26 Şubat 2014 Çarşamba

Biten şeylerin ardından

         Bazen veda bile edemezsin. Belli zamanda belli mekanda olmaya alışmışsın. birden özlediğini düşünürsün ;yapacağın konuşmaları. İçini bir hüzün kaplar. Benzer duygu ben de yurt içi yurt dışı gezilerinde oluşur. Bir daha nerede karşılacaksın .Ya da bir kentten ayrılırken aynı duygular içinde olurum. Şimdi de fotoğrafçılık kursu bitti. Konuşmalar yapacaktım . Kendimi hazırlamıştım. İlk başta neler hissettim. Son Beypazarı gezisinde çektiğim fotoğrafları değerlendirecektim. Belki de yarım bırakmak iyi. Yarım kalmalı ki yaşadığın anın değerini bilesin. Git gel duyguları içindeyim. İçimi hüzün kapladı. alışmıştım .Bazı haftalarda fotoğrafları beğenirdi öğretmen. hemen kendime güven gelirdi. Kış gününde yapılan alan çekimleri benim evden çıkmak için bir nedenim olurdu. Soğuk dinlemez elimizde eldiven. Ulucanlar ,Hamam önü  ,Kale,Dikmen Vadisi .Ulucanlar hariç diğerlerini gezmiştim.Ama fotoğraf çekmek amacıyla gitmek farklı duyguydu. Farklı kareler yakalamak .Çekerken öğretmenimizin anlattıklarını hatırlamak .Arkadaşların farklı bakış açılarını görmek güzeldi. Son Beypazarı gezisinde yakaladığım kareler ile ilgili değerlendirme yapmak istiyorum.
          KALAYCIDA ZAMAN adını koydum.Çalışırken fotoğraf çektim; değişik açılardan ve farklı ışık ile .Güzel bir fotoğrafı yakalamak için zaman gerekiyor.Onu öğrendim.Neden kalay yapan insan. Bana geçmişi hatırlatıyor. Çocukluğumda  kaplarımız bakırdı. Bir bakır sahanımız vardı. Onda yumurta pişirirdik. Kalaycı bağırırdı kalay var kalay kalaylanacak kaplar. Ateş yakar kalayları kalaylamaya başlardı. Ateş önünde geçen zaman. Aynı zamanda unutulmaya başlanmış mesleklerden biri .Evde sadece bakır olarak cezve var. Kahve yapmak için.genelde eşim sabah tıraşında su kaynatmak için kullanır.


Diğer fotoğrafın adı BEKLEYEN İNSANLAR. Üç insan çarşıda bir kapı önünde oturmuşlar .aralarında sohbet ediyorlar .yoldan geçene bakıyorlar.Sağbaştaki teyze aman bir dakika kendime çeki düzen vereyim dedi.
Bu son resim .8 Mart dünya kadınlar günü nedeniyle çektim. EMEKÇİ KADIN .Her yerde kadın. Hıdırlık Tepesinde ,çarşıda, lokantada. Kadınlar bizim kadınlarımız. Dantel örtüsü de ne güzel duruyor.
Paylaşacak resimler çok  Yine de kısa olsun dedim.baharı anlatan bir fotoğraf. ÇİĞDEMLER AÇARKEN


22 Şubat 2014 Cumartesi

Beypazar'ında zaman


Fotoğraf çektik. Bol bol baharat ve kurutulmuş ot aldık.Soğan ibiği ,on iki çeşit sebze kurusu ,sarımsak kurusu. vb. Akşam eve gelince sebze kurusundan güzel bir çorba yaptım.Tabii gümüşçüye uğramasak olmaz. Ayrıca dokuma atölyesinden el dokuması örtüler aldık.Çocuklar gibi şendik. Elimizde balonlar.güzel bir hafta sonu gezisi oldu. Fotoğrafçılık kursunun son alan çekimlerini yaptık.

18 Şubat 2014 Salı

Martıların çığlığını duyuyor musunuz?

Her gece çığlık çığlığa .Aç kalmışlardı. Denizde balık yok; karınları nasıl doyacak?  Akşamları onların sesleri ile yatağa girmek ,düşlerinde onları görmek .karabasanlar basması ,uykuların anlamsızlığı. Aç kalınca ne yer martılar ?Çatıdan oluklar tıkanınca hep tavuk kemikleri buluyoruz. Aç kalmamak için balık yerine tavuk  Önce denizdeki balıkları bitirdik. Plansız avlanmalar,balık unu fabrikaları ile..Yakın zamanda onuda bulamayacaklar.Onlar çığlık atsa da biz kulaklarımız tıkayacağız. Sinop güzellikleri nükleer santralın kurulması ile sona erecek.Belki de denizde martı göremeyeceğiz. Kış olunca karabataklar göçmeyecek. Yediğimiz armudun tadı bozulacak, Martıların çığlığını duymadığımız için. Deniz kirlenecek. Ve ben düşlerimde martı seslerini duyacağım. Torunuma martıları anlatacağım.sadece resimlerde. Denizler sessiz kalacak. anlattıklarını dinlemediğimiz için. Her şey bitince attığımız çığlıklar anlamını yitirecek. Ağaçları kesiyoruz .Nükleer santral için yollar yapıyoruz geniş geniş. . Şimdi çeşmeden içtiğimiz suyun tadı bozulacak. KAPATMAYALIM KULAKLARIMIZI SESLER ÇIĞLIĞA DÖNÜŞMEDEN


14 Şubat 2014 Cuma

Sinop'tan kapılar

Yaşamda bir gün bir kapıyı açmak gibidir. Her kapı ayrı bir yaşamdır. İçinde ayrı hayatları barındırır. Kapıyı açar bazen içine giremezsin .Bazen dışına çıkamazsın; çıksan bile tekrar gelirsin. Bazen yıkık bir evdir. İçinde ne anıları barındırmıştır 
                                        Aralık bırakılan  kapı açıktır içine girmek cesaret ister.
                                     Açılan kapıların ardında bazen neşe, bazen keder saklıdır.
                 Eskidiğini varsaydın kapıya asarsın bir asma kilit. Bilirsin ki içindeki sırrı korumaktadır.
Biraz sonra çocuklar fırlayacak.evin hanımı beyi uğurlayacaktır. Bakmayın öyle sakin durduğuna içerde
                                                                     neşe   vardır.

         Komşular hem çok yakın hem çok uzaktır.Bir kapı ardındadır ya da bir kapı tokmağı uzaklığında.
                                  Bazı kapılar dış dünyayı barındırır ;kendi gerçekliği dışındadır.
                                  Kapılara kilit vursanda o yaşanmışlığı hep var olacaktır.
                    Yıkılmak üzere olan bu kapı sizin öykünüzü içinde barındırır; belki de benim öykümü.
 
,

12 Şubat 2014 Çarşamba

Bahar gelmiş

Sinop gezisinde deniz kenarından ada tarafına gitmek çok hoşuma gitti. Bahçeli evlerdeki çiçekler açmış. eski evler yıkılmak üzere.  Beton yığınından kurtulmak isteyip eski evlerin izini sürmeye devam ettim. Nedense hep aynı sokağa çıkıyordum. Bir önceki gelişimde yakalamadığım ayrıntıyı orada görüyordum. diğer taraftan ben dün oradan geçtim diye düşünüyordum. Baharı Sinop'ta yakalamak benim için sanki güzel bir ödüldü. Kuru dallar ile gün batımında ayrı bir güzellikteydi.
Bir evin bahçesinden sarkan çiçek, beyazlara bürünmüş erik ağacı, sümbüller bana mutluluk veriyordu.
Ardından Yalı'da kahve içme zamanı ,dostlarla buluşma, yaz günleri gibiydi. Sadece üzerimizde montlar, biraz fazla oturunca üşümeler .Tadı damağımda ,görüntüsü zihnimde Sinop'u yavay yavaş terk etme zamanım gelmişti.
Elimdeki fotoğraf makinası ile gördüğüm güzellikleri kaydetmek diğer taraftan  baharı yakalamaya çalışmak ne kadar güzel.

9 Şubat 2014 Pazar

Kış gününde Sinop

İkinci defa kış gününde Sinop'geliyorum. Sabah erkenden uyandım. Karakum yolunda yürüyüş yaptım. Karabataklar ziyarete gelmiş.Yürüme yolunda belediye yeşil alan yapmış.Beton yığınına değilde hep denize baktım. Sabah simiti ve nokulu aldım.Mis gibi deniz havasını içine çektim.Ayrıca beni okuyan kişilerede iyot kokusu gönderiyorum.Eve gittim .İs kokusu var. Evi havalandırdım.Çiçekleri suladım. Yaz günlerini anımsadım.Anılar taze kalsın diye elimde fotoğraf makinası  ile güzellikleri yakalamaya çalıştım.
                                                                         Aşıklar Park'ı



1 Şubat 2014 Cumartesi

Yaş almak

Ne kadar isteriz hep aynı kalmak.Enerjik olmak  hele bedenimizin eskimesini hiç istemeyiz. Yaşlandıkça genç kalabilsek ne güzel olurdu .Çocuk olsak bir başka heyecanla büyümek isterdik. Yaş aldıkça artık eskisi gibi aynı sevinci duymuyoruz. Diye düşünmüştüm.Ancak hatırlamak ,hatırlanmak insanı mutlu ediyor.Yaşım belki bundan sonra hep sabit kalabilir.Yaşadıklarımdan öğrendiklerim çok hayal kurmayacaksın beklenti içine girmeyeceksin .Ama sürprizler, tesadüfler insanı ayrıca
 mutlu ediyor. Bazen diplere daldığımda çıkmak için çaba sarf ederken ilk aklıma gelenler sevdiklerim,arkadaşlarım,dostlarım.Yaşamın anlamlılığı bazen bir  arada olmak bazen de arada bir olsa hatırlanmak .Eski yıllarıma güle güle derken yeni gelecek yıllarıma da hoş geldin diyorum

Üç kozalak iki taş

                                                                                           Spderman                                         ...