Adam kapıyı çaldı. Cebindeki anahtarı çıkarmak içinden gelmemişti. Bekledi açan yok. Annesini düşledi. Çocukken sokaktan eli yüzü çamur içinde evin kapısında annesi onu beklerdi düşlerini sildi. İstemeden anahtarı çıkardı. Burnuna vişne reçeli kokusu geldi. Balkonda kadın elleri yüzü vişne bulanmış kulağında kulaklık (bu dünya yalan yıllarım darma duman şarkısını) hem dinliyor hem söylüyordu.
Adam ooo bizim hatun dalmış gitmişsin. "Yine mi reçel biliyorsun ben şeker hastasıyım"
Kadın keyifli "Ne yapayım seviyorum, bak bunlarda likör için bunlar buzluk için. Mutfak havada her yer vişne lekeleri. Adam eline bezi aldı. İlk önce hanımın yüzünü sildi. Sonra yerleri temizlemeye koyuldu.
Kadın o arada dışarıdan sütçünün sesini duydu. Hemen hazırlandı belki vişne vardır diye düşündü. Yedi kilo almıştı. Aşağı seslendi. Maalesef vişne kalmamış hayal kırıklığı içinde işinin başına döndü. Birden ocakta yanık kokusu. Hay bin kunduz reçeli dibini tutturmuştu. Bu hayat pahalılığında verdiği paraya acıdı. İlk önce yirmi beş lira pazardan almış daha sonra manavdan yirmi yedi lira en son aynı manavdan 33 liraya almıştı. Son aldıkları ayrı güzeldi. O arada telefonun sesiyle zıpladı. Arayan arkadaşı uzun yıllar olmuş görüşmeyeli. Ev kadını oldun demişti. Yüzünde hafif tebessüm. Çalışırken vişneden reçel yapardı. Ev hanımı ne demek yahu dedi. Yanık vişnelerden kurtardıklarını bir kenara ayırdı.
Likör için yaptıklarını güneşte bıraktı. Annesi aklına geldi. Vişne zamanı mevsimini kaçırmamasını hep tembihlerdi. Vişneler bitmeden, vişne zamanı geçmeden kokusunu, rengini, tadını sevmenin dayanılmaz hazzını yaşıyordu. Hayat gibi dedi. Hafif ekşi. Sabah kahvaltıda ekmeğin üzerine sürdü krem peyniri en üstünde iki vişne tanesi rengi beyazın üzerinde pembeler mest oldu. Başka ne isteyebilirdi hayattan. Bahçeye ektiği vişne kurumamıştı. Ama üstünde vişneler yoktu. Hayal kırıklığı yaşasa da hayat çok istesen de istediğin gibi olmuyor. İçindeki vişnelerle yaptığı savaşı düşündü. Tamam dedi yeter çok özlediği sevgili oğlu, kızı, torunları aklına geldi. Gözünden iki damla yaş vişnenin üstüne düştü.
Çekirdeklerini değerlendirmiş." Az biraz, su ve şeker gidip onları süzeyim içine nane ve buz atayım bu sıcak ağustos gününde serinleyeyim." diye balkondan mutfağa yöneldi. Bir baktı vişnelerle konuşuyor galiba kafayı yedim ben dedi. Bir kuş geldi. Vişneyi elinden kaptı. Vişne aşkına kuşlar aç mı kaldı? Ne hayat pahalılığı, ne savaşlar vişne aşkımı bozamazsınız. Seviyorum vişne zamanını.
İki yıl önce vişne yedi liraymış. 22 temmuz 2020'de vişne ile neler yapılır yazmışım.
<3 vşne likörünü seninle karşılıklı içmeyi çok istiyorum! inşallah bir gün!
YanıtlaSilpşt bu arada çaktırma ben de konuşuyorum vişneyle, yemekle, bitkiyle, hayvanla :P
İnşallah karşılıklı otururuz sanaldan kurtuluruz.Sevgiler.
Siloooo bunu hiç bilmiyom du bakayım yaaa nasıl yapılıyomuş :)
YanıtlaSilSelam deep sevgiler.
SilBen de konuşangillerdenim :)
YanıtlaSilNe güzel!cSevgiler
SilCanım çekti :))) Olsa da içsek :)
YanıtlaSilAnkara'ya gelin size ikramım olsun. Sevgiler.
SilO tarafa yolum düşerse mutlaka eşimle uğrarım :)
SilBeklerim
Silbizim de bahçede vişne ağacı var topladık biraz buzluğa kaldırdık... likör hiç içmedim hayatımda denemedimde...
YanıtlaSilSelam sizde farklı şekilde değerlendirisiniz.
SilGözümde adeta canlanan bir tiyatro oyunu gibi okudum yazınızı ne güzel, hemen de merak ettim vişne likörünü :)
YanıtlaSilDerya bir deneyin tüm meyvelerden yapılıyor. Sevgiler.
SilNe hoş bir hikâye! İçinde yaz var, sevgi var, anılar var, tatlı lezzetler var. Hayat pahalılığı bile var:) Daha ne olsun? Kaleminize sağlık!
YanıtlaSilKlio'nun Şarkısı teşekkürler.Sevgiler.
Sil