18 Nisan 2020 Cumartesi

Bir çıkış yolu olmalı

                                                                   

         Corona günlerinde sonu gelmeyen  yazılar. Yazdım yarım bıraktım. Tamamlamak için "enerji" dedim. "Haydi düzelt" olmadı içimden gelmedi "yarım bırakılan yazılar gibi hayat" dedim. Sığındığım sözcükler teselli etmedi."Çıkış yolu vardır,  bekle zamanı vardır."
         Orta okul ya da lise yıllarında çocuğum kek yapıyorum pişmeden çöpe hani şu ocağın üzerinde kek tenceresinde yapılan kekler. Annem " Sabret acele etme bekle" derdi.
         Beklemeyi öğrenmek, acele etmemek, evin içindeki yaşama alışmak. Pencereden dışarıyı izlemek, balkonda geçirilen hayat...Umudu içinde taşımak. Baş edebilmek, sabredebilmek ruhu bu duruma uyum sağlamasını istemek , çıkış yolunu aramak. Ah ne kadar zor!
         Doğanın kendi içinde devinimi devam ediyor. Nisan ayını ortalamışız. Hava soğuk, gökyüzü bulutlu, bir yanda deli olmasa bile rüzgar esmekte.
         Yeni bir gün sanki hepsi birbirine benziyor.o zaman yapılacak olan  günlük rutini  değiştir. Kalk o koltuktan, eline alma kumandayı Bir aydan fazla oldu evdeyiz. Ne kadar sürecek belli değil. Evin içi tıpkı kendi iç dünyan gibi kaos. Modern hapishaneleri cennete çevirebilir misin? Sevgi Soysal hapishanedeyken ne yapıyordu? Sürekli her koşulda yazıyordu. Sende modern hapishanenin demirlerinin ötesini düşün, denizi görmek istiyorsan Sabahattin Ali gibi yukarıya çevir yüzünü. Gökyüzüne bakarken Sinop'u hayal et, Kuşadası'nı, memleketin Akhisar'ı. Hele bulutlu havada ki gün batımı harika. Gökyüzü yeryüzü ile yer değiştirsin alt üst olsun. Bakışı açını değiştir.
       Saksıda biten otta yürüyüş yolununda gördüğün çiçeğin hayalini kur. "Of olmuyor" diyorsun biliyorum. Özgür ruhuna vurulan kelepçeyi kır.
        Vadide açmış mı dır? kiraz çiçekleri. Pempeler fuşyalar..Aldığın sardunyanın renkleri yoksa kiraz çiçeği rengi mi?
      Bir tek sen değilsin bir çok insan kendi hapishanesini aydınlatmaya çalışıyor. Sen neden aydınlat mı yorsun? Işık çok mu uzakta  ona bir türlü ulaşamadın mı? Aslında çoktan ulaştığın. Sabretmeyi çoktan öğrendin. Torunum Ege ve Deniz'i onlara baktığın ilk günleri düşün. Kendi çocuklarını bir düşün onlarla yaşadığın ilk anları daha önce yaşamamıştın. Nasıl sabrettin. Nasıl başa çıktın.
        Gülmek mi ağlamak mı ya da neşe mi hüzün mü, dolu mu boş mu tercihlerin hep olumlu olurdu.  Ne oldu sana böyle kuzum." Bırak yağmur yağsın saçların bozulsun yağmurun yağması güzeldir berekettir" derdin bak yine öyle yap haydi toparla kendini. Minik adımlarla başla,ufak minik.Yavaş yavaş.
        Yaşamda sorunlarla karşılaşınca nasıl çözdün? Kim sana yardım etti? Kendin isen o zaman bu dönemdeki kaygıyı da atlatırsın.
          Bir ay içinde neler yaptın hatırla.
       İlk günler alışmaya çalıştım. Tam akşamüstü olunca içimi şu anda da aynı sıkıntı bastı.Yorgunluğumun en üst noktaya ulaştığı an. Bir şekilde o saati geçirirsem sıkıntı bitiyor. O zaman "oyalanacak beni mutlu eden neler var?" diye düşünüyorum.
         Şu an alışma dönemi de bitti. Ruh sağlığımı korumaya çalışıyorum. Arkadaşlarımla görüntülü konuşmak için makyaj yaptım.
         Mavi oje almıştım. Bugün onu sürdüm.
         Bol film izliyorum. İki gün önce can dostumu izlemiştim. Harika bir film. Mutfaktayım eşim yemekleri az yaptığımdan yakınır. Ben de   ona " sen taze yemek istemiyor musun?" diyorum.
        Geçen hafta sonu için iki saat içinde  sokağa çıkma yasağı olunca hazırlıksız yakalandık.Ekmeğim azdı. Malzemelerim evde vardı. İlk ekmeğimi yaptım. Bir sonraki yazıda anlatacağım.
         Bahar gelmiş geçiyor evimin bir alt sokağında park var. Markete yada gazete almaya giderken oradan geçiyorum. Minik bir tur yapıyorum kimse yok.  Ağaçlar baharlığını geçirmiş üstüne.
O nefes bana yetiyor. Tek tük insanlar var uzaktan uzağa geçip gidiyorum, gazetemi alıp oyalanmadan eve geliyorum.
      Tabii bazen günlük rutin sıkıyor. emekli olduğum için baş etmeyi öğrenmiştim. Kendimle kalmayı kendimi sevmeyi. Eğer kendimden şikayet ediyorsam rutini değiştir diyorum.
        Beni mutlu eden toprakla uğraşmak çiçekler... Alt balkonu çiçek bahçesi gibi doldurdum. Üst teras temizlendi. Kıştan kalan kirlerden arındı. Domates, biber, çilek, fideleri alınıp ekildi. Bugünde tere ve dere otu tohumu aldım. Biraz geç çıkar ama ben ekeyim de.
        Kitaplar  onları seviyorum. Aldığım kitapları hemen okurum. Eğer yarım bırakmışsam beni sarmamıştır. zaman zaman tekrar elime alır okumaya çalışırım. Bu arada Gülseren Budayıcıoğlu' nun iki kitabını okudum; Günahın Üç Rengi ve Hayata Dön. İnternetten kitap ısmarladık. Ancak bir hafta oldu ses seda yok. Kitaplar geç geliyormuş.
       İlk günler plan yaptım. İkinci gün uymaya çalıştım. Planımda yapamadığım veya az yaptığım evin içinde spor. Bu konuda on üzerinden kendime üç buçuk veriyorum.
        Kaygının esiri değilim. Biraz kaygı duymak sorun teşkil etmiyor.
     
     

       
             

4 yorum:

  1. Ben mavi ojeler kısmına özel sevindim :)
    Evet "sabırlı olmayı öğrenmek".... beklemeyi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam teşekkürler. Mavi oje sürme zamanı gelmiş.

      Sil
  2. Alışmaya ve ruh sağlığımızı korumaya çalışıyorum ama bu gerçekten çok zor olmaya başladı. Kaleminize sağlık, güzel bir yazıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam evet haklısınız. Avrupa'daki mayıstan itibaren esneklik getirlicek alanları bir umut okuyor ülkem için hayal kuruyorum. Sevgiler.

      Sil

Ne okuyoruz? Babamın Tenekeleri Zehra Konukman'ın ilk kitabı

                                                                                                                                            ...