14 Mart 2016 Pazartesi

Ah Ankara anı kara Ankara

Ölüm bu kadar mı yakın.? Yolu Kızılay'dan geçmeyen var mı? Ne suçum var. O anda orada olmaktan.  Cenazeler çoğalmış. Bu yerde yatan ben miyim ? Bu kopan kol benim mi ?
Evden çıkarken hoşçakal anne dedin mi? Akşam olduğunda beklerdin ev ahalisini hiç gecikmez derdin.Sevdiğinle vedalaştın mı? Son defa sarildın mı? İşte gidiyorum yalansız yarınlara bir veda bile edemedim dedin mi? Çiçekciden aldığin ciçek mezarını süsledi.
Hava kurşun gibi ağır. Gök bile dayanamadı bak ağlıyor. Anne okulum bitti aşık olacaktım anne. Annem güzel annem neredesin? Bu kadar geç kalmazdın. Gitmek için cok erken.Baharı yaşamadım ben.Bunlar rüya olmalı.
Daha bi önceki ölümün yası bitmedi. Yüreğim yas tutuyor. Yasımız bitmeyecek mi? Güzel Ankara'm kara Ankara'm. Ömrümün çogu sende geçti. Sevdim sevildim. Üzüldüm. Ama bu acı .Acı anlatılmaz yaşanır denir. Herşey acı. Yediğimin tadı yok. Gün kurşini . Keder sarmış her yanı. Ölüm seni sevmiyorum. Uğrama kentime seni istemiyorum .


12 Mart 2016 Cumartesi

Büke'ler Köy'ü

Geçtiğimiz hafta sonu Çamlıdere'ye bağlı Büke'ler köyündeydik. Ankara'ya 130 km uzakta. Otabandan gidince Çamlıdere sapağından giriyorsun. Köyün geçim kaynağı hayvancılık. Ha bire sıgırlar önümüzden geçip gidiyordu.Bizde sorduk. "Aynı hayvanlar neden geciyor?" Meğerse sahipleri baska hayvanlarmış. Yalağa gidip su içip dönüyorlar.Daha köy yeşermemiş. Ağaçtan evler çok güzeldi. Keşke bakım yapılsa yıkilmasa. Köy yaşamı güzel. Ancak emek vermek gerek.

















10 Mart 2016 Perşembe

Yaşamın keyfini çıkarın

Gazeteler, sosyal medya , televizyon iletişimi odamıza taşıdı. Her an dünyada ve Türkiye'de olanları izliyorsun . Ölümler ,cinayetler,savaş ,hastalıklar. Bunca olumsuzluğa karşı yaşam devam ediyor. Olumsuzluklarla baş etmek kolay değil. Geçenlerde bu yazıyı okumuştum. Kaydedeyim dedim. Uygulayabiliyor musunuz derken bazen diyorum. Tekrar tekrar okuyorum. Her insanın stresle baş etme yöntemi farklıdır. Bakalım öneriler neler diyor.

                                                                   Fotoğraf Çamlıdere
1) Daha az iş yapın: Bir milyon şeyi bir arada yapmaya çalışırsanız elbette yavaşlamak mümkün olmaz. “Benim için en önemli olan ne?” sorusunun yanıtını bulun ve onu yapın. Geri kalanı bırakın.
2)Anı yaşayın: Yavaşlamak yetmez. Yaşadığınız ana, o an neyle uğraşıyorsanız, ona odaklanın.
3) Bağlantınızı koparın: Her zaman ulaşılabilir olamazsınız. Cep telefonunuzu belli sürelerde, belli yerlerde kapalı tutun. Daha iyisi hiç yanınıza almayın.
4)Sevdiklerinize odaklanın: Ailemizle, arkadaşlarımızla zaman geçiriyoruz ama gerçekten onlarla birlikte olmuyoruz. Sürekli elektronik aletlerimizle uğraşıyor; karşımızdakinden çok kendi düşüncelerimize odaklanıyoruz. Bunu düzeltmek için çaba gösterin.
5)Doğayı takdir edin: Dışarı çıkmaya, doğayla iç içe olacağımız yerlere gitmeye zaman ayırın. Çevrenizi izleyin, dinleyin, temiz havayı içinize çekin, suyun ve yeşilin verdiği huzuru hissedin. Hatta açık hava etkinliklerine katılın.
6)Daha yavaş yiyin: Lokmalarınızı çiğnemeden yutup, bir an evvel sofradan kalkmaktan vazgeçin. Yavaş yemeyi öğrenin. Tatların, kokuların, sunumun hakkını verin.
7)Daha yavaş otomobil kullanın: Hız tutkunu dünyanın alışkanlıklarını bırakın. Biliyorsunuz pek çok trafik kazasının, stresin ve akaryakıt israfının sorumlusu hız. Üstelik yavaşlamadan yolunuzun üzerindekileri gerçekten göremezsiniz.
8)Her şeyde memnun olacak bir şey bulun: Anı yaşama ilkesinin bir adım ilerisi. Ne yaparsanız yapın, tamamen ona, o ana odaklanın ve söz konusu ne olursa olsun sevebileceğiniz özellikler bulmaya çalışın.
9)Tek iş: Belli bir anda tek bir şeye odaklanın. Diğer işlerin baskısını üzerinizde hissederseniz, ara verin, nefes alın ve esneyin.
10) Nefes alın: Kendinizi soluk soluğa kalmış ve stres altında hissediyorsanız, derin nefes alın. Temiz havanın tüm vücudunuzu dolaştığını ve stresi toplayıp dışarı attığını hayal edin. Göreceksiniz, hemen yavaşlayacaksınız.
Not; Bu yazı Eren Başağan  – Tempo dergisi Eylül 2014 alıntıdır.

3 Mart 2016 Perşembe

Karaşar Köy'ü


Düşünüyorum geriye baktığımda ne kalacak yarınlara? Bir anı,bir arkadaş, çekilen foto. Yaşamın anlamsızlığına biraz anlam katmak gerek.(Sartre'ın bulantısını okuyorum) Çayın keyfini sürmeli. Dostlarla yenilen bir yemek. Göl kenarında yapılan gezi. Aaa bu yağmurda bu karda gezilir mi diyenlere inat. Şöyle bir aralıyorum yaşamı. Bir sayfa açıyorum. Işık yoktu diyor arkadaşlar. Ben ışığımı buldum diyorum .Birisi diyor ki ben bu geziyi, kuşları beynime kazıdım.Resmini yapacağım    Biri diyor ki anı makinama sakladım. Ben de yazıya dökmeliyim diyorum. Keyfini yudum yudum içmeli.




Karaşar ,Beypazarı' nın köyü. Gezgin arkadaşlar gezi düzenliyor."Neresi ?diye "soruyorum. "Daha belli değil" diyorlar ."Olur beni de ekleyin "diyo-
rum .Sürprizleri severim. Yaşamın tek düzeliğini kırar ,yeni bir yeri öğrenirsin. Yeni arkadaşlar tanırsın. Hele keyfi bir başkadır. Baraj göletinin kokusunu içime çektiğimde hissettiğimi kelimeler anlatamaz. Çiğdemlerin bozkırdaki güzelliği sanki nazlı bir gelin edasıyla topraktan çıkması. Dışarıda gri hava ve çiseleyen bir yağmur. Hala dünün keyfi zihnimde.



                                  Kezban teyze ölmüş Kırk helvası.Nurlar içinde uyu.Bizede nasip oldu.


Yaylada manzara müthiş.
                                                               Çiğdemler açmış.
                                                    Kardelenler nazlı nazlı süzülmekte.

                Köy kadınlarının geleneksel kıyafeti .Bizim için süslenmişler. Renklerin canlılığı.


                                                Hala burnumda göletin kokusu.



KARAŞAR ADININ KAYNAĞI 
Karaşar'ın ismini, erkeklerin başlarında siyah puşu, bellerinde Karaşal, bacaklarında siyah şalvar kullanmasından; kadınların ise başlarında fes ve çember (abani), sırtlarında üç etekli entari ve bunu tamamlayan feymana, bellerinde acem veya tarabulu denilen şal kuşağı kullanmasından aldığı, bu nedenle çevrede yöre insanının Karaşallılar lakabıyla anıldıkları, bu deyişin zamanla Karaşar'a dönüştüğü söylenmektedir. Genellikle halkı sevecen, yardımsever, zeki ve son derece çalışkan insanlardır. 
Not :Karaşar ile ilgili bilgi Zeynel Yeşilay'ın sayfasından alınmıştır.

Üç kozalak iki taş

                                                                                           Spderman                                         ...