanlar aklıma geldikçe üzülüyorum. Şemşiyelerin altında yanıyor insan. Öğle sıcağında serinletiyor insanı. "Ağaç dikme bayramları yapmalıyız" diyorum. Seviyorum seni ağaç. Gölgeni seviyorum. Gövdeni yakmaya çalışmışlar. Neden böyle insanlar. Ya meyve veren ağaçlar. Orman yakan insanlar sadece ağaç yakmıyor böceği, hayvanı ile çığlık çığlığa can yakıyor. Elimledokunuyorum. Gövdesini seviyorum. Bugün benim anıtım bu ağaç. Sana türküler söylemeliyim. Adı hayat ağacı olsun. 

2 Haziran 2023 Cuma

Gelecek geçmişin sırlarında aranmamalı


                                                        

         Çocukluk, gençlik, çalışma hayatı derken yaşamın son virajına hızlı bir şekilde girdim. Zaman sanki birisi arkasından hızlı bir şekilde itmiş. Yaşadıklarım, hatırladıklarım, öğrendiklerime baktım, sorguladım kimdim ben aradığım neydi? bir süre sonra sorgulamaktan vaz geçtim. Sorduğum soruları cevapladım. Yeni bir durumda yeni sorular ortaya çıktı. Yeni durumu çözdüm dedim bir başka durum. Yeter artık diyesim geldi. Labirent gibi bir hayat. Başla yeni bir duruma anla çöz. Geçmişin formülleri işe yaramadı. Yeni duruma yeni formül bulmalıydım. Tabii ki vaz geçmedim. Biraz yavaşla dedim kendime sakin ol. Gözlem yap. Kendini dinle... 

       Atasözleri ve özlü sözleri sevdim hayatı çözmede yardımcı oldu.

     "Yaşınızı doğa belirler ancak kafa yapınızı siz."Wang

      Birde beden var onu da biz mi  genler mi belirliyoruz bilemedim.

Hayata dair 2

                                                                                                                                            ...