5 Aralık 2024 Perşembe

Lego dünyası






   

         Torunların ara tatili olunca yanlarında kaldım. Artık büyüdüler ancak sonuçta çocuk. Evin içinde kocaman legolar onlarla vakit geçirmek tek tek minicik legoları birbiri üzerine getirmek büyük sabır işi diye düşündüm. Tıpkı hayat gibi. Geçmiş yaşamın bugüne biriktirdiğin seni sen yapan değerlerin. Tıpkı kişiliğin gibi tek tek minik minik dokunuşlarla seni sen yapan şeyler.  Hayatı bir şekilde sen yani insanın değerleri belirliyor. 

      Benelüks ülkelerinden yeni döndüm.  Elimdeki alçı çıktı. Alçılı kırık kol ile yedi ülke dolaşmışım. kendime şaşırdım. Öyle tesadüf etmişti. Planlama yaparken kolumun kırılacağı planlamada yoktu. Şimdi sol elim eski haline hala kavuşmadı. Minik adımlar diyorum İki ay on gün alçıda kalan kolum ve elim kendini toparlaması için zamana ve egzersizlere ihtiyacı var. Sağlık çok değerliymiş. İnsanın her organı önemli. Galiba bu yazı karmaşık olacak bir konudan diğerine sıçramalı. Tıpkı pire gibi pire gibi  dolaşır durur. 

        Dışarısı karanlık sabahın erken saati. Usul usul yağmur yağıyor sesini duyuyorum. Karanlığın içinde umut var. Uzun zamandan sonra yağmur. Umudunu kaybeden insan değilim. Ancak yine de sorular sorarım. Umudun çiçek açması gerekir. Dün torunumla dişci dönüşü seraya uğradık. Beni en çok mutlu eden çiçekler. Daha önce bir yazımda yazmıştım. Hüzün yakışmaz çiçeklere. Bombalanmış kentler, bölgesel savaşlar devam eden dünyamızda da da "umutsuzluk yaşadığım durumlardan biri"  çiçekler açar. Ot yeşerir. Bahar gelir. ama en acısı çocuklar, gençler, kadınlar ölür.

3 Aralık 2024 Salı

imza gününün tortusu










                                           





         


                                                                                 

           Cumartesi notları;

          Babamın Tenekeleri adlı kitabım bugün sanki görücüye çıkmış gibiydi. Aman aman bir endam bir nazik bir kibar. Dostların elinde çantasında yeni dostlara doğru yola çıktı. Ben de gururlu bir kaynana ağzım kulaklarımda oradan kayınvalide bir uyardı kız sen de daha hanım ol. Ya ilk imza günü hem Ato 'da hem de 21. Kitap fuarı ilk ziyaretçi canım Suzan' ım devlet tiyatroları Akün sahnesinin müdürü oğlu ile gelmiş. Son ziyaretçi çocukluk arkadaşımın yeğeni bizi yolda yakaladı. Canım Hasibe nurlar içinde uyu. Kitabımın son satırlarında. İnsan daha hayattan ne ister ya. Hayat senin armağanın olan arkadaşlarımı dostlarımı bana gönderdin ve yollarımız kesiştiği için çok teşekkür.

           Hani ya dersin ki bugün gerçekten özel içini bir sevinç kaplar. Bir kitap dünyaya bedel. Arkadaşlar dostlar sarmış dört yanını hayat sen ne güzelsin.

29 Kasım 2024 Cuma

imza günü

 

                                         


               



                                         


              Hayat yolunda yürürken hayata katılan anlamlar kişiden kişiye değişir. Bugün de ben kendi hayatımın en anlamı günlerinden birini  yaşayacağım. Gün içinde masa başına oturup sıkıntılarımı, dertlerimi ve mutluluğumu paylaştığım yazılarımı derleyip toparlamak istedim. Geçen yıl Ankara kitap fuarında dolaşırken kitabımı bastırmak için karar almıştım. Aradan bir yıl geçti. Bu yıl 21. Ankara kitap fuarında imza günüm var. 

            Çocuksu sevinç sarıyor bu sabah beni. Hani çocukluğunuzun bayram gününde heyecanla beklediğiniz bayram sabahları gibiyim bugün. İçim kıpır kıpır. Torunuma sürpriz yapıp evin kapısını ona açtığımda yüzündeki gülümseme gibiyim. Nasıl olacak nasıl geçecek telaşını düşünmeden. Sakin olmalıyım şiir okurken ellerini nereye koysam bilemediğim  misali. İşte hayat diyorum. Bugün özel bir gün. 

           Kitabı sevenler, bloğumu okuyanlar plan yapmayanlar yolunuz belki Ato 'ya düşecek. Orada olacağım. Sizleri bekliyorum. 

           Çok sevdiğim bir şiir var. Onu paylaşarak yazımı bitireyim.

           

      DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ

      "Bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin."  --- Köy öğretmeni Şefik Sınıg'in son sözleri.

      Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
      Bütün çiçeklerini getirin buraya,
      Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
      Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
      Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
      Son bir ders vereceğim onlara,
      Son şarkımı söyleyeceğim,
      Getirin, getirin...ve sonra öleceğim.

      Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
      Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
      Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
      Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
      Çile çektim, yalnız kaldım, ama yasadım,
      Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
      Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
      Simdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,

      Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.

      CEYHUN ATUF KANSU

26 Ekim 2024 Cumartesi

Edinburg günlükleri

                                                                                 

                                                           ST. Giles Katedrali



                                                                  Edinburg Kalesi






   

                                               

                                                                    Victorıa Streed caddesi

Karanlık ama renkli bir şehir bazen masallardan çıkmış bazen film sahnesinden önünüze düşmüş
                                                                             



                                                                         Biraz gülmek gerekir

                   

        

                                 

         


     Kızılcahamam'daki eve gidiyoruz bahçede otururken ucuz Edinburg biletlerine bakarken birden bilet alıyoruz. Bir başka geziyle Benelüks Avrupa arasında iki gün var. Dört arkadaşız vize için başvuru yapıldı. Bir arkadaşımızın kızı orada. Erasmus'tan dolayı gidecek bizim aklımıza da Edinburg öyle girdi. Maalesef arkadaşa vize çıkmadı. Evin ayarlanışı böylece kalacak yer sorunu da çözüldü. Benim kırık elin alçısı çok kalın. Doktor alçıyı inceltti. Hastane ve minik alışverişler dışında evden çıkmayan ben birden minik bir valiz içi kalın kazak ve içliklerden oluştu. Dört saatlik yolculuk neyse ki yerim cam kenarı ve kolumu kaldırabileceğim yer. Grubumuzun becerikli arkadaşı eve hangi araçla kaç durakta gideceğimize iyi hazırlanmış. Tramvayda kredi kartı geçerli.7.5 sterlin. İnanılmaz bir yolculuk gri masallardan çıkmış bir kent. Tramvaydan sonra 15 dakika yürüyor ve eve varıyoruz Bir saat sonra arkadaşın yeğeni geliyor grup tamamlanıyor ev iki artı bir yataklar küçük elimi güvenceye alıp arkadaşı rahatsız etmeden salonda yatmayı  planlıyorum. Evden getirdiklerimiz ile poşet çay, peynir ile bir şeyler atıştırıyoruz.
          Hemen şehri merak ediyor eski şehir yürüme mesafesinde hepimiz şaşkın ve mutlu hava gri yağmur yağıyor. Ortaçağdan kalma şehir. Her yer ekose vitrinler ona keza ,ilk gün yağmurluydu. Sokakta gayda sesleri. Diğer günler güneş açtı. İçlikler içimizde ortaçağdan kalma bir kent. Üçüncü gün günü birlik Belfast' ta gittik onun hikayesi bir sonraki yazıda olsun. Gezmek güzel. Kırık bilek engel değil. Ayaklar sağlam.

22 Eylül 2024 Pazar

Kanadı kırık kuşlar gibi olmayacağım


                                                
               

                                                                  
                                                                     

         Bir çiviyi çakar gibi

Vura vura günlere

Bir çiviyi çakar gibi

 Vura vura günlere

                                       Bu sabah hasta olmaktan hasta modundan sıkıldım. Günlük rutinime minik mutluluklar ekledim. Minik zeytin ağacımı suladım, sevdim, okşadım, " ölmeden büyüyecek misin?" dedim. cevap vermedi. Ne yapabilirim dedim elimin altında olmasını sevdim yarınlar olmadan. Sonra bir müzik açtım. Cem Karaca' dan " işte geldik gidiyoruz " şarkısını dinledim. Hikayesini okudum. Hayatın özeti olmuş bu şarkı. Her satırı derin anlamlar içerir ,üzerinde düşünülür tartışılır.

            Kendime dün söz verdim. Günlük rutini değiştir , çabala, gayret göster. İçim dışım bilgisayar , telefon görmekten gına geldi.  Unut dedim çiçek ek, doğada yürüyüşe çık. Kendi sözümü dinledim. Şimdi sabah serinliğinde dışarı çıkayım. 

            Sol elimden haberler maalesef  kaynamamış aralık oluşmuş. alçı tekrar kırıldı. bilek yerine oturtuldu ağrılar azaldı. Yeniden alçı bir gece önce zor uyudum. dün gece çok daha iyi bir şekilde uyudum. Uyku çok önemli tabii iyi olunca iş yapıyorum eşim, kızım , arkadaşlarım kızıyor biraz otur çabuk iyileş. Ama ben ne yapıyorum . eşime şunu yapar mısın bunu yapar mısın? arada diyorum. Yapamadığım şeyler var. üzülüyorum. sonra yaptıklarıma sayıyorum.

           Kolum bir mengenin içinde elim şişiyor, havaya kaldırıyorum. Özellikle akşam saatleri daha çok hissediyorum. Yine de şükrediyorum, gazete almaya çıkabiliyorum, ağırlığı fazla olmayan mini alışverişler yapıyorum. Gazete almak için ilkbahar parkına gidiyorum, doğanın kokusunu içime çekiyorum. Günleri sayıyorum hapishanedeki mahkum gibi elim için defterime, aklıma çentik atıyorum. Elimin ve kolumun özgür olmasını bekliyorum.

          Dün kızımdan okumak için bazı kitaplar aldım bir kitap yok bu kadar tesadüf olmaz dedim.

Bedenin Hafızası. Eski bir devrimci Halid Cezayir'deki mücadelenin ardından Paris'te sürgünde yaşayan adamdır. Bağımsızlık savaşında sol kolunu kaybeden resim yaparak hayata tutunmaya çalışır. AŞK ,nefret korku ,hayal kırıklığı, insanın hafızasına sığacak kadar anı.

                     "Aramızda geçen her şey gerçek aşktı: yaşanmayanlarsa edebiyat."

                     "Kağıt hafızayı söndürür mü?"

                      "Bak şehir burada ona ne kadar çok benziyorsun."

                     Yazarın kullandığı metafor ve şiirsel anlatım çok güzel!

            

                 Sağlığın değerini bilmek gerekir. Kaybedince aramaya çıkmayalım. Hasta olanlara acil şifalar diliyorum.

          




7 Eylül 2024 Cumartesi

Sol elim engellenmişlik halim

 

           Ne güzel hayat deniz arkadaşlar, tekne , Sinop'a denizden bakış, kız kıza eğlence. Hayat zannediyorsun ki öyle gidecek." Nazara geldin " diyenler var. "Çok gezdin otur bak oturanların halini düşün mü?" diyenler. Neyse önce hikaye sonra değerlendirme ve yorum olsun. Tekneden indik bir kahve içelim dedik. Günü meğerse kahveyle kapatmayacakmışız. Arkadaşlarımdan ayrıldım. Eve dönmek üzere Aşıklar Parkından yola devam ederken birden kendimi yere yüzükoyun kapaklanmış buldum. Yürüyen insanlar yardıma geldi. Ben elim diye gözümden yaşlar akarak düştüğüm yerden kalkmaya çalışıyorum. Ambulans çağıran var. Eve kadar yardımcı olmak isteyen var. Kalktım ağlayarak eve geldim. Acilen hastaneye gittik ve sol bileğim kırılmış alçıya alındı. Ağrı geçmiyor gece uyumak ne mümkün saat başı uyandım. Sevgili eşimin ilgisi, şefkati ,işimi kolaylaştırması güzel beni mutlu ediyor.     

         Ancak alçılı elim gündüz ve gece nereye koyacağımı bilememek doktorun tavsiyesi "kalpten yukarıda tut" demesi. birde "sizin rahatınız değil elin olması gereken yer önemli" deyişi aklıma geliyor. Ya engellenmişlik halim. Meğerse ne kıymetliymiş iki elin sağlam olması. Ne üstünüze bir şey giyebiliyorsun. ne de çıkarabiliyorsun. neyse ki sol elim. Sağ elimle sol elimle paylaşmadan tek başına iş yapmaya çalışıyorum. Meğerse ne kadar çok destekmiş yardımlaşmamış., zamandan kazanmakmış. Bugün arkadaşla konuşurken tırnağımız kırılsa acımız orada. Benim acım sol elimde. Şu an esnemeyen yeni alçı modeli plastik alçı. Dün gece çıldırıyordum. Bir yandan panik atak   mı? başladı nefes alamıyorum. Bir yandan ağrı sızı bileğim sanki alçının içine küçük geliyor .Parmaklarım şişmeye başladı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Doktor arkadaşı elime görüntülü bakıyor alçı normal parmaklara kan gidiyor sağlıklı. İkna olmuyorum. bu alçı esnek değil o yapabilir diyor. Gece bitmek bilmiyor ağrı kesici ile biraz uyuyorum. Soluğu bu sabah doktorda alıyorum doktor çok sıkı değil diyor biraz parmak bölgesinden alçı kesilebilir. Makasın kesmediği alçı  makina ancak kesebiliyor.

       İnsanın her organı çok önemli. Ağrı nerede ise acın orada.

      Sol elimi sevdiğimi söylüyorum. Şu an ancak alçı dışında açıkta kalan parmaklarımı diğer elimle okşuyorum. Arada sol elin parmaklarına spor yaptırıyorum. Hani bir atasözü var " bir elin nesi var iki elin sesi var." Gerçekten yaşıyorum ,anlıyorum.

        Özlediklerim: yüzmek, araba kullanmak, iş yapmak, mutfakta iki elle yapılacak şeyler makarna süzme vb. ayrıntılı temizlik yapma, alışveriş yapma. Galiba en önemlisi sağlıklı olmak.

        Arkadaşım dedi ki kırılan eline nazik davran sanki o elin bir bebeği taşıyormuş gibi. Galiba ben kendime iyi davranmamışım şimdi acısı çıkıyor...Şimdi daha özenliyim. Aman dikkat edin desem de olmayacak bir durum. Hayatın sürprizi iyi günlerimi hatırlamak istiyorum. Şu an iyisiniz sorun yok.hayat hep güzel mutlu devam etmiyor.


         Daha kötü durumda da olabilirdim.  Yine de bu halime şükrediyorum. Sevgili eşim, görümcem, Dilek , Sedef çok teşekkür ederim. beni mahcup ettiniz. Telefondaki dostlarım. İyi ki varsınız. Bir an önce iyileş sol bileğim.














                                                                                  

        

Lego dünyası

             Torunların ara tatili olunca yanlarında kaldım. Artık büyüdüler ancak sonuçta çocuk. Evin içinde kocaman legolar onlarla vakit ...