Arkadaşım aradı telefonda sohbet ediyoruz. o felsefe bölümünden mezun liselerde felsefe grubu öğretmenliği yapmış emekli. Ben de psikolojiden mezun felsefe grubu ve rehber öğretmenlik yapmış bir emekli. Konumuz havadan sudan nasılsın? derken konu felsefeye geldi.
-Felsefenin düşünme aynı zamanda düşün meme olduğunu konuştuk.
-Haklısın düşün me
-Düş kurma
-Düş kurma, hayale dalma
Esas amacı bilgiyi arama, bilgiyi sevme, sorgulama olan felsefe diğer yandan sıfat olarak alırsak düşün memeyi de kapsayınca işin anlamı değişiyor. Dil bilimci değilim. Dilin yapısı kaynağı neden o şekilde türetilmiş anlayamadım. Ancak sonundaki eki ele aldığımda bir yandan yapmalısın diğer yandan yapmamalısın anlamına gelmekte. Zihnimiz tabii ki bana göre değerlendiriyorum. Yapmamayı daha çok arzularız. Örneğin çalış aynı zamanda emir de oluşturur diğer taraftan çalış ma ,çalışma vurguyu nereye yapacaksınız ve onu cümle içinde nasıl kullanacaksın ve zihin onu nasıl algılayacak. size kalmış bir olay.
Me ma nın olumsuzluk eki olarak alınması cümle içinde kurduğumuz anlamlar kadar onu zihne yerleştirdiğimiz anlamlar ile ilgili.
Ölüm yaşamın gerçeği günü saati olmayan bir durum. Yaşarken giymediğimiz, oturmadığımız kullanmadığımız eşya ,giysi, yaşamadığımız hayatlar içinde bazen anlamını yitirir... Kıyıda köşede aldığımız eşyalar durur. Bazen eskici alır götürür. satabileceklerini satar. Satılmayan koltuklar odun olur. Eski siyah beyaz fotoğraflar meraklıları tarafından toplanır. bazen alıcı çıkar. bazen ikinci elde bir dükkanda bir yığın içinde anılarla bekler durur.
Arkadaşım Ayşe annesi ve babasını kaybettikten sonra eşyalar içinde ayıklama yaparken biri hiç kullanılmamış diğeri de az kullanılmış arcopol yemek takımını almak isteyip istemediğimi sordu. "Bir süre düşündüm acaba kullanabilir miyim? Neden olmasın." dedim. Diğerini ablama veririm. Olur deyince dün almaya gittim. Aldığımda içimi hüzün kapladı. Kim bilir onu almak için ne emek harcadı belki harçlığından fedakarlık yaptı ya da pazar parasından. Pişirdiği çorbanın içinde bol sohbetin anısı gizli. İçimi hüzün kapladı. Kıyamayıp sakladığımız özen gösterdiğimiz eşyanın değeri bizden fazla. İnsan toprağa karışırken eşya halan anıları içinde var olmaya devam ediyor.
Yıllar önce porselen mağazasında dolaşırken yeni çıkan modellere bakmaktaydım. Yanımda bir kadın dolaşıyor. Sohbet etmeye başladık. "Yeni çıkmış" dedim. "Evet şimdi alacağım . Çok severim." Peki dedim "Eskileri ne yapıyorsun?" "Onları veriyorum."
Çocukluğum düştü önüme. Annemin çinko takımları, melaminden yapılmış salata tabağı, porselen tabakları geldi aklıma. ""Nereden nereye" dedim. Anılar hüzünlendirdi yoksa yaşlanıyor muyum? Ya da duygusal bir günümdeyim.
Şimdi bir yıldır dolaplarda duruyor takımlar benden sonra annem saklamış demesin. .Kullanayım... sohbetin dostluğun çınlamasını işitmek için arkadaşlar evime gelmeli.
Eski okuldan arkadaşlarımla görüşmek için gün yapıyoruz. Bu yıl yirminci yıl olacak. Bir ara dışarda mı yapsak diye düşündük. Sonra o yemek takımları, evlerimiz kimler için... Şu anda da evler çok değerli. Sadece yalnızlığımızı hatırlatıyor duvarlar dost sohbeti yok. Of dedim. Sakin ol bir gün pandemi bitecek.
Günler uzamaya başladı, havalarda ısınıyor. tekrar soğuyor. Arkası bahar. Açık havada yine yemeklerimizi yeriz. Çok değil şurada ne kaldı. Umutsuzluk yok
Yazın bana Kayınvalidemi ve kayınpederimi kaybettikten sonra evlerini boşaltırken yaşadığım hüznü hatırlattı. Birkaç hatıra eşya almıştım diğerlerini ben de dağıtmıştım. Onların o çok değer verdiği vazgeçemediği eşyaları öylece kalakalmıştı. Bazılarını içim kan ağlayarak atmak zorunda kalmıştım. Kullanmadığım eşyayı evde tutmama kararını o günlerde almıştım. Zaman zaman unutup gereksiz şeyler alıyorum ama.
YanıtlaSilSelam Mihriban maalesef biriktirme huyumuz var. Sevgiler.
SilHer şeyi kendimiz için kullanmak aslında tek başımıza bile kahvaltı ederken en güzel tabakta yemek lazim
YanıtlaSilGiyilmeyen giysiler, kullanıl ayan eşyalar Sevkoz erteleme yerine hayatı yaşamak gerek. Sevgiler.
SilHoş bir haftasonu yazısı tadıydı aldığım; kalakaldım tadından ve nereden başlasam neresine dokunarak bir yorum yazsam diye, düşündüm... düşündüm:)Geçen duygusunun ve anlatımın tadından yürüsem... fark ettim ki uzattıkça uzatacağım. O zaman işte, evet dedim, bu zengin içeriğin ana fikrine ortak ol: Umutsuzluk yok:)
YanıtlaSilGüzel duygularınız için teşekkür. Sevgiler.
SilBir insan düşünmeden durabilir mi? Düşünmemeyi denerken de aslında düşünüyoruz.
YanıtlaSilEvet haklısınız. Sevgiler.
SilÖlüm soğuk.. ölümle yaşanmıyor ama onu düşünmeden de yaşanmıyor.. önemsiz şeyler için kalp kırıyoruz halbuki bir saat sonra ne olacağı belli değilken ! Emeğine sağlık..
YanıtlaSilMavinindenizi haklısınız ama günlük yaşamın içinde bencilliğimiz, duygularımız giriyor. Bir kurtulabilmek bir yapabilsek. Sevgiler.
SilAhhh ananemin annesinin çeyizinden kalma inanılmaz incelikte iki tane porselen çay fincanı var. Ananem onunla bana 2-3 yaşlarımdayken yoğurt, çorba yedirirdi çünkü kenarındaki süsleri çok severdim, sadece o çay bardağının içindeyse yerdim. Ananem onu bana verdi, bir süre evimde kullanmaya kıyamadan sakladım. Sonra yurtdışına çıkarken tabii yanımda taşımadım, incecikliğinden çekindim, kıyamadım. Annemin evinde durur. Ben çocuklarıma içinde çorba yoğurt yedirmedim. Kıyamadım yine, kırılır tamiri mümkün değil dedim. Çocuklar bilmeden büyüdü... Şimdi düşünüyorum ananem kendi annesinden kaldı dememiş çocuk dememiş kullanmış, 6 taneden 2 tane kalmış.... Buna rağmen yine düşünmeden bana 18 yaşımda verivermişti. Eşyanın candan kıymetli olmadığını bilirmiş. Oysa ben bilemedim....
YanıtlaSilYapma yerine yapmak kullanmalıyız, yapmak doğru kullanımı hem de beynimize bir komut vermiş oluruz böylece, olumsuza çevirmemiş oluruz... değil mi?
Ceren çocuklara öyle davranmak gerek. Haklısın. Ya Almanya'ya götürmek belki zordu. Kendine haksızlık etme. Sevgiler.
SilÇok özür dilerim C.ben.. Yanlış hesapla girmişim :))
YanıtlaSilTopla-ma Çıkar-ma Çarp-ma ya da meşhur bir espri "Oku-ma Kitabı."
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilSelam ne çok yaşantımızda me ma Eki var. Beni güldürdünüz.
YanıtlaSilçok hüzünlü bu anekdotlar, duygulu bir de :) hayat devam ediyo işte :) o fotideki insan mı heykel mi yaa :)
YanıtlaSilSelam Deep heykel. Değirmendere'de suyun içinde. Eşyalar anılar yaşanmışlıklar, ardından geriye kalanlar zor. Sevgiler.
Silistanbulda bikaç terk edilmiş ermeni evine girmiştim, çok keyifliydi amaaa, çok güzel biblo ve heykeller aldıydıım :)
YanıtlaSilah bende böyle oldum artık, elimi neye atsam hüzünleniyorum. ama kıyamadığım
YanıtlaSileşya yok, her şeyin tadına vara vara kullanıyorum. sediğim şeyleri de
hediye vermeyi seviyorum. insan muhabbetinden önemli ne var ki şu dünya da..
Selam pelinpempesi yorumunuzdan sonra annemin bir sözünü hatırladım. ne verirsen elinle o gelir senle. Hediye vermek ,paylaşmak, muhabbet etmek yaşamdaki güzeller. Sevgiyle kalın.
YanıtlaSilBazen yitip gidenlerin ardından kalan eşyalar sanki onları görürmüşçesine anlam kazanıyor... Bazen kıyamayıp vermiyoruz saklıyoruz eşyalarını... Hayat çok garip böyle düşünce... Yazınızı okurken kafamdan bir sürü şey geçti gerçekten...
YanıtlaSilSelam DoDe aslında insanlar sonsuzluğa gitse bile sadece eşyaları ile değil beraber yaşanılan hatıraları ,sözleri, fikirleri ile var olmaya devam ediyor. Bugün doğan Cüceoğlu'nun öldüğünü duydum. Çok üzüldüm. Eserleri ile var olmaya devam edecek. sevgiler.
YanıtlaSil