29 Nisan 2020 Çarşamba

Sana gül bahçesi vadetmedim

   
                                     
                                                         Dikmen Vadi'si sakura zamanı



        Bu kadarı da pes. Hala gözümün önünden gitmiyor. Arabada son kalan alışveriş torbasını almak için aşağı indim. Garajda bizim apartmanda oturan şişman bir bey var. Karısından evden bir şey istemiş .Kadında anlamamış. Adam seslendi "Ben spor ayakkabısı istedim sen ne getirdin nereye gidiyorsun?" Sokağın ortasında kadının suratına bir şamar indirdi. Dondum kaldım. Sanki şamar bana gelmişti. Kadından sadece benim duyabileceğim bir sesle "ettiğini bulursun." Adama bir söz etmedi tepkide bulunmadı. Yanlış hatırlamıyorsam adam hasta kadın o anlamda bir söz mırıldandı. Ben kadın adına çok üzüldüm. Adam gözümde fare oldu küçüldü. Ayağımın altına alıp ezmek istedim. Daha sonra pencereden baktığımda hala garajda kadına bağırıyordu. Sanki küçük bir çocuk kadın adam o kadar olağan bir şekilde vuruyor ki acaba dedim içimden sürekli böylemi? Kadın öğrenilmiş çaresizlik içinde adamın etrafında fır dönüyor. Dışarıda böyle davranan evde kim bilir neler yapıyor?  Kadına çocuğa yapılan şiddet . Çok acı.İnsanlar evlerinin içinde neler oluyor?
     Corana günlerinde bir aydır altmış beş yaş üstü ve yirmi yaş altı evdeler. Tek başına yaşayan insansanız kapıdan dışarı çıkmadan evde tek başına hayat. Alışverişinizi kim yapacak? Kimse yok. Birbirine benzeyen günler. Yaşlılar parklarda oturmasın diye sökülen banklar. On dokuz yaşında dışarıda bulunduğu için vurulan gencecik delikanlı.
       Biz ne zaman bu kadar gaddar, acımasız,bencil olduk.Yaşlıları düşünerek modern hapishanelere kapatmak. Karısına kızdığı için atılan şamar.
       Gerçekten komşunun yaptığına çok sinirlendim. Evlere insanları kapattık. Çocuklar ve kadınlar hangi durumda? Gidecek yeri olmayan, ekonomik özgürlüğü olmayan insanlar ne yapacak?
        Önce yaşlı olan. Eğer bir tercihte bulunursam. Bu sözleri sanki Nazi filminden bir sahne sandım. Yok hastanede geçen sözcükler. Eğer aynı düzeyde genç, yaşlı ve engelli hasta corona olsaydı. Genç için seçimi yapardım. Yaşaması için genci seçmek. Yaşlılar ölsün. Engelliler ölebilir.Arkadaşım Fransa'daki kardeşiyle konuştuğunda anlattıkları." Bak ben yetmiş yaşındayım. artık ölebilirim.Bana bunu" dedi. Yaşam çok acımasız.
        İşe yaramazsın sen yaşadığın yeter.
        Günler öncesi corona virüsün başladığı zamanlarda gazetedeki haber dikkatimi çekti. Malezya'da kadın bakanlığı corana virüs gerekçeyle bazı tavsiyelerde bulunmuş:
        *Kadınlar kocalarını evde tutmak için makyaj yapın
         *Dırdır etmeyin
         *Tecrit süresi boyunca bir çizgi film karakterinin yatıştırıcı sesiyle konuşun.
Haberi okurken "aman ne bu" derken  daha haberin  sonunu okumadan içeriden bir ses. "Ben çok yoğunum şimdi televizyona çıkacağım benim annemi arayabilir mi sın!" birden ne olduğunu anlayamadım. Gazete haberini ben evde yaşıyorum rüya mı bu diye düşünüyorum.Neyse haberin sonunu okumaya devam kadın haklarının büyük tepkisi sonucu Malezya kadın bakanlığı öneriyi facebook sayfasından kaldırdı.
           İçerdeki ses daha sonra bana açıklama yapıyor. Biliyorsun birden fazla  işle uğraşıyorum bildiri, röportaj, ders, ön söz yazımı. Ay şekerim telefona vakit yok.Televizyona canlı yayına çıkacak yukarıdan gömlek ister. Bitmeyen istekler...
          Peki ben neler yapıyorum. Bir modern hapishanenin içinde dışarıda bir türlü ısınamayan hava. Virüs belası tepemizde dolaşmakta her an bize misafirliğe gelebilir stresi içindeyim. Telefonlaşma bir arkadaşla sohbet ederken onun düz heyecansız, kederli sesinin telefona yansımasını kırmak için neşe li ortam yaratmaya çalışmakla meşgulken onun bana  " Kızım sen iyi misin? sorusuna cevap vermekteyim. Yemek yap,evin işleri. Hakkını yemeyeyim sabah kahvaltıyı hazırlıyor. Ayrıca alışveri
şi paylaşıyoruz. Geçen hafta pazara o gitti.
          "Yok kardeşim ilk iş şu sinirleri nasıl yatıştırırım çıldırmamak için neler yapabilirim". diye düşünmekteyim
1 İnkar safhası,
2 Hastalık yokmuş gibi davranma,
3 Neşeli olma,
4 Etrafımdaki  sakin ol öğüdü verme,
5 Kafayı yeme,
6 Nasıl bir dünya kardeşim bize öğretilen yada geleneklerin etkisi ile farkına varmadan öğretilen erkekleri rahatlatma,Tabii önce kendimi sonra yanımdaki insanı,
7 Beni kim rahatlatacak?
8 Tüm bunlar rüyamı diye kendimi çimcikleme,
9 Yok kardeşim burası neresi? Manisa ruh ve sinir hastalıkları hastanesi acil servisi mi?
        Sürekli gülümseyen,çok sakin olun, evde kal hayatta kal, kocanı yada karını sev o sinirlenince sen konuşma diyen babaannemin yıllarca bize verdiği öğüt mü doğru yoksa benim düşündüğüm sorguladığım dünyada hoşgörülü, sakin, bireye saygılı olmamı isteyen bir akıl arasında kalmış bir ben. İster oradan yak ister buradan. Cendere içine kapanmış benlik bir taraftan gelenekler diğer taraftan akıl.
         Sabah kahvaltı ederken "Şiddet konusunda yazı yazdım. Seni de anlatıyorum. düşündüm de yazıyı biraz düzelteyim daha hafif olsun" deyince bizim bey "Sen sahte feministsin o zaman" dedi. Ben "bu koşullar içinde geleneklerle büyümüş toplumda ne kadar feminist olurum" dedim.
       Bizim evin halleri bu durumdayken evlere gidip baksak hangi dramlarla uğraşıyorlar.
       Çalıştığım dönemde okulumuz yatılı. Türkiye'nin değişik kentlerinden gelen sosyo ekonomik yapısı farklı öğrencilerin anlattıkları ve yaşadıklarını görünce bizim yaşadığımız sorunlar nokta durumunda. Bunlar sorun değil birbirine cilve yapma ya da kendimizi ifade etme.
         Bazen şikayet ederiz hayattan. Aslında ne kadar anlamsız.Vurulan bizim çocuğumuz değil. Biz yaşlı değiliz. Dayak yiyen kötü davranılan ben değilim. Düşünüyorum bu hayatta insanları; bakış açılarını, yaptıklarını. Gerçekten anlamıyorum, anlamaya çalışmıyorum artık. Acımasız bir dünya, eşitler olmayan ilişkiler. Gerçekten hayat çok zor.
       

10 yorum:

  1. Yazının her noktası o kadar haklı ki. Eminim korona olsam da şu çileden kurtulsam deyip, virüsü yaşadığı hayata tercih eden çok insan var. Öyle ki her şeyi güllük gülistanlık olup da karantina sonucunda bu raddeye gelen de. Allah sonumuzu hayır etsin

    YanıtlaSil
  2. Selam GeCe haklısın her evde ayrı hayat bazıları dram,bazıları komedi.

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel yazmışsınız. Yazdıklarınıza kesinlikle katılıyorum. Bence yazdıklarınız hiç ağır değil daha da ağır olabilir. Utanmalı insanlar yaptıklarında tabi utanacak yüzleri varsa

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam haklısınız. Ancal yazarlık ile ilgili aldığım eğitimde ya, dığınız karşınıza geldiğinde onu kabullenmek mümkünü. Birde sınırını ne nereye kadar neyi yazabilirsiniz. Demişti. Sevgiler.

      Sil
  4. Dikmen vadisi, Seğmenler, Botanik vs vs acayip özledim. :)

    YanıtlaSil
  5. Bu tür insanlar mutlaka ettiklerini buluyorlar. Allah'ımın adaleti o kadar büyük ki, bugün olmazsa yarın mutlaka çıkıyor.

    YanıtlaSil
  6. Evet ben de ev içi şiddet vakalarını düşünüyorum.. Malesef normal evlerde bile tartışmalar bu derece artarken, zaten şiddetin olağan olduğu evlerdeki durum :( Gözümü kulağımı açıyorum, genelde başkasının hakkı için kendimi ortaya atarım da ama bazen önünde olana insan donup kalabiliyor.. Üstünden geçince "ah şunu deseydim bunu yapsaydım" diyorsun kendine kızıyorsun.. Komşuya belki yalnızken "nasılsın, bir ihtiyacın var mı, beni her an arayabilirsin" demek iyi olabilir...

    YanıtlaSil
  7. Sadece C haklısınız.Şiddetin her türüne karşıyım. Eğer bende yapıyorsam ki yapmadığıma inanıyorum. kendimi eleştiririm. sevgiler.

    YanıtlaSil

Ne okuyoruz? Babamın Tenekeleri Zehra Konukman'ın ilk kitabı

                                                                                                                                            ...