27 Mayıs 2017 Cumartesi

Düşlerin olduğu yere gidebilmek.






Sabah uyandı. Kış ortasıydı. İki gün önceden yağan kar yavaş yavaş etkisini kaybetmişti.  Dün siyah bir pantolona ihtiyacı vardı. Alışverişe çıktı. Hiçbirini beğenmedi. Daha önce yaptığı  gibi "En iyileri evde" dedi. Onları giyerim. Ama her gün yürüyüşe çıkayım." Bu genç yaşta  bu kilo neden? Düzgün beslenmiyorum herhalde" diye düşündü. Karda yürümek çok zevkliydi. Kendisinin dışında kimse yoktu. Sabah olduğu için biraz soğuktu. Sadece yüzü üşüdü. Siyah deri eldivenleri de ısıtmıyordu. Soğuktan kızaran yüzünü ısıtmak için atkısını ağzına doğru tuttu.
 Kendi ayak seslerinin çıkardığı ses ormanda yankılanıyordu. Acaba  birisi kendini  takip ediyor muydu? Yoksa kendi iç sesi yankı mı  yapıyordu?Yürürken geçmişi sorgulamak  ve gelecek hesabı yapmak hoşuna gidiyordu. Kuşların ötüşü ve bir köpeğin havlaması ayak seslerine eşlik ediyordu. Geçmişini,  kim olduğunu düşündü. Otuzlu yaşlarındaydı. Meslek olarak sanatı seçmişti. Fakat o kadar zordu üstelik düzenli bir işi de yoktu. Hala ailesi destek oluyordu. İşini seviyordu ama zorlanıyordu.
Sanat galerileri bir bir kapanıyor. İnsanlar toplu yerlere gitmeyi bırakmışlardı. Terör ilk önce sanatı vuruyordu. Zaten ilgilenen kişiler bir avuç insandı. Toplumda kaç kişi kitap okuyor? Kaç kişi sanat galerisine gidiyor?  Kaç kişi tablo satın alıyor ? Sinema fiyatları ne kadar yüksek? Bu sorular zihninde dolaşırken yalnızlığında kızdı, hala bekardı kendini geçindirecek işi yoktu. "Lanet olsun" dedi ağaca bir tekme attı. Bütün karlar üstüne döküldü. Şimdi geçmişle hesaplaşmanın yeri miydi?  Keyfini çıkar dedi yolu biraz daha uzattı. Bu gideceğim yol aynı zamanda benim nereye kadar gidebileceğimi de belirler diye düşündü .Tıpkı şu söz aklına geldi. " Düşlediğin kadar varsın. " Aklına yapmak istediği projeler geldi. Yurt dışına çıkmak istiyordu. Sanki orada hayat kolaydı. Almanya bir aylık vize vermemişti. Gerekçe dönünce ne yapacağın belirsiz. Bu bir tokat gibi  zihnine çarpıyordu. Yinede hayalleri vardı. Her ne olursa olsun bir gün bu hayallerini gerçekleştirecekti. Aklında sürekli bir proje.
Düşündüklerini annesiyle paylaşıyordu. Kadın oğluna hak veriyordu. Ancak oğlu adına üzülüyordu. Yazdıklarını oğluyla paylaştı.
Oğul "Anne  çok acımasızsın "dedi. Anne "Buradan senin taraf böyle görünüyor.  Benim yazdığım yazının neresi yanlış" "Ama çalışıyorum meslek olarak da sanatı seçtim. Sizde bana sponsor oluyorsunuz."
Kadın "Ben de düşlerimi gerçekleştirmek istiyorum" dedi. Oğul " Neden yapmıyorsun?"
Kadın " Çok kolay değil, hayal etmek  lazım ,zaman lazım ,para lazım"
 " Çok  mu geç kaldım. Hayallerim bile anlamını yitirdi. Gençken ne kolay her şey."
Oğul " Düşündükçe üretiyorum. ürettikçe de varım. Benim var oluşum bu."




26 Mayıs 2017 Cuma

Yaban hayatı










Doğadan uzaklaştıkça doğayı daha çok arıyoruz. Beton yığınlarına sıkışmış hayatımıza renk katan doğanın canlıları beni çok mutlu ediyor. Yaban ördekler, flamingolar, kuşlar, çorum tavuğu ,
koyunlar ...Yaban hayatın vazgeçilmezleri. Bir zamanlar iç içe yaşarken şimdi uzaktan bakıyoruz.

23 Mayıs 2017 Salı

Gönen Kemal Türkler Tesisleri

Dışarıda yağmur havası gökyüzü bulutlarla kaplı.İçeride kışlık giysilerle sabah kahvesini içtim. Şöyle gözümü gönlümü açacak fotoğraflar olsun istedim. Hafta sonu Balıkkesir' in  Gönen ilçesindeydim. Kemal Türkler tesisindeydik.
                         





  Kemal Türkler
         Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)'in kurucusu ve ilk genel başkanı.
         İşçi sınıfının önemli kişilerinden Kemal Türkler, 1926 yılında Denizli’de, yoksul bir ailenin ilk çocuğu olarak doğdu. Yoksullukla geçen bir ilkokul çağından sonra, genç yaşta hayatını terzi çırağı olarak çalışmaya başladı. Daha sonra gömlek ustalığı, ayakkabıcı çıraklığı gibi çeşitli işlerde çalıştı. Bu dönemde, işçi haklarıyla ilgili fikirleri şekillendi.
          Ekim 1960'ta Türkiye Maden İş Sendikası, Milletler arası Maden İşçileri Sendikaları Federasyonu’na üye oldu. Kemal Türkler 1961 yılında Türkiye İşçi Partisi kurucuları arasında yer aldı.
          Kemal Türkler, 15 Temmuz 1966’da diğer bazı sendikacılarla birlikte Sendikalar arası Dayanışma Anlaşması (SA-DA) verilen bir karara imza attı. Bunun sonucunda, MADEN-İŞ, BASIN-İŞ, LASTİK-İŞ, GIDA-İŞ 15 Ocak 1967’de Türk-İş’ten ayrılıp Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunu (DİSK) kurdular. Bu tarihte Maden-İş sendikasından Kemal Türkler, Lastik-İş sendikasından Rıza Kuas, Maden İşçilerinden Mehmet Alp Dündar, Basın-İş’ten İbrahim Güzelce, Gıda-İş’ten Kemal Nebioğlu, DİSK yönetim kuruluna seçildi.
          22 Temmuz 1980'de evinin önünde vurularak öldürüldü.kemal Türkler ile ilgili görsel sonucu

                                                                                                                    
                                                                         
Saygıyla anıyorum.
  Güzel bir tesis. Her yer çiçek bahçesi. Arı gibi insanlar çalışıyor. Bahçe bin bir emekle yaza hazırlanıyor. Değerli insanlarla bir arada olmak insanı mutlu ediyor. Türkiye' nİn farklı kentlerinden bir araya gelen işçi ve emekçi kardeşlerle bir arada olmak güzeldi.
                                                           




                                                 
                                                                           

                                                                       

13 Mayıs 2017 Cumartesi

Dinle küçük adam Kemal Sunal


Günlerden pazar hava sıcak mı sıcak balkondayım. Arada bir esen rüzgar biraz nefes almamı sağlıyor. İçeriden babamın kahkahası geliyor."Ne oluyor "diye bakmaya odaya giriyorum. Televizyonda Kemal Sunal'ın Çöpçüler Kralı . Babam, işten gelmiş yorgunluğunu çıkarıyor. Bize de her gece sorar ; "Çocuklar bu gece Kemal Sunal'ın hangi filmi var" diye. Ben bu filmlerle büyüdüm. Bekçiler Kral'ında görevini büyük bir sorumlulukla yapmaya çalışan Murtaza (Orhan Kemal'in) en önemli eserinden uyarlama. Doğrulara kayıtsız bağlı insanın yaşadığı çatışmalar ve ruhsal parçalanışın öyküsü. 1952 yılında yayınlanmış"  İnsana dair her şey komik, aptal ve bizlerden biri olan saf insanların anlatıldığı; her biri ders niteliğinde filmler.

Dün tesadüf eseri Ankamal'i dolaşırken Kemal Sunal'ın filmlerde giydiği giysilerin olduğu sergiyi gördüm. Hayatı  beni çocukluğuma götürdü. O zaman  izlediğim filmlerin şimdi ne kadar eğlendirirken aynı zamanda eğitici olduğunu farklı bir bakış açısıyla görüyorsunuz. Filmlerin   isimlerinden belli. Her dönemde değişmeyen insanları anlatıyor. Kemal Sunal günlük yaşantısında son derece ciddi ve disiplinli bir insan.


                                     Üniversite mezunu. kendi filmleri ile ilgili yüksek lisans yapmış.
Hayatında bilmediğim yönlerini bu sergide öğrendim. Dinle küçük adam sen ne büyük bir insansın.

7 Mayıs 2017 Pazar

Bu sabah


Bu sabah erkenden uyandım.
Günü kucakladım sevdiğimle ,gecenin koynunda yakaladım sevgiliyi .
Geceyi içinde barındıran günü sakladım gönlümde bu sabah .
Güneşi yakaladım sevgiyle günü avuçladım bu sabah .
Bu sabah ayazı ruhuma iyi geldi.
Kuşların sesini dinledim bu sabah.
Kederleri buluta yazdım. Bulut alsın götürsün diye.
Bu sabah susuz kalan sardunyaları suladım Bu sabah üç yiğit gördüm düşümde.

6 Mayıs 2017 Cumartesi

Deniz




Torunum Deniz 21 aylık.Üç gündür beraberiz özlem giderdim. İlk gün alışma günü (ara verince ) Ben yok o var. Bana göre eskisine nazaran  büyümüş .Uzun bir süre dikkatini bir şey üzerinde veremiyordu. Futbol maçına hasta. Çok dikkatli izliyor. Baba ve bol diyor.( gol yerine)
*Yemek yapmayı çok seviyor. Evinde buzdolabından yumurtayı alıyor. Yumurta pişiricisinin içine koyuyor. Sandalyeyi çekip ocağın üstüne koyuyor. Ocakta ne pişerse bakmak istiyor. Temkinli elini sürmüyor. Tencere kapağını benim açmamı istiyor.
*Parkta çocuklar onun için ağbi ,yaşlı insanlar dede ,spor yapan genç kadınlar abla. Kendi evinin orada büyük amcalar arkadaşı. Parka gidelim deyince heyecanla Ahmet diyor. Spor yapan insanlar onu heyecanlandırıyor.
*Özgür bir çocuk parkta sürekli kuşların peşinde. Bütün hayvanlar içinde köpek onun için hav. Televizyonda maymun görünce de hav.
*Unutmuyor aradan yarım saat isterse üç saat geçsin parkta yağmur yağmıştı. spor aletleri ıslanmıştı. Onları temizledik. üç saat sonra aynı yeri temizliyor.
*Çiçeğe su verdi. eline süt verdim. Onuda gidip çiçeğe döküyor. çocuk olduğu belli.
* Komik çocuk ,mutlu çocuk. Uyutmaya yatırırken  arada bana bakıp bakıp gülüyor.Çirkin ol hali bile gülümseyen çocuk.
*Her an takip ediyorum.Aklına bir şey takınca evin içinde dolaşıp gidip onu yapıyor.
*Çileği çok seviyor, acıkınca mama diyor.
Alışınca arıyorum. Yoruldum ama tatlı ve keyifli bir yorgunluk. Onunla zaman geçirmeyi seviyorum.



4 Mayıs 2017 Perşembe

Farklı bir iş düğün fotoğrafçısı da oldum



Bugün daha planlı olmaya karar verdim. Eski yazılarımı düzenledim.Yeni bir gün yeni yazıyı hak ediyor dedim.
Geçtiğimiz hafta sonu eşimin kuzeni ile Dikmen Vadisi'ne gidip kiraz ağaçların altında sporumuzu yapıp baharı yakalamaya devam edelim dedik. Vadide sekiz gelin ,bir nişan çekimi yapılıyordu. Bir yandan kiraz ağaçlarının güzelliği bir yandan doğa , güzel bir çay ve dondurma sohbete eşlik etti.
Ertesi gün arkadaşım aradı "Zehra senden bir ricam var .Bir arkadaşım evleniyor onların fotoğrafını çeker misin?Ben cep ile çekeceğim. senin ki en azından benim çekeceklerimden daha iyi."
Aldı mı beni bir telaş ben amatör fotoğraf çekiyorum. Hayır desem ayıp olacak. Ucunda ölüm yok benim için bir deney. İkizli duygular beni bırakmıyor. Neyse öğleden sonrası için sözleştik.Bir yandan da uykusuzum. Makinanın ayarlarını düzenledim. Vadide buluştuk .Bol bol çekim yaptım. Eve geldim büyük bir heyecanla bilgisayara fotoğrafları yükledim. O da ne fotoğraflar açılmıyor! Beynimden aşağı kaynar sular döküldü. Beni aldı bir stres. Ben makinanın ayarlarını düzeltirken raw moduna getirmişim farkında değilim. Hemen aklıma oğlum Efe geldi. "Anne internetten irfanview programını indir. Programı indirdim.Bir baktım tüm fotoğraflar açıldı. Çok mutlu oldum. Kiraz çiçekleri altında ilk deneyim fena değil.Yüzümün akı ile bu işten çıktım mı bilmiyorum .Daha geri dönmediler. Genç çiftler balayında. Fotoğraflar için izin istedim. Bir iki tanesi için. Mutluluklar dilerken genç çiftelere bende çiçekler  aldım. Gidip onları ekeyim.







Üç kozalak iki taş

                                                                                           Spderman                                         ...