12 Nisan 2021 Pazartesi

Yaşam nedir?

 

                                                      




        Bir kaç gündür kafamda sorular. Yaşam nedir? Yaşamak nedir? diye. Eşime kahvaltıda sordum. "Seni epeyce meşgul etmiş" dedi Peki sen cevap ver bakalım. Düşünüyorum nereden başlasam. Doğumla başlayan ölümle biten sonra hiç olan hayatın içini doldurmakla "Şu an  genç olsam aşk ile şimdi onun yerini alan sevgi ile" meşgul olur hayat nesin? sen diye sormazdım.

       Daha önce not almışım 

      Ne kavgam biter ne sevdam. Ömür boyunca hiçbiri bitmez. Sevme sevilme bitmez. Aşk biterse şiirler, şarkılar, romanlar, hikayeler  ne yazacak. İnsan nasıl var olacak evlilikler,  ilişkiler,  üçüncü aşk biterse geriye sadece seks  kalır. Onun için sevda bitmez. Sevda için mücadele bitmez... Biterse hayat biter.

        Gerçekten ne bu yaşam yaşamak hedenoist felsefede haz almak mutluluk kaynağı. 

           Epikür, hedonizmi andıran bir biçimde, mutluluğun ve iyiliğin ölçütü olarak haz ile acı kavramlarını temel alır. Fakat bu kavramları Hedonistler ‘zevk, eğlence ve neşeye ulaşma’ hedefini açıklamakta kullanırken Epikürcüler bunu ‘beden sağlığı ile ruhsal dinginliğe ulaşmak’ hedefini açıklamakta kullanır.

Haz, basitçe acı veren şeylerden kaçıp dinginliğe ulaşmak anlamına gelir. Acı ise biyolojik açıdan açlık, susuzluk, üşümek, hastalanmak gibi durumlardır;  manevî açıdan ise ruhsal gerginlikler, depresyon, korku, endişe, kaygı hâlinde bulunmak anlamına gelir.

 Epikür, arzuları üçe ayırır:

  • Doğal ve zorunlu: Hayatta kalacak ölçüde beslenmek, barınma, sağlıklı olmak...
  • Doğal ama zorun olmayan: Fazladan beslenmek, cinsel faaliyetler…
  • Ne doğal ne de zorunlu: Mal mülk edinmek, şöhret, ihtişam, lüks…
           Dünyaya baktığımızda savaş, açlık, çevre ve mücadele.


      Her insan bir şekilde var olmaya çalışıyor. Bir şeylere tutunmak bir idealin peşinden gitmek. Yaşam mücadelesi demek bir yerde. Ya birileri ile oluyor kavgan ya da kendinle. Galiba en büyüğü kendimizle olan kavgalarımız. Bazı alışkanlıkları yapmayınca mutsuz oluyoruz. Her yer toz dumanken sakin limanlar arıyoruz. Sığındığımız liman bazen sular altında kalırken kurtarılmayı bekliyoruz. Kendimizi kurtarmaya çalışırken eteğimizden tutup kendi girdaplarına çekiyor bazı insanlar.
        Düşüncelerimiz bölük pörçük ne doğru ne yanlış sorgulayıp duruyoruz. Ahlak denilen etik yerle bir olmuş. Vicdan kalmamış insanda. Bireysel amaçlar toplumsal olmuş.
         Labirent içinde durmaktayız yolumuzu arıyoruz yaşamak için. Ertelediğimiz düşler kuşların kanadında başka diyarlarda.
      Sorgulamaktan vaz geçmek istiyoruz. Soru sormak sorgulamak ve en önemlisini sorabilmek. Kendimize sözümüz geçmezken başkalarına nasıl geçecek. 
        

14 yorum:

  1. Ahhhhhhh!!!!! Nasıl ihtiyacım olan yazılar bunlar... Hele siZin gibi felsefecilerden “damıtılmış” halde duymak..
    Aşk konusu benim de kafamı çok kurcalıyor bu sıra. Herkesin dediği “aşk ölüyor geriye sevgi saygı kalıyor”u bunca sene reddettikten sonra son 2-3 senedir aynı noktaya geldim ben de ama bunu kabullenemiyorum, bu yazıdaki gibi aşk da biterse ne kalır geriye diyorum. Fakatbelki de “yaşam enerjisi” olarak tanımladığım aşkın yerine konacak (sevgi ve saygı dışında) bir şeyler de vardır? Bunlar mıdır acaba yaşamak?
    Çok gğzeldi bu yazınız ve fotoğraflar....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Ceren teşekkürler. Fotoğraflar iki yıl önce İstanbul'agittiğimde Avrupa'dan Anadolu yakasına geçerken gemiden. Sevgiler.

      Sil
  2. Ayrı yoruma bıraktım, yazının ikinci bölümünü. Maslow’un hiyerarşisi Epikürcü anlayışın geliştirilmesi aslında sadece. Önce hayatta kalmak için gerekenler, sonra toplumsal ihtiyaçlar, sonra kendini geliştirme der ama en sonra bir madde daha vardır (sonradan eklenen); “evrenle bir olma, evreni anlama isteği”. İşte bu herkes için geçerli değil elbette çünkü bizimki gibi ülkeler daha “hayatta kalma ve toplumsal alan” kavgası verirken, çok azımız “bir başka şey daha var...” diyecek “lüks”e sahip. Daha eşitlikçi ve adil bir düzende belki kendini gerçekleştirme (bireysellik) de aşılırsa ancak o noktaya ulaşılabiliyor sanırım... Fakat bireyin ilerlemesi kadar toplumun da ilerlemesi gerekiyor.... Maalesef günümüzde sosyal ve felsefi bilimler teknolojinin çok gerisinde bir ilgiye sahip, çoğu insan çok zeki ve aslında düşünme kabiliyeti çok geniş olsa da “aman bana ne, neyse ne hayata geldik gidiyoruz” deyip geçerken (ve daha da mutlu geçerken?!) bazımız işte işin derinine inmeye kalkıyor, sorular soruyor, cevapları tartışmaktan keyif alıyor, belki daha az doyuma sahip ama sankibir katman daha açılmış oluyor hayata dair..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii Maslov var aslında bir çok felsefi akım söz konusu pragmatistler var. Burada Hazcılık ve var oluşculuktan bahsettim. Kısa kestim. Beni üniversite yıllarına götürdün. Felsefe tarihi dersin sınavından bir türlü geçemiyorum. Hocanın adı Mübahat Küyel. Dedilerki tüm bildiklerini yaz. Aynen on sayfa yirmi sayfa yazarak geçtim. Onun gibi. Şimdi burada ben neyim kimim ile başlayıp bilgi felsefesi merafizik.,varlık, din ile devam edebilirdim. Daha anlatacak sözümüz olsun...fell sefe, dinler Yaşamın her biri bir yüzü. O kadar çok yüzü var ki. Sevgiler.

      Sil
  3. yaşam acılı tatlı inişli çıkışlı bir macera biz de kendi maceramızın hikayemizin kahramanlarıyız evlilik tahsil hayatı iş hayatı gibi önemli yol ayrımlarında yaptığımız göreceli doğru veya yanlış seçimlerin sonuçlarını deneyimleyerek her gün heran yeni deneyimler kazanarak ilerliyoruz bu macerada ve doğduğumuz andan itibaren belki de bir başka doğum veya maceranın kapısı olan ölüme adım adım yaklaşmaya başlıyoruz bu yaşam denilen kahramanı olduğumuz serüvende...
    Resimler bir harika....sevgiler....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet babaannemin takvimciği haklısın sizde güzel anlamışsınız. Teşekkür ederim güzel bakışınız. Sevgiler.

      Sil
  4. Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  5. Keşke başlıktaki soruya verilecek tek cümlelik bir cevap olsaydı, yaşamı tanımlamayı becerebilseydik. :)
    Galiba, hepimiz, durduğumuz hayata baktığımız yerden gördüğümüzü kendimiz için doğru cevap sayıyoruz.

    YanıtlaSil
  6. Evet Ekmekçi kız her insanın bakışı farklı sizin de yazdığınız gibi. Doğumla başlayıp ölüm ile sonlanan hayatın içindekiler her birimiz için farklı. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  7. Sanırım koşturmalar bitince insan daha çok düşünürken buluyor kendisini. Gerçi ben en sonunda hayatın tek amacı hayatta kalmak diye düşünmeye başladım. Fazla büyük manası yok.

    YanıtlaSil
  8. Selam Handan pandemide aynen dediğin gibi hayatta kalmak. Hastalıklardan korunmak .Hasta olmamak. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  9. Aslında bunun üzerine oturup konuşmak lazım :) Ben kısaca: Kendini gerçekleştirme, kemale erme diyeyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaşamdan Yazılar uzun derin bir konu haklısınız. Kişiye göre değişiyor. Sevgiler.

      Sil

Ne okuyoruz? Babamın Tenekeleri Zehra Konukman'ın ilk kitabı

                                                                                                                                            ...