24 Ağustos 2013 Cumartesi

Adanın kıstırılmışlığında kaybolmamak

Bugün hava bulutlu ne yapsam diye düşünürken fotoğraf makinamı çantama koydum.Yollara çıktım.Okullar caddesinden Seyit Bilal'e oradan  sağa döndüm.Evlerin arasından denizi ve Sinop'u fotoğraf karelerine sığdırmaya çalıştım.
Arada eski evlerin olduğu sokak olmalı diye düşündüm.Nihayet o sokağa geldim.Yıkılmak üzere olan evler karşımdaydı.İçinde ne hayatlar yaşanmış,ya da yaşanmaya devam ediyor kahkaları bazen hüzünlerin takip ettiği geçmişinden günümüze var olmaya çalışan evler.

Kimbilir bir sonra ki gelişimde bu evleri belki bulamıyacağım.Tarihe tanıklık etmiş evler ya bu karelerde kalacak ya da yıkılıp beton yığınlarına teslim olacak.
İçimi hüzün kaplayarak  kentin bir başka yerine indim.
Denizin griye çalan rengi ve düşler içinde gezimi tamamladım.Bir gün yine akşama kavuşurken kentin yalnızlığı ile  başbaşa anılara daldım.

22 Ağustos 2013 Perşembe

zor be dostum zor

Anlamak anlaşılmak zor.Sanki küçük çocukla telefonda konuşur gibi olmak zor.Bir kaç anlaşılır kelime  var  onun dışında ne anlatıyor.Neyi ne kadar anlıyor.Bilemiyorsun.İnsanlarla iletişim zor.Sen anlatıyorsun o ne anlamak istiyorsa onu anlıyor.Kendi değer yargılarını,duygularını,katıveriyor olaya .Bir de o kadar rahatlar ki kullandığı kelimeler yorumlar.Seni iki dakikada yargılıyor,ahkam kesiyor.Üzerine üstlük.sen o anda şaşırıp kalıveriyorsun.Her zaman ki gibi olayı savuşturuyor sakin sakin anlatıyorsun.Dokunuyor,sarılıyorsun.Şunu demek istedim diyorsun.Kolay be kolay: bırak nasıl anlamak istiyorsa anlasın.Seni yargılamaların umurunda değil.Bildiğin yoldan şaşmıyorsun.Bu saatten sonra huy mu değiştireceksin.Kim mükemmel ki?.Her birimiz farklılıklarla anlamlı.,aynı zamanda zenginlik diyorsun .Ama bir bakıyorsun sen başkalaşmışsın.Ağzını açtığında çıkan kelimeler anlamını yitirmiş gibi geliyor. Yorum yapıyor bu ben miyim diyorsun.Sanki sözler başkalarının ağzından çıkıyor ..Değişiyorsun değişmek istemesen de .

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Şaşırdıklarım

Bu başlık belkide anlatmak istediklerimi tam olarak ifade etmiyecek.neyse önce olayı anlatayım.Pazartesi günü her zamanki gibi Sinop'ta pazara gittim.aman Tanrım dedim.pazarda çiçekDomateslerin biberlerin arasında beni al diyen çiçekler.Diyeceksiniz ki neden olmasın.Ya tabii ki pazarda çiçek satan kişi var.Hemen hemen her hafta bir çiçek aldım.Bu sefer ki gelin güvey çiçeği.Vazo için.Yalova pazarında da çok güzel vazo çiçekleri var.O zamanda şaşırmış mutlu olmuştum.ama oradan çiçek almamıştım.Yalova çiçeğin merkezi.Bir pazarda çiçek var ise o pazar benim için çok değerli.Neyse alışverişi yaptım.gidip sorayım dedim.Fiyatını duyunca inanmadım.Elli  kuruş.iki demedi bir lira.Alayım dedim.en azından vazomda canlı bir çiçek.Su da ne kadar dayanır diye düşündüm.Hiç önemli değil.Hala dayanıyor..Altaki resim O da ördeklerle beraber yüzmek.
Tabii ki bendeki mutluluğu anlatmaya şu an bile kelimeler yetersiz.Haksızmıyım.Gelelim diğer olaya.Denize nerede girelim dedik Andaç denilen bir yer var.Tüm imkanlar var;şezlong,şemsiye,soyunma kabini,duş ve çay bir de ördekler.Onlarla beraber yüzüyorsun..Harika bir olay.bir de yavru ördekler var ki bugün onlar şezlongun aralarında dolaştılar.Ayağını uzatıyorsun yavru ördek.

Kim mutlu olmaz .Gelelim diğer bir olay.Ramazan bitti trafik ikiye katlandı.Sinop yarımada.Bir geliş yolu bir de gidiş yolu var.Bizim evde şehirden çıkılan yolda.Bu fotoğraf trafiği çok güzel anlatıyor.Ben bakarken yoruldum.Daha yoğun olan resmi koymak istemedim.Bunla idare edin.Ay bu da trafik mi.sesisinizi duyar gibi oldum.insan rahatlığa alışınca böyle oluyor.
Oğlum geldiğinde bir fotoğraf çekmiş.ben sorduğumda arka balkondan görünen dedi.Modern bir sanat eseri tabii ben çektim.Siz karar verin bakalım bu ne?
Daha bitmedi.Bugün arkadaşları ziyarete gittik.Bahçelerindeki elma ağacı altı tane elma vermiş.Diyeceksiniz hiç ağaçta elma görmedin mi?Gördüm.ama böyle kırmızı ve güzel ikiz elmalar görmedim..Manav tezgahlarını ya da pazar yerindekileri saymıyorum.

Bu kadar şaşıracak ne var diye düşünüyorsunuz.Günlük hayatın alışılmışın dışında betonlara bakmaktan bir hal olmuşken benim için bunlar çok önemli..Biliyorum arka balkondakini merak ettiniz.Ha o mu ne olacak.Atılan bir boyanın bıraktığı izler.İşte günler içinde beni şaşkınlığa düşüren kareler.tabii günlük yaşamda pek çok şaşırdığım ağzımın açık kaldığı olay ve durumlar var.Ancak onların şaşkınlığını gazeteleri açınca ,televizyonu izleyince her gün görüyorsunuz.şaşırmadınız mı benim yazdıklarıma.Biliyorum .Ama yüzünüzde ufak bir tebessüm gördüm.yanıldım galiba..





11 Ağustos 2013 Pazar

tarihe saygı




 Sur dibi

 Aradaki tren yolu




Ablam evine beş dakika mesafedeki yere bizi ille götürmek istedi.Gözlerime inanamadım.Selçuk'ta şehrin merkezindeki surların devamıydı.İnsanlar surun dibine ev yapmıştı.

Uçan kuşlar martılar,yeşil başlı bir bahar

Çay bahçesinden yükselen şarkı sesine uygun bir caddede yürüyorum.Sanki gerçekliğe inat.Bir yanımda deniz.Denizin kokusunu içime çekiyorum.Ben deniz oluyorum deniz ben.Bir yandan egzoz gazları,bir yandan denizin kokusu.Keşke arabaların sesleri deniz dalgası olsaydı diye düşlerken bir adam sigara içiyordu.Sanki tüm dünyayı içine çekiyor sonra dumanını salıyordu.İçindeki öfkeyi bastırırcasına.Bir karga tepemde dolaşıp neler neler anlatıyordu.Ha bire beni takip ediyordu.Bir erkekle kadın aşklarını yaşarcasına birbirine sarılmış önümde yürüyorlardı.Güneş tepemde boza pişirirken parka daldım.Ağaçlar yapraklarını dökmeye başlamış hava inadına  yaz sıcaklığını yaşamakta.Cırcır böceği sabahın sessizliğini bozarcasına şarkılarına başlamıştı.İncir ağacı kokusunu yayarken ortalığa İncir mevsimi gelmiş diye hayıflanmıştım.Ege'de incire biz yemiş deriz.Romantik İsmail'in orada kadınlar çığlık çığlığa denize girmekte bir kadında şapkasıyla denizde..Bir evin balkonunda üç adam sabah sohbeti etmekte.Dönüş yolunda bir başka şarkı yürüyüşüme eşlik etmekte.Zeki Müren'in sesinden bir parça.Sabah simidini sıcak sıcak alıp çayı koymak üzere eve yöneldim.Yürüyüşten fotoğraflar.




7 Ağustos 2013 Çarşamba

Sevgili Babam

Bugün ölümünün 2. senesi.Daha dün gibi hatırımda sesi.Telefonu açtığında yaptığı komiklikler.Ziyaretine gittiğimizdeki sevinci.Hemen iki kilo yufka alır börek yapın demesi.Bir misafir geldiğinde evin kızı gibi  yaptığı ikramlar.Annemin çok yemesini uyarırken elinden yemeğin yarısını alması.Gençlere yaptığı öğütler.Yardımseveriği,çalışkanlığı. Ben gençken domatesi sıkar suyunu çıkarırım demeleri..Arabası olmasına rağmen her yere yürüyerek gitmesi.Anneme Sultan diye seslenmesi.Annemin adı Sabahat.Yediğine dikkat ederdi günde iki öğün yemek yerdi.Sabahları çökelekli biberi çok severdi.Yeşil gözleri  hiç gözümün önünden gitmiyor,sesi kulağımda çınlıyor.Annem yaşasaydı onla anılarımı paylaşsaydım.Artık anılar yazılarda kaldı.Bu ağustos sabahında anılarımı yazarken boğazıma bir yumru oturdu.Ruhun şad olsun sevgili babacığım.

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Yeni bir yaşam

Güneşin alabildiğine sıcaklığını hissettirdiği   bir ağustos günü bacaklarınız ter içinde kalıyor.Etraf kalabalık ;akrabalar .arkadaşlar,dostlar.İnsanlar bekliyor bir türlü  başlamıyor.İnsanlar sıkkın,telaşlı.Yelpazelerin açılması bir yana bir yandan fısıltılarla konuşuyor..Ne oluyor derken fısltılar 'çukulata takside unutulmuş onu bekliyorlarmış'aradan bir kaç saat geçmiş nihayet haber geliyor.Tamam geldi. Oh be.Ve  nikah memuru kızgın bir şekilde soruyor.'İyi günde    ve Evett.Alkışlar alkışlar,konfetiler yerlere saçılıyor.Küçük masum bir kız ve yakışıklı delikanlı için yeni bir yaşam başlıyor.

Edinburg günlükleri

                                                                                                                                            ...