Sabah uyandı. Kış ortasıydı. İki gün önceden yağan kar yavaş yavaş etkisini kaybetmişti. Dün siyah bir pantolona ihtiyacı vardı. Alışverişe çıktı. Hiçbirini beğenmedi. Daha önce yaptığı gibi "En iyileri evde" dedi. Onları giyerim. Ama her gün yürüyüşe çıkayım." Bu genç yaşta bu kilo neden? Düzgün beslenmiyorum herhalde" diye düşündü. Karda yürümek çok zevkliydi. Kendisinin dışında kimse yoktu. Sabah olduğu için biraz soğuktu. Sadece yüzü üşüdü. Siyah deri eldivenleri de ısıtmıyordu. Soğuktan kızaran yüzünü ısıtmak için atkısını ağzına doğru tuttu.
Kendi ayak seslerinin çıkardığı ses ormanda yankılanıyordu. Acaba birisi kendini takip ediyor muydu? Yoksa kendi iç sesi yankı mı yapıyordu?Yürürken geçmişi sorgulamak ve gelecek hesabı yapmak hoşuna gidiyordu. Kuşların ötüşü ve bir köpeğin havlaması ayak seslerine eşlik ediyordu. Geçmişini, kim olduğunu düşündü. Otuzlu yaşlarındaydı. Meslek olarak sanatı seçmişti. Fakat o kadar zordu üstelik düzenli bir işi de yoktu. Hala ailesi destek oluyordu. İşini seviyordu ama zorlanıyordu.
Sanat galerileri bir bir kapanıyor. İnsanlar toplu yerlere gitmeyi bırakmışlardı. Terör ilk önce sanatı vuruyordu. Zaten ilgilenen kişiler bir avuç insandı. Toplumda kaç kişi kitap okuyor? Kaç kişi sanat galerisine gidiyor? Kaç kişi tablo satın alıyor ? Sinema fiyatları ne kadar yüksek? Bu sorular zihninde dolaşırken yalnızlığında kızdı, hala bekardı kendini geçindirecek işi yoktu. "Lanet olsun" dedi ağaca bir tekme attı. Bütün karlar üstüne döküldü. Şimdi geçmişle hesaplaşmanın yeri miydi? Keyfini çıkar dedi yolu biraz daha uzattı. Bu gideceğim yol aynı zamanda benim nereye kadar gidebileceğimi de belirler diye düşündü .Tıpkı şu söz aklına geldi. " Düşlediğin kadar varsın. " Aklına yapmak istediği projeler geldi. Yurt dışına çıkmak istiyordu. Sanki orada hayat kolaydı. Almanya bir aylık vize vermemişti. Gerekçe dönünce ne yapacağın belirsiz. Bu bir tokat gibi zihnine çarpıyordu. Yinede hayalleri vardı. Her ne olursa olsun bir gün bu hayallerini gerçekleştirecekti. Aklında sürekli bir proje.
Düşündüklerini annesiyle paylaşıyordu. Kadın oğluna hak veriyordu. Ancak oğlu adına üzülüyordu. Yazdıklarını oğluyla paylaştı.
Oğul "Anne çok acımasızsın "dedi. Anne "Buradan senin taraf böyle görünüyor. Benim yazdığım yazının neresi yanlış" "Ama çalışıyorum meslek olarak da sanatı seçtim. Sizde bana sponsor oluyorsunuz."
Kadın "Ben de düşlerimi gerçekleştirmek istiyorum" dedi. Oğul " Neden yapmıyorsun?"
Kadın " Çok kolay değil, hayal etmek lazım ,zaman lazım ,para lazım"
" Çok mu geç kaldım. Hayallerim bile anlamını yitirdi. Gençken ne kolay her şey."
Oğul " Düşündükçe üretiyorum. ürettikçe de varım. Benim var oluşum bu."
Düşlediğin kadar varsın ne güzel bir cümle.Amerikan rüyası geldi aklıma bir an.Amerikan rüyasında önce hayal et der.Sonra hayal ettiğin şeye inan.Azimli ol.Çalış ve başar.Onların rüyası bu.Herşey bir düşle başlıyor.Ürettikçe, bir işe yaradığını gördükçe hem kendi mutlu oluyor hem de mutlu ediyor.Kaleminize,yüreğinize sağlık:)
YanıtlaSilDüşlediğin kadar varsın ne güzel bir cümle.Amerikan rüyası geldi aklıma bir an.Amerikan rüyasında önce hayal et der.Sonra hayal ettiğin şeye inan.Azimli ol.Çalış ve başar.Onların rüyası bu.Herşey bir düşle başlıyor.Ürettikçe, bir işe yaradığını gördükçe hem kendi mutlu oluyor hem de mutlu ediyor.Kaleminize,yüreğinize sağlık:)
YanıtlaSilPek hoşuma gitti bu yazı gece gece..
YanıtlaSilne güzel yazı...ne güzel fotoğraf...
YanıtlaSilTeşekkürler Ebemkuşağı,Berfin,nihavent renkler
YanıtlaSil