10 Temmuz 2020 Cuma

hayatın tesellisi

                                                                 


        Kitaplarımı düzenlerken Felsefenin Tesellisi diye bir kitap gözüme ilişti.
Kırık  kalbin tesellisi (Schopenhauer),
Toplum tarafından kabul görmemenin tesellisi( Sokrates),
Zorluklarla yaşamanın tesellisi (Nietzsche),
Yeterince paraya sahip olmamanın tesellisi (Epikuros ),
Kendini yetersiz hissetmenin  tesellisi (Montaigne) gibi başlıklar atılmış.
       Mutluluk iyi döşenmiş bir villa edinmekten çok, yakın dostluklar kurmaya bağlıdır.
       Daha öncede bölüm bölüm okumuştum. Alanımda psikoloji olduğu için yaşamın hay huyu içinde zaman hızla geçerken  insan en fazla kimle zaman geçirirse insan ona benzermiş, ya da adı yaşlılık olsun ; olayları ve değerlendirirken hep olumlu bir taraf ya da karşı kişiye hoş görü gösterirken daha alıngan, daha hırçın, daha stresli  oldum diye yaşamı en fazlada kendimi sorgularken buluyorum. Başkalarından önce kendimi eleştiriyorum. Olaylara yüklediğim anlamlar neden olumsuz , olumlu yanını neden görmüyorum diye sorgularken ( Geçenlerde kuaförde sohbet ederken olumlu yanları neler sorusunu sorduğunda kafam dank dedi. Hep olumsuz mu bakmıştım. Kızgınlıklarım, olayları yorumlayışım yok ya neden o değildi. Zamanımı beni mutlu eden beni anlayan beni sorgulamayan, yanında rahat edeceğim insanlardan yana şansımı kullanıyordum. Güzel zaman geçirdiğim arkadaşlarımı düşününce...Peki aynı yargıyı ben de yapıyor muydum. Biz bize benzeriz misali.
      Yinede o insanlarla görüşmek durumundayım. Onun için mesafeli daha uzun zamana daha kısa görüşmeler. onu zaten yapıyordum. insanlar daha fazlasını benden bekliyorlardı.
        Konu biraz dağıldı.
         Yaşamın tesellisi denilince yukarıdaki başlıklar hayatı kapsamaktaydı.
        Kırık kalbin tesellisi kırık kalp zor onu teselli etmek daha da zor. Kalbimin kırılmaması için mesafe, koymak, kendime, hobilerime zaman ayırmak, ruh sağlığımı korumak. Birde bencil olmak. Egoistlikten söz etmiyorum. Özgecilikten söz ediyorum. Ben mutluysam karşı tarafta mutlu  o zaman kendim için neler yapıyorum anlatmaya gerek yok bir tanesi bu blog. Yazı yazmak,
Bu pandemi günlerinde toprakla uğraşmak. Evin işleri, alışveriş, doğal beslenmek. Bu arada yorgunluktan fırsat bulursam kitap okumak. Fotoğraf çekmek.
        Bu yazıyı yazarken kendimi ne kadar çok ertelediğimi farkettim. Ne acı yaşıyoruz ama yaşarken sen yani ben yokum.Yıllar önce psikiyatrise gitmiştim. Kendime zaman ayıramadığımdan söz ederken "Yap seni tutan kim? dedi. Bir ara resim kursuna gitmiştim. Koştura koştura gidiyorsun. Zaman ayırmak için fedakarlık yapman lazım. Sinop bienalinde performans çalışmaları vardı. Evdeki düzeni yaptıktan sonra ancak oraya gidebiliyordum. O zaman ekstra kendin için bir şey yapmak istiyorsan iki kat enerji harcaman gerekir. Yaşın  olmuş altmış bir diğer taraftan belin ağrıyor. Geç kalınmış hayatta diyorsun ki Kendim için ne yapıyorum.Ya da beraber yaşadığın insana bugün benim için ne yaptın? Sorular cevaplar. Yakın dostlarım kız arkadaşlarıma bu dönemlerde zaman ayırmaya çalıştım. bir de ruh sağlığımı korumaya çalıştım.
         Hep biz varız. beraber yaşadığın insanın mutluluğu ortak yaşantı. Galiba yaşamaya çalışıyoruz.
        Dün can dostlarla mesafeli bir buluşma yaptık. Orada eşini kaybetmiş arkadaşım. Bizim yaşadığımız sorunlara karşı farklı bir görüş söyledi. Yanınızdakinin kıymetini bilin. Biliyoruz ama bazen bizde bunalıyoruz.
         Hayatın tesellisini ararken kendimi farklı yerde buldum. Avunmak için çiçeklere su vermekle işe başladım. O kadar emek verdim. Ölmelerine razı değilim.
       

8 yorum:

  1. bu süreçte yapabildiklerimize odaklanmaya çalışmak iyi geliyor ama insan her zaman o gücü bulamıyor kendinde :)
    özgecilik evet bu kısım önemli, farkındalık içinde olmak...
    felsefe içerikli kitapları seviyorum, yazını da keyifle okudum, sabah çiçeklerini sulamalı..

    YanıtlaSil
  2. Alain de Botton günümüz felsefecileri içinde çok hoşuma gidiyor, kendine has çok da güzel bir mizah anlayışı var, konuşmalarını dinlemenizi önereceğim, oldukça keyifli :)
    Terapistim geçenlerde "ay en zoru da psikologlarla yaptığım görüşmeler" diye anlık bir itiraf kaçırınca ağzından, ah dedim süpervizyon veren terapist bile bunu diyorsa.... Nedeni de şuydu: çünkü psikologlar ya da psikoloji okuyan, ilgililer genelde hep "kendilerinden başlamayı ve kendilerini acımasızca eleştirmeyi, kendilerini didiklemeyi ve eksiklerini bulup çıkarıp üstüne gitmeyi kendilerine iş ediniyorlar" :) Tanıdık bir duygu sanırım?
    Ben de bu yaşımdan sonra kendime "aman boşver başkalarını, asıl sen ne istiyorsun onu de bana uşağum" demeye çalışıyorum kendime :) 1/5 oranında işe yarıyor ya, bu da bir başarı... Bir yerden başlamak lazım. Mesela geçen haftaki 30km yürüyüş öyle güzeldi ki, bu hafta yine yapacağım, hiç de suçlu hissetmeyeceğim..! Söz.

    YanıtlaSil
  3. Benimde bu kitaptan var, çok severek okumuştum yıllar evvel, şimdi yazınızı okuyunca yeniden okumak istedim :)

    YanıtlaSil
  4. Basit yaşamak.
    Belki huzur da, teselli de bundadır. Uzun zamandır sadeleşmeye çalışıyorum. Her anlamda ve her alanda.
    Bunu blogda yazayım iyisi mi :)

    YanıtlaSil
  5. Ceren sana uzun yürüyüşler. yabancı dilim yok. Dinlemek isterdim Alain de Botton ben okumakla idare ederim.Sevgiler.
    Derya felsefe kitapları arada hatırlatıyor kendini. Sevgiler.
    Tülin alışkanlıkları değiştirmek zor. basit yaşamayı inşallah sağlarsın. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  6. botton un bütün kitapları güzeeel :) hayat güzel yaaaa fazla düşünmemek lazıııım :)

    YanıtlaSil

Ne okuyoruz? Babamın Tenekeleri Zehra Konukman'ın ilk kitabı

                                                                                                                                            ...