Sinopale 4
İlk aklıma gelen Platon’un Mağara teorisi oldu.İnsanlar
mağara kapısına dönük oturmakta ellerinden boyunlarından kollarından zincirli.Mağaranın
dışında asıl gerçeklik.Mağaradaki insanlar her şeyin gölgesini görmekte .Ne
yansıyorsa onun gölgesi.Konuşmalardan onların zihninde kalan.Asıl gerçeklik dış
dünyada.Ancak içlerinden biri zincirlerini kırıp gerçek dünyaya dönebilirse orada da ilk önce gözleri
kamaşacak.Tıpkı karanlıktan aydınlığa çıktığımızda olduğu gibi.İnsanın bütün
bildiği mağaradaki görüntü ve yansımalar.Tıpkı insanın kendisine ait bilgisi
gibi.Benim bilgim başkasının bilgisi yanında bir hiç.Epikuros’un söylediği gibi
tek bir şey biliyorum oda hiç birşey.Mağaradan çıkan insan bu şaşkınlığa
düşecek:her şeyi bildiği zanneden insanın şaşkınlığı içinde kendisi ile
çelişecek.Gördüklerini öğrendiklerini mağaradakinlere anlatsa mağaradakinler bu
insan delirdi diyecekler.Asıl gerçekliğin kendi gördükleri gerçeklik
zannettikleri için.Mağara dışını anlatan insanda kendisi neyi görmek istediyse
onu gerçek zannedecek.Anlattıkları da neyi anladığı ile ilgili olacak.Peki tüm
bunlar sanata nasıl yansıyacak.Bilgi nedir.Bilen ile bilinen arsındaki bir
ilişki.Küçük bir çocuğu düşünün onun
bilgisi yoktur.O ancak gördükleri sordukları ve onların zihninde bıraktığı
izler ile dış dünyayı bilip anlamaya çalışır. İşte ben bu bilgiler ışığında bienali gezdim .Size
onlardan birkaç kare ile gördüklerimi anlatmak istiyorum.
Haziran ayında Sinop'u görme şansım oldu herşeyiyle çok güzel bir şehir tekrar görmek isterim.Sevgiler..
YanıtlaSil