14 Ağustos 2012 Salı

yaşadığım yer

Bugün müzenin bahçesinde seminer vardı.Ben  sonuna yetiştim.Oradan müzenin bahçesini fotoğrafladım.Oradan postaneye giderken binaların arasından eski evler gözüküyordu.Gidiş yönümü değiştirdim.Burnuma incir kokusu geldi.Başımı kaldırdım.Yaşlı bir teyze ne güzel eviniz var dedim.Aman kızım bırak dedi.Çok eski.Ne yapacaksın bu evi.Çok güzel dedim.Yaşını sordum.92 olduğunu söyledi.Sanki yılları sırtında taşımıştı.İki büklüm olmuştu,gözlerinin artık görmediğini söyledi.Çektiğim fotoğrafı gösteremedim.Ne güzelde bahçesi vardı.Yaşadığım yeri düşündüm.Benim evin karşısında çatı var.En üst katta olduğum için hava alıyorum.Alt katta hava akımı yok.Herkes klima yaptırdı.Bizim ev doğal klimalı diyorum.Teyzenin evi ağaçtan eskiyi koruyamıyoruz.Sürekli yıkıyoruz.Yerine taş ama ruhsuz binaları dikiyoruz.Dar sokaklara beş ya da altı katlı evler yapıyoruz.Korunan evler o kadar az ki.Yıllar önce Tiyatro festivalinde İtalyan ekibi gezdiriyordum.Ankara Kalesi'nin etrafını gezdikten sonra zaman kalmıştı Kavaklıdere'yi gezdireyim dedik.Ulus'u gezmeyi tercih etmişleri.Aklıma o geldi.Turistler ruhsuz beton yığını kenti görmek istemezler.Eski evlerin ruhu var.Bahçesi var.Hava almak için.Gökyüzünü görürsünüz karşıdaki evin odasını değil.Daracık sokaklar arasında dolandımEski ve yeniyi yanyana görüntüledim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Edinburg günlükleri

                                                                                                                                            ...