Gündüz arkadaşından Ayfer Tunç'un Suzan Defter adlı kitabını almıştı okumaya başladı. Akşam eve gelince Aziz Nesin'in kitaplarını kitaplıktan buldu. Sayfaları karıştırdı.
Gece yarısını geçiyor yatmadan yaz fotoğraflara bakıp " Anı tazeleyeyim" diye düşündü.
Aman o kollar ne ? Filin ayakları gibi kocaman. Sadece kol mu? karın bölgesi yok canım orası gaz. Bitmeyen gazlar. Neden kilo alıyordu. Sebebini aramak için yaşam biçimine duygularına yoğunlaştı. Yalnızlık olabilir mi? Yaşlılık yapacak işlerin azalması... Bütün nedenleri sıralamaya başladı. Hareketsizlik diye düşündü. teyze kızı "Yürüyorsun ama" dedi. Evde geçen hayata ortak olan can sıkıntısı mı? Yediklerini azalttığını zannediyordu. Kışın yürümüş yaz boyunca yüzmüş, yürümüştü. Geçen yıl aldığı kiloları daha verememişti. Bir ara iyice zihnini korku sarmıştı. "Bu kiloları veremezsem önümüzdeki kış da eklenecek ve artık fil değil belki gergedan olabilirim.
Eylül ayından şubata kadar hareketliliği devam ediyordu. marttan itibaren bahar gelmesine rağmen bedeninde ağırlık hissetmeye başlıyordu. Eski kilonun üzerine eklemeler. Eski kilolar sözünü düşündü. O zaman kiloluydu.
Bir iki kilo vermiş bel biraz ortaya çıkmıştı. Uykusu kaçtı. Uyuması çok zor oldu. gitti. süt içti. Aşağı indi televizyon açtı. Gece boyunca kabuslar devam etti. Ancak dalmıştı bir ara uyandı televizyon rahatsız etti kapattı.
Yiyecekler sanki bir tiyatro sahnesinde arzı endam etmişlerdi.
Çukulatalı yaş pasta üstünde aşk yazıyordu. Çiz kek hayal kırıklığı. Sigara böreği aldatma, cevizli ekmek hayal, patlıcan kızartması aşk, pizza yalnızlık, pembe şarap kırgınlık. Her biri saldırıya geçmişlerdi. Zihnin belirli bölgelerinde dolaşırken bilinç alanına çıkmışlardı. İlk önce selamlaştı. Bir dakika çiz kek ve sen hayal kırıklığı doğru bir eşleşme değil. Çiz kek kahvenin yanında arkadaş sohbetine eşlik eden bir dilimin ikiye bölünmesidir. Peki hayal kırıklığı illa bir tatlı ya da meyve ile hatırlaman gerekmez. Beklentilerin gerçekleşmemesi. O kadar çok yaşadık ki artık en doğrusu beklememek. Pembe şarapta günlük rutini kırmak için arada içilen içecek. Kendini ne güzel kandırıyorsun. Bilinç altıymış, duygularmış beklentilermiş kardeşim bırak travmalara bak bakalım gerçekliğe. Birden bütün duygular bedene yayıldı, kollar, bacaklar, karın bölgesi gıdık. Şiştikçe şişti. Yüzü gözü her yeri aynaya baktı kendini tanıyamadı. "Gidin sizi istemiyorum" derken oğlunun sesi ile uyandı. Anne "Dün gece mantıyı fazla yedin galiba uyanamadın." Elinde Aziz Nesin'in kitabı Fil Hamdi. Orada anlatılanlar farklı kendisinin düşünde gördükleri farklı..
Bütün hamur işleri buzluğa haftada bir gün kahvaltıda oda.
"Sadece kilolarımla değil hayatın gerçekleri ile yüzleşmeliyim." derken kendini buldu. Belki de hayata yeni bir sayfa açmalıydı. Boş bir sayfa yeniden başlat düğmesine basmalı. Gerçeklik, kendisi, varlık var oluş, kilo, yaş yaşlılık yalnızlık beceri, hastalık bir kenarda durun siz.
Hayat ben geldim. "Çözüme odaklan" diyen iç sesini duymadı. Gitti. buz dolabının kapağını açtı. Pideyi ocakta ısıttı. İçine bolca tereyağı ve bal sürdü. Tam ağzına atarken köpeği geldi elindekine patisiyle vurdu.
Ah o hamur işleri yok mu? Buzluğa atmak yetmez en iyisi evden kovmak. Ama öyle de güzeller ki. çok zor vazgeçmek.
YanıtlaSilSelam Sinop'tan almıştım. Yoksa evde yapmıyorum. Ama haklısın almamak lazım. Sevgiler.
YanıtlaSilHamur işini hayatımdan tamamen kaldırdım nerdeyse ama şu pandemi yasakları yok mu? Hala etkisinden kurtulamadık:)
YanıtlaSilRead my new post
YanıtlaSilKarikatürlerle bağdaşlık kurdum nedense :D
YanıtlaSil
YanıtlaSilSelam camgüzeli. Haklısınız hayatımızdan bazı şeyleri kaldırmak çok güç .Sevgiler.
Selam Esra Kafkaslı hoş geldin. Yorumun için teşekkürler. Sevgiler.
YanıtlaSil