Dranaz Tünel'inden sonraki durak
Yolda olmak yolculuk güzel. Eşim hafta sonu Sinopa gideceğim dedi. Haydi beraber gidelim dedim. Yol çok güzeldi. Sonbaharın tüm haşmeti doğaya yansımıştı.Güz sarısı arasında yeşiller. Ablam sonbaharı hiç sevmem dedi. Ağaçların yapraklarını dökmesi beni hüzünlendiriyor. Bende doğa yenilenmek için beklemeye yatıyor. Bir mevsim bitiyor. Her başlangıcın bir bitişi var. Ayrıca yeniden doğmak için enerji topluyor. Maalesef fotoğraf çekemedim. Dönüşte inşallah. Kargı'da hava günlük güneşlik. Sinop'a yaklaştıkça Dranaz tünelini geçtikten sonra sis ve yağmur yüzünden göz gözü görmez bir durumla karşılaştık. Sinop'a varınca yağmurdan eser yok. Ancak gök duman grisi. Akşam olunca kentde genzi yakan bir kömür kokusu. Yaz günlerinin güzel havası nerede? Bu yazıyı yazarken şu an dışarıda yağmur. Denizin rengi mavi ile gri arası bir renk.Elimde bir kahve yağmuru izliyorum. İçimden yürümek geliyor. Mevsimin bu halini yakalamam lazım. Yaz günlerini düşleyerek nefes almalıyım. Nefes almanın kıymetini bilmeliyim. Bir balıkçı kahvesinde oturup ellerimi çayın sıcaklığında ısıtmalıyım. Yanan sobanın üstünde pişen kestaneleri sıcak sıcak tutmalı ellerimi yakmalıyım. Tabii ki bunlar düş. Belki hemen yağmurdan kaçıp eve sığınacağım .Dostlarımı ziyaret etmeli. Halini hatırını sormalı.
Bugünde kente veda etmeliyim. Sabah günlük güneşlikti. Şimdi bulutlandı yağmur yağmadan yürüyüş yapmalıyım.
Bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Yağmur berekettir.Hava bir yağdıbir açtı.Sinop gezisi yağmurun azizliğine uğradı.Her mevsimin kendine özgü halleri var.
Sinop Antik Otel'in önü deniz mahzun,deniz yalnız. İnsan sesleri yok.Kalabalık yok. Yalnızlığım ve ben var.