25 Ekim 2013 Cuma

Batum yollarında

Yolda olmak ,yola varmak ne güzel sözcükler .Yeni yerler, yeni bir ülke insanı heyecanlandırıyor. Yola çıkınmak ,yeni macera , yeni bir bakış açısı demek. Gezmek, seyyah olmak bende böyle duygular uyandırıyor. Bayramda ülke dışına olmak  için  ; farklı bir yer görme duygusu ile harekete geçtim.Nüfus cüzdanı ile nereye gidelim derken Batum yollarına düştük. Sanki bütün Türkiye bizim gibi düşünmüş .Herkes Batum'a gitmeye karar vermiş. Sınırdan geçerken bu duygular içindeydim. Otobüsün merkeze gelmesi geç olur diye bizde dolmuşla şehir merkezine vardık.Eşimin yön duygusu ve macera ruhu şehir merkezinde kendini hissettirdi. Burada herşey rakamlardı. Adres bulma işi için sayılar çok önemli. Kolayca otelimizi bulduk. Büyük bir heyecanla dolaşmaya çıktık.
                           Otel şehrin merkezinde olduğu için  yürüme mesafesi ile şehri gezdik.
Sanki bir masalda dolaşır gibi. Zihnimde Batum'u eski yapıların çok olduğu bir kent olarak düşemiştim.yanılmamışım.
                                                                Astronomik Saat
                                                      
                                                                   Harf Kulesi

Diğer taraftan şehir yavaş yavaş kapitalizme yenilmeye başlamış ; içiçe yüksek bloglar şehir dışında kentiin silüetini değiştirmişti.ilk hayal kırıklığım oldu. Ancak onların resmini çekmedim.
                                          İçimi açan parklar , kentin yeşilliği içinde ayrı güzel.
                                                        Göl ve yansımalar
                                                              Deniz kenarında heykel
                                                                           Aşkın kutsallığı
Maalesef bilgisayarın azizliğine uğradım. Bazı fotoğrafları kaydedemedim.Yukarıda heykelin bulunduğu yer yedi km sahil yolu  ,alt tarafı ormanlık alan..Dünyanın sayılı botanik bahçelerinden biri de Batum'da .Dönüş yolumuzda kalabalık ve bayram dönüşüne geldiği için macera içinde geçti.





















12 Ekim 2013 Cumartesi

Güz sancısı

Kadın, mevsimin terletmeyen aynı zamanda üşütmeyen bulutlu sonbahar gününde yürüyüşünü yaparken yaşadıkları gözüönünde canlandı. Geçmişi anımsarken o anki düşünce ve o koşullarda değerlendiriyordu.Ama bazen bir anı, göz önüne geliyor. İçinde tarifsiz bir öfke baş gösteriyordu. Geçmişde yapılan davranışları bugüne taşıdığında da sorun çıkıyordu.
. Hem kendinini telkin etmesine rağmen geçmiş yaşandı ve geçti demesine rağmen içindeki hesaplaşmalar bir türlü bitmiyordu. Kendisine kızdı. Olayları değerlendiriş biçimine içindeki öfkenin yansıyış biçimine. Ama nafile bununla baş edecekti. Dışarıda güz alabildiğince kendini hissettirmişti. Bakmaktan alıkoyamadığı kırmız ve turuncu renkleriyle çınar ağaçları,yeni yeni sararmaya başlayan kavak ağacı Sürekli renk değiştiren.bir çınar ağacı mıydı? Huzursuz ve gergin. Olaylara bakış açısını değiştirmeye karar verdi. Dünün öfkesi orada kalmalıydı. Anları yaşarken daha dikkatli olmalı ; kızgınlık ve öfkeleri bir kenara atmalıydı. İçindeki sonbahar yerini kışa bırakırken bu mevsim geçişlerinde bazı sancıları yaşayacaktı. Değişim kolay değildi.

Üç kozalak iki taş

                                                                                           Spderman                                         ...