25 Eylül 2021 Cumartesi

Eylül çiçekleri aşk gibidir

                                                   







       Sonbaharın renkleri ayrı güzeldir. Mevsim kışa dönmeden çiçeklerin rengi solmadan yeni çiçekler aldım. Çarşı, market, avm gezmektense sera gezmek, doğanın içinde olmak. Park, bahçe ,orman beni daha çok mutlu ediyor. Her an doğanın içinde yaşamak mümkün değil. En azından doğanın minik minyatür halini balkona veya salona taşıdığımda içim açılıyor. 

       İlkbaharın çiçekleri ayrıdır, sonbaharın, yazın, kışın,

       Birde her mevsimin çiçeği vardır.

       Dün çiçekçiye uğradım kasımpatlar bir iki saksı "daha gelmedi" dedi çiçekçi.

      "Gelmişken elim boş dönmesin orada bir sukulent duruyor alıp öldürüyorum.  Çok su veriyorum herhalde. Olsun gözden uzakta tutarsam sulamam." diye düşündüm.

      Şu pembe açan da çok hoşmuş derken torbalar doldu. 

     Çiçekçi birer çiçek hediye etti. Bir de yandaki çiçekçiye uğrayayım.

     Yediveren limonu çok güzel.

     Arkadaşımdan sukulent, internetten deve tabanı,

     Sonbaharın çiçekleri doldu evime, odama balkonuma ve ruhuma. Bana arkadaş oldular. 

    İçim kıpır kıpır aşk bu olsa gerek,

     Heyecan ,mutluluk, sabır  biraz hüsran ve bolca hayal kırıklığı

     En güzeli de içinde yarını taşıyan umut.


       

23 Eylül 2021 Perşembe

Yurt dışı göç hayali

                                                Gerze
                                                   Avusturya
                                           Bursa Gölyazı

       Hayat kolay değil. Ümit etmek gelecek ile hayaller kurmak güzel. Hep deriz güzel günler göreceğiz çocuklar motorları maviliklere süreceğiz. Benim yaşa gelince "Hayat budur diyorum. Ne eksik ne fazla." Genç olup çocuklar küçük ya da bekar ya da çocuksuz olan insanlar Türkiye 'de iyi işleri olmasına rağmen Avrupa, Amerika, Kanada ya da dünyanın değişik yerlerine çalışmaya gidiyor. Türkiye'den umudu kesmek ( Adaletsizlik, eğitim sistemi, hayat pahalılığı, sendikal haklar, sanata vurulan darbe vb. Bunların sonucunda doğan umutsuzluk, gelecek kaygısı ve çocukların geleceği. Pandemide müzisyenlerin aç kalması. İntihar etmeleri. Leman Sam'ın müzisyenlerinden birinin oğluyla yazın konuşmuştum. Baban ne iş yaptı. Aklınıza gelebilecek her iş. Çünkü geçindirmesi gereken bir ailesi var.)  Başka ülkelerde çalışmak yaşamak kolay olmasa gerek.

      1960 ların sonunda Almanya göçü başlamıştı. Babam üç yıl kaldı. Ağabeyim yıllarca çocukları halen Almanya 'da. Benim oğlum dört yıldır Almanya'da. Bazı ailelerde yurt dışına gidip yerleşmiş oğul,kız anne ve babalar var.  Son yıllarda çok fazla duymaya başladım. Yakın çevremde arkadaşlarımın çocukları yurt dışına gidiyor. Ya da gitti. Son bir arkadaşımın oğlu Londra'ya gidiyor. Bunun üzerine bu yazıyı yazmaya karar verdim. Daha iyi bir hayat kurmak. Peki orada kolay kurulabiliyor mu? Oğlum Diyor ki "Eğer ailen burada yoksa tutunmak çok zor oluyor." demişti. Hele işin içine pandemi girince. Diğer yandan gittiğin ülkede dil sorunu, çevre ,kültür, değerler üzerinden değerlendirirsek oraları da güllük gülüstanlık değil. Paramızın değeri git gide düştükçe burada yatırım yapabilirler. Yıllar önce Doksanlı yılların sonu. Almanya'ya ağabeyimi ziyarete gitmiştim. Sabahın çok erken saati beş gibi kalkıyor işe gidiyor üç buçuk dört gibi geliyor. Koltukta yorgunluktan sızıyor. Ağabeyim fabrikada işci idi. 

       Almanya havası soğuk ve yağmurlu. Bir gün ağabeyim demişti ki. " Cebinde paran var. Ama güneş yok kardeşim." Ceren'de benzer hava durumundan söz etmişti.

       Olayın bir başka yönü ülkemize göç eden vasıfsız Suriye ,Afganistan'dan gelenler.

        Bir an için düşündüm yurt dışına göçer miydim belki. Dil öğrenmek ve belli bir süre yaşamak için. Arkadaşlar yurt dışına mart için seyahat etmeye hazır. Ben bu sefer için erken diye düşünmekteyim. Ülkemizde o kadar güzel yerlerimiz var ki. En yakın Ankara ve çevresi. Şimdilik oraları görmek ile idare edeceğim. Havasıyla suyuyla güzel yalnız ülkemize burada kalanlar sahip çıkalım. 

     Şimdi sosyolog arkadaşım Hayriye Erbaş ile görüştüm. Bu alanda çalışmaları var. "Yurt dışına iyi bir iş bularak gidenler şanslı olanlar." dedi

     Not: Göç edenlerin çok büyük bir kesimi 20-35 yaş arasında, eğitimini tamamlamış insanlar. Bu kişiler büyük ölçüde yabancı dil bilen, yurtdışı deneyimi olduğu için Türkiye’nin beşeri sermayesinin üst kısmında yer alıyorlar. Gerçekten çok vasıflı insan kaynağını kaybediyor. Acıklı bir durum. Bu gidişler onların Türkiye’nin geleceğine inançlarının azaldığını gösteriyor. 


14 Eylül 2021 Salı

Yaşamak kolay değil

                                                       


                                                 

                                                  Amasra

       İnsan bedenine iyi bakmalı. Hasta olmamak için çaba göstermeli desem de olmuyor. Onca dikkat ve özen göstermemize rağmen.

     Şu an eşortmanları üstüme çekmiş, ayağımda en kalın çorapla yataktayım.

        Doğayı özledik. Bir aydır köye gitmiyoruz düşüncesi ile yola koyulduk. İlk anda hava sıcak çekmeceden şort çıkardım. Akşam tv karşısında battaniye üstümde "eşim üşüdün galiba" dedi. 

      Gece önce eşim ardından ben hastalandık (İshal) Ben sözüm ona kalın pijama diye uzun kollu götürdüm. Onları giydim. Gece yarısı uyandığımda karnım şişmiş ve burun tıkanıklığı. Sabaha kadar uyuyamadım. Sabah bahçeye çıktım. Doğa o kadar güzeldi ki...Keyfini çıkaramadan erkenden Ankara'ya döndük. 

     Mevsim geçişleri  çok dikkat etmek gerekir. Köyde burundan nefes alamazken Ankara'da burnum tıkalı olmasına rağmen dün bütün günü uyuyarak geçirdim. Hala karnıma kramplar girmekle meşgul. Lapa ve patates menüsü. Sağlıklı olmanın, yemek yemenin, bedenin sağlam işleyişinin değerini bilmek gerek. Bugün üçüncü gün. Arada  bir giren kramplar ile idare etmeye çalışıyorum.

       Yaşam vaz geçemeyecek kadar değerli. Yaşam ertelemeye gelmez yarının garantisi yok. Bugünden düne bakarken bir yandan da yarına bakıyorum. Dün anlamlıydı bitti. Bugün çok değerli, yarın bugünden daha  değerli. Yapmak istediklerin, hayaller ve içinde umut saklı.

        

12 Eylül 2021 Pazar

Fil kadının yüzleşmesi

                                             


  

      Gündüz arkadaşından Ayfer Tunç'un Suzan Defter adlı  kitabını almıştı okumaya başladı. Akşam eve gelince Aziz Nesin'in kitaplarını kitaplıktan buldu. Sayfaları karıştırdı.

       Gece yarısını geçiyor yatmadan yaz fotoğraflara bakıp " Anı tazeleyeyim" diye düşündü.

       Aman  o kollar ne ? Filin ayakları gibi kocaman. Sadece kol mu? karın bölgesi yok canım orası gaz. Bitmeyen gazlar.  Neden kilo alıyordu. Sebebini aramak için yaşam biçimine duygularına yoğunlaştı. Yalnızlık olabilir mi? Yaşlılık yapacak işlerin azalması... Bütün nedenleri sıralamaya başladı. Hareketsizlik diye düşündü. teyze kızı "Yürüyorsun ama" dedi. Evde geçen hayata ortak olan can sıkıntısı mı? Yediklerini azalttığını zannediyordu. Kışın yürümüş   yaz boyunca yüzmüş, yürümüştü. Geçen yıl aldığı kiloları daha verememişti. Bir ara iyice zihnini korku sarmıştı. "Bu kiloları veremezsem önümüzdeki kış da eklenecek ve artık fil değil belki gergedan  olabilirim. 

      Eylül ayından şubata kadar  hareketliliği devam ediyordu. marttan itibaren bahar gelmesine rağmen bedeninde ağırlık hissetmeye başlıyordu. Eski kilonun üzerine eklemeler. Eski kilolar sözünü düşündü. O zaman kiloluydu.

      Bir iki kilo  vermiş bel biraz ortaya çıkmıştı. Uykusu kaçtı. Uyuması çok zor oldu. gitti. süt içti. Aşağı indi televizyon açtı. Gece boyunca kabuslar devam etti. Ancak dalmıştı bir ara uyandı  televizyon rahatsız etti kapattı. 

       Yiyecekler sanki bir tiyatro sahnesinde arzı endam etmişlerdi.

       Çukulatalı yaş pasta üstünde aşk yazıyordu. Çiz kek hayal kırıklığı. Sigara böreği aldatma, cevizli ekmek hayal, patlıcan kızartması aşk, pizza yalnızlık, pembe şarap kırgınlık. Her biri saldırıya geçmişlerdi. Zihnin belirli bölgelerinde dolaşırken bilinç alanına çıkmışlardı. İlk önce selamlaştı. Bir dakika çiz kek ve sen hayal kırıklığı doğru bir eşleşme değil. Çiz kek  kahvenin yanında arkadaş sohbetine eşlik eden bir dilimin ikiye bölünmesidir. Peki hayal kırıklığı illa bir tatlı  ya da meyve ile hatırlaman gerekmez. Beklentilerin gerçekleşmemesi.  O kadar çok yaşadık ki  artık en doğrusu beklememek. Pembe şarapta günlük rutini kırmak için arada içilen içecek. Kendini ne güzel kandırıyorsun. Bilinç altıymış, duygularmış beklentilermiş kardeşim bırak travmalara bak bakalım gerçekliğe. Birden bütün duygular bedene yayıldı, kollar, bacaklar, karın bölgesi gıdık. Şiştikçe şişti. Yüzü gözü her yeri aynaya baktı kendini tanıyamadı.  "Gidin sizi istemiyorum" derken oğlunun sesi ile uyandı. Anne "Dün gece mantıyı fazla yedin galiba uyanamadın." Elinde Aziz Nesin'in kitabı Fil Hamdi. Orada anlatılanlar farklı kendisinin düşünde gördükleri farklı..

         Bütün hamur işleri buzluğa haftada bir gün kahvaltıda oda.

         "Sadece kilolarımla değil hayatın gerçekleri ile yüzleşmeliyim." derken kendini buldu. Belki de hayata yeni bir sayfa açmalıydı. Boş bir sayfa yeniden başlat düğmesine basmalı. Gerçeklik, kendisi, varlık var oluş, kilo, yaş yaşlılık yalnızlık beceri, hastalık bir kenarda durun siz.

     Hayat ben geldim. "Çözüme odaklan" diyen iç sesini duymadı. Gitti. buz dolabının kapağını açtı. Pideyi ocakta ısıttı. İçine bolca tereyağı ve bal sürdü. Tam ağzına atarken köpeği geldi elindekine patisiyle vurdu.

                                             







7 Eylül 2021 Salı

Eve dönüşün hatırlattıkları

                                           







      

         "Ve Ankara" dedim. Bu kelimeler  sanki içinde bir başka sevinç taşıyor. Daha önceki yıllarda döndüğümde niye ? dönüyorum. Ankara'nın nesini seviyorum? diye sorgularken ( on beş gün önce buradaydım) şimdi mutluyum. 

         İki yıl önce dönüş yazısında paylaştıklarım:

     "Sinop'tan Ankara' ya eşimin teyzesi ile beraber sıcak güzel bir yolculuktan sonra "Merhaba Ankara" dedim. Kendimle baş başa kalınca yaşamı, kendimi, yaşadığım kenti, sorgular dururum. Eşim der ki " felsefe yapma". Neden bu kentteyim? niye bu kentte yaşıyorum? Bu kentin  en çok hoşlandığım yönü ne? Neden Ankara' yı seviyorum. Buradan ayrılamıyorum. Sorular ve cevaplar.
Üniversite yılları ve eşimle tanışma yerleşme.
         Eşim, torunum Ege, Deniz kızım ilk aklıma gelenler. Kızımın evlendiği eşi ve ailesi. En önemlisi arkadaşlarım. Yani sevinçte üzüntüde beraber olduğum insanlar.
         Dışarıya baktığımda beton binalar, dikine kentleşme arada kalmış yeşillik. Nerede Ilgaz Dağ'ının ormanı. Yol boyu eşlik eden ağaçlar. Çankırı' dan sonra bozkır başladı. Yolculuğuma arkadaş olan yeşiller sarı sıcak son kalan ekinlerin balyası ve yol boyu sıralanan kavun karpuz tezgahları...
        Denizin mavisini Ankara' nın gökyüzünde aradım. Uzaklar sisli bir eylül gününü hatırlattı. Ve ben gerçekten burada ne arıyordum?
        Ege'nin kasabasından çıkıp gelen ben  Ege'nin sakinliği her birinin anlamlı taş evlerini, yaşanmışlıklarını saklayan sokakları aklıma geldikçe içimi hüzün kaplar. Hüznü yenmenin en kolay yolu sevdiklerine sarılmaktır. Akşama torunların sesleri arasında ya da biraz daha gün ilerlesin telefonun ucundaki arkadaş ve dostlarımın sıcaklığında unuturum hüznümü. Biliyorum alışacağım bu kente. Biraz sonra sabah yürüyüşümde bana eşlik eden ağaçlar ve yalnızlığım, Yapılacak işler ile yaşam koşturması içinde ben  bu eylül sabahında kendimin içinde kentimi aramakla meşgul olacağım."

        Gidip gelmeler, hareket yeni yerler, tatil...

        En güzeli galiba dönüş. sevdiğin kent, arkadaşlar,

ev , torunlar... 

     Bir başka kent kısa bir süre için iyi. Eğer kafa dengi anlaşabileceğin bir arkadaş varsa uzun süreli yaşamak daha da anlamlı.  Yalnızsan eğer o zaman sevdiğin kent daha anlamlı. Yol boyunca araba kullanırken düşündüm durdum. Ben hareketi seviyorum. Durağanlık benim yapıma uygun değil. Sürekli hareket halinde olduğum zaman bu bana iyi geliyor. Bazı rutinler güzel. Yol boyu doğayı izlemek ayrı güzel. Hele gökyüzü sürekli bulut kümesinin farklı halleri... Farklı bir gök yüzü yol boyunca bize eşlik etti. Bulutlar sanki gökyüzünde dans ediyordu. Onları izlerken yolculuk yapmak ayrı keyif. Kara yolculuğun en zevkli yanlarından biri. Tablo seyreder gibi bulut kümelerini izledim.

        Dönmek güzel içinde sevdiklerin olduğunda. 

        Okullar açıldı. Çocuklar uzun bir aradan sonra okullarına arkadaşlarına kavuştu. İnşallah uzun süre hasta olmadan okullarda eğitim devam eder. 

       Birde dönüşü olmayan dönemeyenler ve zamansız ölümler var. Her ölüm erken ölümdür. Sonsuz yolculuğa göçüp gidenler.

     Ferhat Şensoy, Usta oyuncu, güçlü mizah sanatçısı, yazar. Taksav tiyatro festivalinde bir oyun iptal edilmişti. Zamanda vardı. Ferhan Şensoy'un oyununu izlemeye gittim. Müthiş, harika kelimeleri yersiz kalır. Hiciv, komedi, Gülerken düşündüren çok yönlü sanatçı.

       Mikis Theodorakis; Yunan söz yazarı, besteci, aktivist, siyasetçi

       İnci Çayırlı, Nusret Çetinel dublaj sanatçısı.

       Eşimin amca oğlu Ertuğrul Konukman.

       Işıklar içinde uyusunlar. Eserleri ile bazı insanlar ölümsüzdür. Daima kalbimizde yaşayacaklar 

     Dönüş bende heyecan yaratır. Yeniden başlamanın ,yollara düşmeden önce düşünmenin yeni başlangıçlarıdır.

       

       

        


Ne okuyoruz? Babamın Tenekeleri Zehra Konukman'ın ilk kitabı

                                                                                                                                            ...