23 Nisan 2025 Çarşamba

Parıldayan çiçeğin gözünden Ankara 2

 

DİKMEN
Ankara'da dört yıl Kızılırmak sokakta Irmak kız öğrenci yurdunda kaldım. Yurt önce sinema şimdi Jolly Joker konser salonu oldu. Yurdun arkası bahçeydi. Ağaçların altında çok ders çalıştım. Şimdi müzik sesleri çınlıyor. Sonra bir yıl Esat Hülya sokakta oturdum. Ardından evlendim. Mesa Batı sitesinde bahçeli bir evimiz vardı. Çocuklarım orada doğdu. Ardından eşim kreş için Üniversitede asistandı. Devlet yatırım Bankasına geçti. Dört yıl Mesa'da lojmanlarda oturduk. Arkamız tarlaydı. Tarlada yürüyüş yapardık. Şehre uzaktık. Otobüsler yarım saatte bir olurdu. Ardından Dikmen 'de ev aldık. İlk zamanlar parklar yoktu. Dikmen Vadi' si yapılmasına  bir kaç yıl vardı. Oradan tekrar Esat'a taşındık. Bu sefer eşimin işi değişti. İller Bankası'na geçti. Dikmen'e tekrar döndük .Kitaplarımız eve sığmaz olunca   yeniden ev değiştirdik. Dikmen'deki eve on dakika uzaktayız.
                                         

                                                                       

                                                                           Ankara gün batımı
EV 
Ankara'nın beton yığını dikine kentleşme yaşadığı gün batımının güzel olduğu yer. Evden güzel az bir yeşillik görürüz.

GAR 
Genç bir kadın okullar kapandıktan sonra memlekete gitmek için yola çıkar. Bir elinde iki yaşında diğer elinde dört yaşında iki çocukla  tren saatine yetişmek için telaş içindeyken elindeki valiz açılır ve bütün giysiler yola saçılır. Kendine kızmaya zamanı yoktur eşyaları acele toplar Dolmuşa biner Treni kaçırmadığına  sevinir Trene son anda yetişmiştir. Eşyalarını yerleştirir. Çocuklara bisküvi ve sütlerini verir. Çocuklar bir saat oynarlar sonra uyurlar. Kadın nefes aldığını hisseder ve on üç saatlik yolculuk artık başlamıştır.  Eski Ankara garı  ne çok anı biriktirmişti. Gelen anne, baba, kardeşleri ve yeğenleri karşılamak için bekleme salonunda yaşanan anılar. Bitmek bilmeyen saatler. "İzmir ekspresi beş dakika sonra alanımıza girmek üzeredir." anonsu duyulunca heyecan içinde raylara bakılır ve tren bütün görkemiyle yolculara yaklaşır. Kavuşmanın heyecanı ile özlem giderilir. O anda  bir yerlerden  bir ses yükseliyor.
Gözüm yolda gönlüm darda
Ya kendin gel yada haber yollaDuyarım yazmışsın iki satır mektupVermişsin trene halini unutup
Kara tren gecikir belki hiç gelmezDağlarda salınır da derdimi bilmezDumanın savurur halimi görmez
Gam dolar yüreğim gözyaşım dinmez ." 

Gelenler bir gün gider ayrılık vakti gelmiştir. Tren gözden kayboluncaya kadar elini sallar ve evine gitmek üzere yola çıkar. Kaç defa bu sahneyi yaşadığını hatırlamaya çalışır. "Ah der yüreğim. Şimdi çıkıp gelsen annem sana sarılsam..."  
 Garlar bir yerlere gidenlerin gelenlerin ayrılığın kavuşmanın heyecanını yaşadığı mekandır. 
 Gar kompleksi içinde Atatürk Konutu ve Demiryolları Müzesi, Ankara Açık Hava Buharlı Lokomotif Müzesi, Demiryolu Müzesi ve Sanat Galerisi bulunur.                
                      
 GENÇLİK PARKI
İlk tanışmamız evlendiğim yer olması. Sonra çocukları lunaparka götürürdük. Bir de trene erken gitmişsek biraz soluklandığımız nefes aldığımız yeşillikler içinde adı üzerinde Gençlik Parkı. Evlendirme dairesi bir ara büro olmuş çok üzülmüştüm. Hemen yanında Küçük Tiyatro ve Oda tiyatrosu var. Yıllarca oyunlar izledik. Hemen yan tarafında Opera tarihi bina var. Orada da opera bale ve Taksav 'ın düzenlediği tiyatro festivalinin açılış galası olurdu. Oyun esnasında arada sırada tavana bakıp nakışlarının güzelliğine hayran kalır ustalarına çıraklarına ve mimarisine minnettar kalırdım. Karşısında İller bankası. Maalesef orası da yıkıldı.

GORDİON 
Polatlı Ankara'nın ilçesi. hemen aklıma karışık düğüm çözülmesi gelir. Kaba kuvvete karşıyım ama sorunların içinden çıkamayınca en küçük problemde bazen  naylon torbayı açamaz yırtarım.
 Gordion düğümüBüyük İskender'e atfedilen bir söylencedir. Genellikle, çözümü zor bir sorunun kaba kuvvetle halledilmesi anlamında metafor olarak kullanılır. Büyük İskender, Gordion'a geldiğinde (MÖ 334) düğümü çözmeye çalışır ama başaramaz. Sabrı tükenince öfkeyle kılıcını çekip düğümü keser. İskender, gerçekten de Pers İmparatorluğu'nun fatihi ve Asya'nın hakimi olma yolundadır. Ancak 33 yaşında ateşli bir hastalıktan zamansızca ölümü bilgelerce İskender'in Gordion düğümünü çözmek yerine sabırsızca davranmasının cezası olarak yorumlanır.
 
GÖLBAŞI
Denizimiz yok gölümüz var. Bugün torunların 23 Nisan gösterisinden sonra Gölbaşı' na gittim. Gölün kenarında kahvemi söyledim. Zihnimi tüm olumsuzluklardan arındırarak yürüyüş yaptım. Ankara'nın nefesi. Bütün Ankara tatil olduğu için oraya akmış. 

                                             

                                             

                          


21 Nisan 2025 Pazartesi

parıldayan çiçeğin gözüyle Ankara 1

                                                                                     

        Dikmen Vadi' sinde sakura zamanı

       İstanbul Ansiklopedisi adlı diziye başlamamıştım Güzellikler defteri Şule Hanım diziden etkilenerek  İstanbul'u yazmış ben de bir 1978 yılından beri yaşadığım Ankara'yı kaleme alayım. Daha sonra diziyi izledim. Leylak Dalı Ankara'yı anlatmış. Esen Aktaş Yalova Ansiklopedisini yazmış.

Reşat Ekrem Koç, tarihçi yazar. G harfine kadar İstanbul' u anlatmış. Bakalım ben hangi harfte nerede takılacağım.

ANKARA 

        Frig Kralı Midas'ın gemi çapasını bulduğu yer.

        Solfasol dergisinde yüz kelime ile anlattığım sonra ek yaptığım ve oğlumun bestesini yaptığı Babamın Tenekeleri adlı kitabımdaki Ankara.

                  


ANITKABİR 
Mustafa Kemal Atatürk aklıma gelir. Cumhuriyetin kurucusu, parçalanmış imparatorluktan mücadele ederek yeni bir ülke yaratmıştır. Evimin penceresinden her gördüğümde heyecanlanırım.

                                                                               

  ANADOLU MEDENİYETLERİ MÜZESİ
 Çocukları, öğrencileri, gelen konukları ve bazen de konser izlediğim yer. Ankara'nın geçmişi, tarihi, dünü. Müzede konser
                                                           


AKVARYUM
Keçiören' de Torunları beş altı kez götürdüm. Bir de Naga Vega alışveriş merkezinde  var. 

                                                                              


                                                                                 
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
Ankara'ya gelme sebebim. 77-78 yılı öğretim dönemi DTCF Psikoloji bölümü. Üniversite hayatıyla yerleştim arada sırada gezilere de gitsem dönüp dolaşıp geldiğim yer.

ARKADAŞLAR
Çocukluk arkadaşım. Altmışlı yılların sonundan beri ara da sırada da olsa görüştüğüm arkadaşlarım. bana memleket havasını ve çocukluğumu getiriyor. Ankara Üniversitesi DTCF Psikoloji bölümünden görüştüğüm arkadaşlar. Mesa batı sitesinde yaşamıştım. Bahçeli evimiz vardı. Oradaki komşularım. Farklı okullarda çalıştım. Gazi çiftliği, Sokullu Mehmet Paşa lisesi, Ticaret meslek Lisesi, Tarım Meslek Lisesi bazıları özel. Benim Ankara'da kardeşlerim yok bana kardeş olan arkadaşlarım var. Ankara onlarla anlamlı. Ayrıca eşimin devlet Yatırım Bankasından tanıdığı çalışma arkadaşlarının eşleri. Fotoğraf çalışmalarında tanıdığım fotoğrafçılar. Taksav toplumsal araştırma vakfından tanıdığım Ankara tiyatro festivalinden arkadaşlar. Görmesek te gitmesek de görüştüğüm arkadaşlar, komşularım. Çok özel insanlar.
Ne kadar önemli. Sıkıntılı bir anında ararsın derdini paylaşır rahatlarsın. Ya da bir kahve içimi aralığında görüşür, özlem giderirsin. Bazen de buluşmaların güzel bir birlikteliğin devamında bir kadeh şarabın, çayın, kahvenin  verdiği huzurda o yanındadır. Uzun zamandır görmemişsindir, sanki yarım bırakılmış sohbetlerin devamıymış gibi kaldığı yerden sözler anlamını bulur. Aramızda farklılıklar vardır. Ne huylarımız benzer ne yaşamlarımız ama lafa göbek atlattığımız arkadaş bazen akrabamızdır.
ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ
Bahar gelince çocukları alıp piknik yaptığımız hayvanat bahçesi. ( hayvanların kafese kapatılmasına karşıyım. Doğal ortamlarında olmalı.) Sabah balkonuma konan kuşlar gibi. Ya da denizde balık, gökyüzünde kuş, yerde kedi ve köpek misali. Döneri, kokoreçi, dondurması ile ayrı lezzetlerin olduğu yer. Atatürk' ün evi. Balkon, teras ve bahçe için çiçek aldığım serası. Alışveriş yaptığım Tigemi. Bu satırları yazarken beni geçmişe götüren anılarım. Bataklıktan ormana dönüşen Atatürk'ün eseri. Doksanlı ve  iki binli yılların Ankara'sı
BAHÇE
Doğanın kendisi, çocukluğum nefes aldığım yer. Köydeki küçük bahçem, Bahçenin sincabı apartmanların bahçeleri vb. Bazen bahçelerimiz olan balkonlar


                                                                                 




 CANIM 
Torunlarım, eşim, kızım, oğlum, dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım.

ÇİÇEKLER
Adımın anlamı parıldayan çiçek o yüzden mi çok severim. Dün petunya aldım. Bugün de bodrum papatyası. Ayrıca doğada bulunan papatyaları çektim. Çiçekler yaşamın renklerini içinde taşır. Alt balkon dolu şimdi teras ve köydeki ev için çiçek alıp ekmek lazım. Ankara' nın çiğdemi 

                                                                           
                                                                  Aynı sefa
                                                                                    



                                                                             DOĞA
Dikmen Vadisi sakura zamanı, Uğur Mumcu parkı, Öveçler vadisi, Mogan gölü Gezdiğim dolaştığım soluk aldığım ilkbahar parkı.
 Ankara'nın soluklanacak alanları , 1. Eymir Gölü · 2. Gençlik Parkı · 3. Aqua Vega Akvaryum · 4. Anfa Altınpark · 5. Dikmen Vadisi Park · 6. Mogan Gölü (Gölbaşı) · 7. Kugulu Park · 8. Ahlatlıbel ...
                                                                                              
                                                                             
                                                                         Mogan Göl'ü
                                                                             
                                                             Dikmen Vadi'si
  

                                                                                                 
      
                                                                     Not: Fotoğrafların üzerine lütfen tıklayınız.                          

24 Şubat 2025 Pazartesi

Cemre havaya kar toprağa düşerken insanlık nereye düşer?

                                                       


                                                                                









                                                            Fotoğraflar 11.Ankara sanat fuarı

     Geçen yıl  65 yaşına girince   eşim Ego' dan kartını aldın mı? diye soruyor. Arkadaşım Betül "bak yazıyorsun otobüse seni bindireceğim ne hikayeler var" deyince. Dayanamadım gidip kartımı ücretsiz paso çıkartım. Genelde Kızılay'a binmek için otobüs binerim. Otobüs ya da dolmuşa binince otomatik olarak ( ne kadar çok bağımlı olmuşuz) cep telefonu açarım. Yaşlı bir amcanın yanına oturdum. Yaşlı diyorum ama bazen bizden genç oluyorlar çökmüş bazen hayatın sillesini yemiş oluyor.  Vallahi kendime  bir türlü yaşlılığı  konduramıyorum. Amca oturur oturmaz " bak kızım cep telefonu ile oynayacak olursan ben buradan kalkacağım." Amca  telefonuna neden karşı olduğunu ailedeki düzeni bozmasından olumsuz sonuçlarına kadar anlattı. Bunca konuşmadan sonra telefona bakmam tabii ki mümkün değil.  Tam o anda benim telefon çalmaz mı. Amca şimdi telefona bakmayacak mıyım? diyen ben "bak kızım kısa konuş." dedi. Sonra önünde bir çanta var. Açtı içinden tükenmez kalem çıkardı Cep telefonuma bakmadığım için teşekkür maiyetinde verdi. Böylece aynı zamanda ödüllendirmiş oldu.

       İki gün önce Birlik mahallesinde torunları keman kursuna götürdüm. Çıkışta kar o kadar yağmış ve bir yandan da göz gözü görmez halde yağıyor. Arabada kar lastiğim yok. İki adım gidemiyorum ilerleyemiyorum. Karşıdan araç geliyor bir türlü gidemediğim için yanımdan geçemiyor kaldırımı deniyor mümkün değil. Benim aklıma gelmedi. Adam arabasından paspasları çıkardı arabanın lastiklerinin altına koydu. yardım etti. O arada bu karda kışta bir arabaya çarparım kayarım arabada iki çocuk var ne yapmalıyım diye  hızlı bir şekilde düşündüm. Arabayı en yakın alana park ettim. Çocuklarla taksi aramaya başladık. Hiçbir taksi durmuyor. Bari trafik ışığın olduğu yere yürüyelim dedik. Bir taksi durdu. Kendimizi zor attık içine. Çocuklar olmasa durmazdım demez mi. Gerçekten trafik zor ilerliyor göz gözü görmüyor ,yoğun bir kalabalık var. Taksinin camları buğulanıyor. Şöför arabanın lastikleri kar yağmadığı için yatık kaldı oda zararlı diye sohbet ediyoruz. Ara sokaklar yerine insanlar ana cadde ye yönelmişler. Değer yargıları üzerine sohbet ederken ben teşekkür ediyorum. "Hala sizin gibi insanlar var durdunuz bizi aldınız." Neyse yolun ileri kısımlarında bitti. Varacağımız yere geldik. Beden bahşiş istemez mi çok şaşırdım. İstiyorsanız vereyim bari dedi. Yolumuz uzundu az bir para vermedik. İndik büyük torun "annane verdiğin bahşiş çok para değil niye bu kadar söyleniyorsun." diye bana çattı. kızıma anlattım olayı "adam niye böyle şey yaptı" olmaz diyor. Kuaförüme anlattım. "Keşke plakayı alıp şikayet etseydin." diyor. Ben o yorgunlukla bunu düşünecek durumum yok. tamam o kötü havada aldı bizi benim ona vereceğim benden istediği bahşiş onun için çok mu önemli diye düşünüyorsun. Yüzü kızarmadan istiyor. Bahşiş vermek takside hiç aklıma gelmez. Beş lira on lira üstü kalsın dersin Tamam aldığı para az olur kendi taksisi olmayabilir. Ama dilenci gibi istemek çok garip geldi. 

         Yaşadıkça hayatta aklımıza gelmeyen tecrübe dediğimiz olayları yaşıyoruz.Her birinden ders alıyorum. İşte hayat diyorum.


6 Aralık 2024 Cuma

Günlük hayattan minik aneknotlar

                                                       


                                                                


         Bugün mor saçlı kız saçına pembe toka takmış. İnci küpeli kız resmi yan gözle bana bakarak" çok oturdun canlan biraz" dedi. Sokağa sandalye çeken bir delikanlı Ankara'nın soğuk, gri kasvetli ve sisli havasında telefonla konuşuyordu. Arabayı park edecek yeri zor bulan kadın emlakçının dışarı çıkıp buraya park edemezsin sözünü beklerken arabayı biraz daha geri alır mısınız? başka bir araba daha park etsin sözünü şaşkınlıkla karşıladı.  Fizik tedavide kapalı perdenin arkasında telefonla oğluna ders çalış derken yan perdeden sesi kibar sevgili teyze "ay kız sen o yaşlardasın belki ondan da yaşlı ona niye teyze diyorsun belki alışkanlık dye söylenirken" egzersizleri neden yapmadığını anlatıyordu.

            Fizyoterapideki  kıza " neden hocam derler" diye merak eden emekli öğretmen Manuel terapide bunu sorma telaşındaydı. 

            Yeşiller içinde bir kadın mutlu mutsuz mu belli değil. Dün pazarda nasıl unuttuğunu hatırlamayan " bazlama ve yufkaları" artık bunamaya başladı  heyecanla anlatıyordu. Basketbol oynayan çocuk tablosu ve koşan adam tablosu neden koşan kadın değil hareketin önemini anlatıyordu. Tablodaki miskin miskin uyuyan kedi için bunun önemi yoktu. Birden tablodan fırladı yanıma geldi. "Sen beni uyuyorsun zannettin ancak ben tıpkı senin gibiyim. Sen her gün her insanı görebileceğin yere oturuyorsun. Onlarla ilgili yorum yapıyorsun. tedaviye gelenler hep yaşlı insanlar, çalışan gençler hayat bir koşturmaca" dedi kapıdan çıktı gitti.

             Bir günün telaşı içindeki ayrıntılar ne kadar çok. Hayat yeni başladı. 

5 Aralık 2024 Perşembe

Lego dünyası






   

         Torunların ara tatili olunca yanlarında kaldım. Artık büyüdüler ancak sonuçta çocuk. Evin içinde kocaman legolar onlarla vakit geçirmek tek tek minicik legoları birbiri üzerine getirmek büyük sabır işi diye düşündüm. Tıpkı hayat gibi. Geçmiş yaşamın bugüne biriktirdiğin seni sen yapan değerlerin. Tıpkı kişiliğin gibi tek tek minik minik dokunuşlarla seni sen yapan şeyler.  Hayatı bir şekilde sen yani insanın değerleri belirliyor. 

      Benelüks ülkelerinden yeni döndüm.  Elimdeki alçı çıktı. Alçılı kırık kol ile yedi ülke dolaşmışım. kendime şaşırdım. Öyle tesadüf etmişti. Planlama yaparken kolumun kırılacağı planlamada yoktu. Şimdi sol elim eski haline hala kavuşmadı. Minik adımlar diyorum İki ay on gün alçıda kalan kolum ve elim kendini toparlaması için zamana ve egzersizlere ihtiyacı var. Sağlık çok değerliymiş. İnsanın her organı önemli. Galiba bu yazı karmaşık olacak bir konudan diğerine sıçramalı. Tıpkı pire gibi pire gibi  dolaşır durur. 

        Dışarısı karanlık sabahın erken saati. Usul usul yağmur yağıyor sesini duyuyorum. Karanlığın içinde umut var. Uzun zamandan sonra yağmur. Umudunu kaybeden insan değilim. Ancak yine de sorular sorarım. Umudun çiçek açması gerekir. Dün torunumla dişci dönüşü seraya uğradık. Beni en çok mutlu eden çiçekler. Daha önce bir yazımda yazmıştım. Hüzün yakışmaz çiçeklere. Bombalanmış kentler, bölgesel savaşlar devam eden dünyamızda da da "umutsuzluk yaşadığım durumlardan biri"  çiçekler açar. Ot yeşerir. Bahar gelir. ama en acısı çocuklar, gençler, kadınlar ölür.

3 Aralık 2024 Salı

imza gününün tortusu










                                           





         


                                                                                 

           Cumartesi notları;

          Babamın Tenekeleri adlı kitabım bugün sanki görücüye çıkmış gibiydi. Aman aman bir endam bir nazik bir kibar. Dostların elinde çantasında yeni dostlara doğru yola çıktı. Ben de gururlu bir kaynana ağzım kulaklarımda oradan kayınvalide bir uyardı kız sen de daha hanım ol. Ya ilk imza günü hem Ato 'da hem de 21. Kitap fuarı ilk ziyaretçi canım Suzan' ım devlet tiyatroları Akün sahnesinin müdürü oğlu ile gelmiş. Son ziyaretçi çocukluk arkadaşımın yeğeni bizi yolda yakaladı. Canım Hasibe nurlar içinde uyu. Kitabımın son satırlarında. İnsan daha hayattan ne ister ya. Hayat senin armağanın olan arkadaşlarımı dostlarımı bana gönderdin ve yollarımız kesiştiği için çok teşekkür.

           Hani ya dersin ki bugün gerçekten özel içini bir sevinç kaplar. Bir kitap dünyaya bedel. Arkadaşlar dostlar sarmış dört yanını hayat sen ne güzelsin.

29 Kasım 2024 Cuma

imza günü

 

                                         


               



                                         


              Hayat yolunda yürürken hayata katılan anlamlar kişiden kişiye değişir. Bugün de ben kendi hayatımın en anlamı günlerinden birini  yaşayacağım. Gün içinde masa başına oturup sıkıntılarımı, dertlerimi ve mutluluğumu paylaştığım yazılarımı derleyip toparlamak istedim. Geçen yıl Ankara kitap fuarında dolaşırken kitabımı bastırmak için karar almıştım. Aradan bir yıl geçti. Bu yıl 21. Ankara kitap fuarında imza günüm var. 

            Çocuksu sevinç sarıyor bu sabah beni. Hani çocukluğunuzun bayram gününde heyecanla beklediğiniz bayram sabahları gibiyim bugün. İçim kıpır kıpır. Torunuma sürpriz yapıp evin kapısını ona açtığımda yüzündeki gülümseme gibiyim. Nasıl olacak nasıl geçecek telaşını düşünmeden. Sakin olmalıyım şiir okurken ellerini nereye koysam bilemediğim  misali. İşte hayat diyorum. Bugün özel bir gün. 

           Kitabı sevenler, bloğumu okuyanlar plan yapmayanlar yolunuz belki Ato 'ya düşecek. Orada olacağım. Sizleri bekliyorum. 

           Çok sevdiğim bir şiir var. Onu paylaşarak yazımı bitireyim.

           

      DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ

      "Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin."  --- Köy öğretmeni Şefik Sınıg'in son sözleri.

      Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
      Bütün çiçeklerini getirin buraya,
      Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
      Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
      Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
      Son bir ders vereceğim onlara,
      Son şarkımı söyleyeceğim,
      Getirin, getirin...ve sonra öleceğim.

      Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
      Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
      Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
      Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
      Çile çektim, yalnız kaldım, ama yasadım,
      Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
      Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
      Simdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,

      Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.

      CEYHUN ATUF KANSU

26 Ekim 2024 Cumartesi

Edinburg günlükleri

                                                                                 

                                                           ST. Giles Katedrali



                                                                  Edinburg Kalesi






   

                                               

                                                                    Victorıa Streed caddesi

Karanlık ama renkli bir şehir bazen masallardan çıkmış bazen film sahnesinden önünüze düşmüş
                                                                             



                                                                         Biraz gülmek gerekir

                   

        

                                 

         


     Kızılcahamam'daki eve gidiyoruz bahçede otururken ucuz Edinburg biletlerine bakarken birden bilet alıyoruz. Bir başka geziyle Benelüks Avrupa arasında iki gün var. Dört arkadaşız vize için başvuru yapıldı. Bir arkadaşımızın kızı orada. Erasmus'tan dolayı gidecek bizim aklımıza da Edinburg öyle girdi. Maalesef arkadaşa vize çıkmadı. Evin ayarlanışı böylece kalacak yer sorunu da çözüldü. Benim kırık elin alçısı çok kalın. Doktor alçıyı inceltti. Hastane ve minik alışverişler dışında evden çıkmayan ben birden minik bir valiz içi kalın kazak ve içliklerden oluştu. Dört saatlik yolculuk neyse ki yerim cam kenarı ve kolumu kaldırabileceğim yer. Grubumuzun becerikli arkadaşı eve hangi araçla kaç durakta gideceğimize iyi hazırlanmış. Tramvayda kredi kartı geçerli.7.5 sterlin. İnanılmaz bir yolculuk gri masallardan çıkmış bir kent. Tramvaydan sonra 15 dakika yürüyor ve eve varıyoruz Bir saat sonra arkadaşın yeğeni geliyor grup tamamlanıyor ev iki artı bir yataklar küçük elimi güvenceye alıp arkadaşı rahatsız etmeden salonda yatmayı  planlıyorum. Evden getirdiklerimiz ile poşet çay, peynir ile bir şeyler atıştırıyoruz.
          Hemen şehri merak ediyor eski şehir yürüme mesafesinde hepimiz şaşkın ve mutlu hava gri yağmur yağıyor. Ortaçağdan kalma şehir. Her yer ekose vitrinler ona keza ,ilk gün yağmurluydu. Sokakta gayda sesleri. Diğer günler güneş açtı. İçlikler içimizde ortaçağdan kalma bir kent. Üçüncü gün günü birlik Belfast' ta gittik onun hikayesi bir sonraki yazıda olsun. Gezmek güzel. Kırık bilek engel değil. Ayaklar sağlam.

Parıldayan çiçeğin gözünden Ankara 2

  DİKMEN Ankara'da dört yıl Kızılırmak sokakta Irmak kız öğrenci yurdunda kaldım. Yurt önce sinema şimdi Jolly Joker konser salonu oldu....