26 Haziran 2020 Cuma

Çocuklar kitaplardan neden sıkılıyor? Kitap mimi

       


      İki gündür torunlar bende biri sekiz diğeri beş yaşında. Dedeleri kitaplık düzenlemesi yaparken onlar için kitap bulmuş. Balıkları anlatan kitap. On dakika ya baktılar ya bakmadılar. İlle ya tablet ya bilgisayar yada cep telefonu. Bana yalvarıyor tableti vermem için ben de süreli verdim.Çocukları köye götürdük. Orada internetimizin olmadığını biliyorlar. Çok talep etmediler. oyunda kuramıyorlar. ille ben yanlarında olacağım. Neyse akşamüstü oyun kurdular. Ağaçta filim çekme oyunu. O çok cazip geldi. Bir dönem Ege "Anneanne bana lütfen kitap almayın." Yıllar önce öğretmen olduğum dönemde yıl başı çekilişlerinde kitap armağan ettiğim öğrenciler  "Hocam bize kitap almayın" diyen gençler.
        Neden böyle oldu. İnternette oyun, arkadaşla görüşme gibi çok cazip elinin altında ne istersen var. Kitap o yüzden cazip gelmiyor mu? diye düşünmekteyim. Leylak Dalı  kitaplık ve kitaplarla ilgili bir blog yazısı hazırlamış. isteyen yanıtlasın diye.
        İlk soru kitaplığınızın temeli ne zaman atıldı. İlk kitaplığınız mı yoksa yeni mi?
Geçen yıl benim romanlarım kapalı dolapta üç sıra gidip kitaplık alayım dedim İki tane kitaplık alacaktım. Sonra azalt kitapları deyip  tek kitaplıkta karar kıldım. Eşimde şimdi evdeki kitapları azaltma yolunda o biriktiren insan.

23 Mayıs 2012 Çarşamba Blogta yazdığım yazı 

                       

Kitap bir serüvendir.

Sevgili Mihriban bana kitap okuma ile ilgili bir mim göndermiş.Ben de seve seve cevap vermek için bilgisayarın başına geçtim.İlk aklıma gelen Japon'l arın her yerde metro dahil ayakta kitap okumaları.Benim kitap okuma serüvenim ise okuma yazmayı öğrendiğim ilk kitap başına ceviz düşen bir kişinin hikayesiydi.Çocukluğumda ne bulursam okuma ve ders kitapları okumayla geçti.Seksek diye bir dergi.Maceralar söz konusuydu.Son sayıyı almadığım bir gün sokakta gördüm.Yerde dergi duruyordu ,çok heyecanlandım.Ayağımla sayfaları karıştırdım.Ne büyük mutluluktu benim için.Doğan kardeş ve çizgi romanlar ardından ergenlik .İlk kitabım daha dün gibi aklımda Alkatraz Kuşcusu,Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok.Aşk romanı Erguvan Ağacı.Edebiyattan kompozisyon zayıf .Kitaplardan yararlanarak güzel bir kompozisyon .Zayıf düzeldi.Gelsin klasikler.Ve üniversite.Felsefe ,Psikoloji kitapları. Hegel,Sartre Eric From Sevme Sanatı.Marx,Sokrates,Aristoteles,Platon ile tanışmam.Bana yeni bir dünya sunmuştu.Felsefe tarihi ve Aydınlanma ile kendi karanlığımı yırtarak Kant' a ulaşmam.ardından Varoluş felsefesini benimsemem.Mezuniyet tezimi Varoluşculuk üzerine yapmayı düşünürken ilgilenen Hocanın farklı olması nedeniyle varoluşçuluktan vazgeçmem.Felsefesinden değil ama.Ardından Simone de Beauoir..Feminizm ile tanışmam.Kadın adlı 3 lik kitabını almıştım. Sartre ile aşkına hayran olarak yeni bir hayat.Mantık ve sosyoloji kitapları ile aklımın eksik yönlerini tamamlamaya çalıştım.Bir yandan da toplumu tanımaya başlamıştım.Artık dar ufkum bayağı genişlemişti.Tek bir şey biliyordum.Başkalarının bilgisinin yanında  benim bilgimin hiçliği.Nihilizmi kesfetmiştim. NE KADAR AZ ŞEY BİLİYORDUM.OKUMAK SUSUZLUĞUMU AZALTMAMIŞ TAM TERSİNE ARTTIRMIŞTI.
Eşimle tanıştığımızda kitaplığım vardı.Birde onun ekonomi kitapları.Ardından o kitaplık bir odayı kapladı.Bir önceki evimizde mutfak dolapları dahil, ev kitap doluydu.Tuvalet hariç.Portmantodaki kitaplar kapı önüne varmıştı.Kitaplar için yeni yer bulmak lazımdı.Bu sefer ev değiştirelim dedik.Kitaplara uygun yeni ev aramaya başladık .Uygun ev bulundu.Taşıyıcılar kitap taşımaktan tabii çok yoruldu.Çocuklarda evden gidince eşim onların odasında boş duvarlara ve yerlere gözünü kestirdi.Onun üniversitedeki odası kitap dolu.Gelelim kitap okuma serüvenime kaldığım yerden devam edeyim.Hafta sonları.Gırgır ve benzeri dergiler.Kızımın aldığı kitaplar Çatı ve diğerleri ;Ramses.serisi Sadizmi anlatan kitaplar.Buket Uzuner' in kitapları ile tanışmam,Kumral Ada Mavi Tuna yazarın çıkan tüm kitaplarını takip etmem.Ardından İnci Aral.Ülkemde kadın olmak.Orhan Pamuk ile hayatını anlattığı kitaplar.Cevdet bey ve oğulları.Kara Kitap,Beyaz Kale,Benim adım kırmızı .Bir türlü bitiremediğim.Yeni Hayat ve Masumiyet Müzesi.Sabahlara kadar okuduğum polisiye dizileri yazarı Granje Taş Meclisi.Psikoloji kitabı gibi tabii sonunda zırvaladı.Ama iyi araştırmacı.Sora oda arkadaşım Günhan'ın önerdiği Sıcak Külleri Kaldı Ve Ergüvan Kapısı yazarı sosyolog Oya Baydar.Çok iyi araştırmacı yazar.toplumu iyi gözlemlemiş Galiba benim serüven yeni başladı bir sonraki yazımda kaldığım yerden yeni yazar ve şairler ile devam edeceğim.
Masumiyet müzesini iki yaz önce okudum bitirdim. Çok hoşuma gitti.
Kitaplığımdaki en son kitap şu anda dört kitap almışım. Kızılay'a indiğimde





23 Haziran 2020 Salı

sabah yürüyüşünde duvar yazıları

                                                           
                      
                                                        İstanbul
        Dün çok erken uyanmışım "Yürüyüşümü de erken yapayım" dedim. doğanın uyanışına her zaman hayranımdır. Parklar süpürülmüş, otlar temizlenmişti.
        İstanbul'da oğlum yaşarken sabahları Cihangir sokaklarını dolaşır, parklarında gezerdim. Oralarda da duvar yazıları çoktur.
         Bizim ilkbahar Park' ında gençler kendilerini ifade etmek için bazı yazılar yazmışlar. Onlara duvarlar versek korkmadan resimlerini duygularını yazsalar ya da eğitim versek kim bilir neler olur diye hep düşünürüm.
         Duvar yazısı derken  oradan girifit nedir? diye çağrışım yaptı. Boş yer bırakılmayacak şekilde birbiri içine girmiş girişik çapraşık yazı. Biraz internette araştırayım dedim. Karşıma girift sanatçılar deyince; Picasso, Dali, Leonardo,Van Gogh, Monet, Frida Kahlo,Munch  vb. gibi  sanatçılar çıktı. Dünya çapında günümüzde halan eserleri ile yaşayan sanatçılar.
         Bizim duvar yazıları onların yanında çok masum.
                               



                                                                 Ankara
                                                                       Ankara
                                                                İstanbul
                                                                 Salvador Dali İspanya
                                                                 Frida Kahlo Meksika

                         HIERONYMUS BOSCH, HOLLANDA

16 Haziran 2020 Salı

Işığın olduğu yerdeydim



 "Eğer affetmeyi öğrenmezsen boşa yaşamış olursun” Affet, geçmişi unut, hayat mucizedir."

        Bu sabah uyandığımda dışarıda yağmur yağıyordu.Bir gün önce bazı planlarım vardı. Uygulayamamıştım. Fotoğraf çekmiş blog yazısı yazmıştım. Fotoğraf çekmeyi öyle özlemişim ki...
Günlük koşuşturmalar arasında bir bakmışsın akşam, bir bakmışsın yaz ortası bir bakmışsın derken hayat geçiyor. "Sakinleş dur demek geldi içimden diğer yandan da  keyfini çıkar hayatın" dedim.
     Fotoğraf sanatçısı Zeynel Yeşilay corona günlerinde bize güzel bir jest yaptı. Gönderdiğimiz fotoğraflardan video oluşturdu. O kadar iyi geldi ki. Meğerse ne güzel günler yaşamış, yeni arkadaşlar edinmişim. Bol bol fotoğraf çekmişim. O günleri hatırlamak, yeni dostlara kalbimde yer açmak.Farklı dünyayı tanımak iyi oluyor.
      Seçtiğim fotoğraflardan bazılarını burada yayınlamak istedim.
                                                                 



                                                                   Sinop
 Sinop
                                                        Göynük Çubuk Gölü


                                                                         Berlin
                                                                           Sinop

                                                             Balıkkesir Gönen
                                                                    Gönen

                      Fotoğrafların üstünü tıklarsanız daha güzel oluyorlar




14 Haziran 2020 Pazar

Son günler, şans, doğanın renkleri

   
                                                                                 
     

















                                     Fotoğraflar yağmur sonrası Geregür'den
                                    Daha önce yazdığım yayınlamadığım yazıdan bir bölüm.
        Normalleştirilme denilen ilk gün gözlemlerim.Yürüyüş saatlerini değiştirmeye karar verdim. Sabah yerine akşam üstü. Günlük rutini değiştirdim. Kendim için farklılık yaratmak bazen iyi oluyor. Dışarıda hayat normalleşmiş görünüyor. Ahmet Arif Parkında gençler ellerinde cola ve çekirdek . Özlem mi gideriyorlar. Yoksa hep bir aradaydılar da şimdi açık mekanlara mı? yöneldiler ya da çok sıkıldılar. Bir arkadaşın sohbetinin insana verdiği  mutluluğu paylaşmak olabilir  Gençlerde tek tük maske takan var. Benim yaşımda insanlar pek evlerinden çıkmamışlar olanlarda  tek tük onlarda maskeli.
      Tohumdan yetiştirmeye çalıştığım kadife çiçekleri ancak çıktı. Daha çiçeklenmeye zamanı var. Parka çoktan ekilmiş. Sanki bazıları kurumuş. Hayatın dışarıda olduğuna hep inanmışımdır. Evde kalmayı da severim. Ancak enerjimi dışarıdan daha çok almaktayım. Sanki uzun süre hapis yatmış şimdi feraha ermiş gibi oluyor insan maskem boynumda yürüyorum. Birisi yaklaşınca maskeyi kaldırıyorum. Yürüyüşü yaptığımda hava çok sıcaktı.  Ya da yolun tenha tarafına geçiyorum ya da tekrar ağzımı kapatıyorum. Normal hayat denilen bu mu? parklar dolu.
         Ankara'da birden hava yine soğudu. Yağmurlar başladı. köydeki eve  iki defa yalnız geldim. Akşam döndüm. "Hafta sonu yağmurlu olsun  gidelim." Karda kışta,yağmurda gidilmez mi? İyi ki gelmişiz.Sabah kahvaltısını bahçede yaptık.
        Ceren'in "Sesin soluğun çıkmıyor" yorumunu da görünce  artık  yazmalıyım dedim. Bir yazı yarımdı. Onuda sayfama koymamıştım.
         Koşuşturmalar içindesin...Anlatacak yazacak çok şey birikti. Güzel sürprizler oldu. Doğa yeşermiş.Torunlara haftanın iki gün bakmaya başladım.
         Şu an köydeyiz Burada internetimiz az. Onun için eşimle ortak kullanıyoruz. Onun sabah işi vardı. İşini bitiresiye kadar bahçeleri dolaşayım dedim. İlk önce bostanımın otlarını yoldum. Dün komşunun bahçesinden (Komşular gelmiyor ,bahçeler açık )gül toplamıştım. Şimdi kır çiçekleri toplayayım derken güzel bir koku duydum.Acaba doğa hangi parfümünü sıkmıştı. Hanımeli kokusu muydu?hemen vazo için bir kaç dal aldım. Bu yazıyı yazarken rüzgar çıkınca ara sıra hanımelinin kokusunu duyuyorum. Bahçelerde dolaşırken güllerden hiç koku gelmedi.Çiçekçiden kokulu gül almam lazım. Ankara'daki evin bahçesinde var. Bazen onu koklarım. bazen bir dal koparırım. Her sene  kokulu gül alır onları kuruturum. Bu senede üç tane gül aldım. Kurudu zannettim. Balkona koydum. ara sıra suladım. Canlandılar. Bahçede güneş gören yer bulup ekeceğim. benim tarafta güneş az. Belki komşunun tarafına ekerim ya da daha büyük saksıya. Dün bir ara etrafı dolaşayım dedim. Haziran yağmurları doğayı öyle canlandırmış ki morlar, sarılar beni bekliyor. Fotoğraf makinasını alıp yürüyüşe çıkıp anı ölümsüzleştireyim. Bazılarının isimlerini bilmiyorum. Acemi Demirci adlı blog bazılarının isimlerini yazmıştı. Oradan bakayım.
        Şimdi gelelim haberlere.Ezgi (Kanada'a yaşıyor ) bloğun üçüncü yılı nedeniyle çekiliş duyurusu yaptı. Yorum yazayım diye düşündüm. Pek şanslı değilimdir ancak yine de bu konuda şansımı deneyim dedim. Bloglar arasında dolaşırken Ezgi blog sonucunu yazıyor. Benim adım inanamadım. Bu stresli günlerde beni mutlu etti. Bir bebeğim oldu.Çocukken plastikten bebeklerle oynardım. Bazılarının kolu kırık. Sonra kızımın bebekleri. Köydeki eve süs diye getireyim. (Kızımın bebekleri ve benim kazandığım bebek.) Şansımı kendim yarattığım bir konu aklıma geldi. Sokullu Lisesinden bir başka okula tayinim çıktı. Öğretmenler gününde arkadaşlara "Bu sene ne yapıyorsunuz?" deyince Yemeğe gideceklermiş benim de adımı yazar mısınız demiştim. O gece okuldan ayrılan öğretmenlere altın verecekler bir öğretmen gelmemiş beni unutmuşlar herhalde altını ben aldım. Ayrılma hediyesi.
                                                          


          "Uğraşmadan, çalışmadan şans sana gelmiyor."
           Eşim biraz önce yürüyüşten geldi. Elinde bir torba ot. Köyden birisine merhaba demiş.Sohbet etmişler. Bazlama ve otlar.
          " Bazende hayat sürprizlere gebe."
            Daha önce ektiğim çiçekler şimdi rengarenk açıyor.           
           Minik bir bahçem var.Sabah bahçeyi dolaşırken  Birden onu gördüm bahçedeki domates  minik bir yeşil domatese dönmüş. Belki yiyemiyeceğim. Ama o değişimi görmek müthiş bir olay.
                                                       
           Arkadaşımla konuşurken kızı yabancı bir bankada çalışıyor .Evden çalışmaya başlamışlar. İngiltere bağlantılı bir banka bir yıl sonrasına kadar evden çalışma.Bizde sanki her şey değişmiş.Bir garip normallik .Tamam sıkıldık. Ama bu yaz günlerinde ikizli duygular içindeyim. Maskeli bir hayat maskeyi çıkarırsam ya hastalık kaparsam. Market,köy ev dışında dolaşmıyorum. Yine de duyduklarım beni tedirgin ediyor.
          Gelecek kim bilir neler getirecek?Güzel umutlu yarınlar.

     

Bahar mı geldi? Hani nerede?

                                                                                                   21 mart nevruz bolluk bereket, gün eşitli...