29 Ekim 2012 Pazartesi

Cumhuriyet yarınımız




Evet Cumhuriyet yarınımız.Gencimiz,yaşlımız,bebeğimiz bugün bayram .Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun.

19 Ekim 2012 Cuma

Kasımpatlar ekilirken

                                                 Mevsim sonbahar,saksılarda kasımpatlar


Sonbaharın en güzel çiçeklerinden biri kasımpatlar.Çiçeği boldur.Evde üç saksım var.Yaz sıcağından ölmeden çıktılar.Üzerleri tomurcuk dolu.Ancak açmış çiçekler bir an önce almak lazım dedim.Dayanamadı.gittim,sarılar,bordo, beyazlardan oluşan çiçekleri aldım.Saksılarını eve gelince değiştirdim.Eski saksıları dar gelmiş.Şöyle büyük saksılara geçrdim.Çok güzel oldu.ardından perdeler geldi.Evin havası değişti..Arada bir evin içini düzenler yeni bir yastık,çiçek ,obje,bardak,tabaklarla ev kışa hazırlanır..Ardından balkonlar .Mevsim çiçekleri alınır,boş saksılara çiçekler ekilir.Baktım evde tere ve dereotu tohumu var.Hemen ektim.Çökelek biberin içine konacak kadar çıktı.Hem de organik.Bugün dişci randevum vardı.Diş meğer ne kadar önemli.İki diş doldu.Ama şu an ağrıyor.Bilmiyorum neden?Yarın dişcimi arayayım.Sağlık ne kadar önemli.
17. FestivalDişciden sonra Ankara 17.tiyatro Festivalinin toplantısına yetiştim.Bugün görev dağılımı ve son gelişmeler değerlendirildi.Bu sene yine Akün sahnesinde görevliyim.16 Kasım -26 Kasım tarihleri arasında festival.İzlenecek güzel oyunlar var.Ayrıca sosyal sorumluluk projesi kapsamında hayatında hiç tiyatroya gitmemiş insanlar için oyunlar ve sahneler belirlendi.Yorgun ama mutlu bir şekilde eve döndüm.

16 Ekim 2012 Salı

"Düşlediklerimi yapıyorum,yaptıklarımı düşlüyorum."diyordu Van Gogh


Bir de tutkuyla bağlı olacak bir şeyler yapmalısınız.Resime olan tutkusunu Abdi İbrahim ,100.yılını Van gogh Alive dijital sanat sergisiyle kutluyor.Sanki resmin içindesin ,yaşıyorsun,meditasyon yapıyorsun.Duvarlar Van Gogh!un eserleri ile dolu.Bugün Ankara Cern Modern'de sergiyi izledim.Klasik müzik ve ardında her yer resim.Dev ekranlar,duvarlar,kolonlar zemin Van Gogh'un nefes kesen eserlerini hangi yöne baksam şaşkınlığı içinde izlyorsun.Sanki zaman içinde yolculuğa çıkıyor dışımızda bulunan dünyayı farklı çizgi ,boya içinde renklerin dans edişini,fırça darbelerin eşsiz güzelliğinde izliyorsunuz.Resim sizin içinizde siz onun içinde şaşırıp kalıyor,hayran oluyorsunuz.Dış gerçekliği algılarken onu bu kadar güzel anlatabilen Van Gogh'a hayran kalıyorsunuz.Tutkusu size ipucu oluyor.Yaşamda tutkunuzun peşinden koştuğunuzda yaşıyor olduğunuzu anlamanın mutluluğu sizi sarmalayıp kucaklıyor.Çevrenize daha farklı gözle bakmayı ,gözümüzün önündeki gerçekliği yalın halde incemenin sonsuz zevkine varıyorsunuz.Düşlerini gerçekleştiren Van Gogh gibi sizde yeni düşlerin peşinde koşmak için ne yapabilirm diye sorgularken düşgücünün dayanılmaz cazibesi sizi alıp bir yerlere götürüyor.Renkleri konuştururken turuncu renk ile içinize enerji akıyor.Ayçiçekleri sarının tüm tonlarını içinde barındırıyor.Yıldızlar bizden uzakken birden çiçekler haline gelip karşınıza dikiliyor.”Yıldızlı gece” tablosunda Gecenin rengi gece mavisi o kadar güzel resmedilmiş ki siz gecenin koynunda yıldızların altında düşlere dalmak ve uyumak istiyorsunuz.Doğayı resmederken “Çiçek açmış erik ağacı”, “Kırmızı üzüm bağı” sizi sarıp sarmalıyor.Dostluğu anlatan portleri izlerken dostlarınız gözünüzün önüne geliyor.Ne kadar  kıymetli olduklarını anlıyorsunuz..Bu sabah dış dünyayı seyrederken Van Gogh!un etkisiyle bulutların renkcümbüşünü,gri ile mavinin dansını,Ankara’nın sabah sisi içindeki duman grisinin buğday sarısına bırakmasını izledim. 
  En kısa süre içinde sergiyi görmeniz sizleri yaşam yolundaki yolculuğa çıkartacaktır.Çerçeve yok içindesin.









14 Ekim 2012 Pazar

Ankara'da sonbahar




Bugün dün gibi keyifsiz olmama rağmen dikmen Vadi'sinde yürüyüşü planıma aldım.Ancak evde yorulmuşum.Çok fazla keyfini çıkaramadım.Ama en azından yürüyüşümü yaptım.Vadiyi özlemişim.Özlem giderdik ağaçlarla ,hercail menekşe ekmişler rengarenk.Oh be dedim kendime geldim.Dünya varmış .Hava ne çok sıcak ne de serin.Genelde sabah onda yürüyüş yaparım.Bu sefer öğleden sonra fırsatım oldu.Sarmaşıkların kırmızı sarı rengini seyrettim.Bir de güneş vurmuş sarmaşıklara aman nasıl da güzel.Leo Buscalica bir kitabında anlatırdı.Sonbaharda yaprakları evin içine serpmiş.Öğrencilerine ders anlatırken yaprakların üzerinde otururmuş.Ben de sonbaharda yapraklardan yatak yapsam üstüne yatsam diye düşünürüm.kokusunu içime çeksem.Havanın öğle saatlerinde hafif üşüten ama insanı canlandıran sabah ve akşam ayazlarının yeri ayrıdır.Evimin bir alt sokağında İlkbahar parkı var.Pazar sabahları muhakkak simit almak için bu yolu kullanırım.Yol biraz uzasa da geçmekten vazgeçemem.Evlerin arasından yürümektense de ağaçların kokusunu ,büyümesini izlemekten ayrı zevk alarak bu yolu kullanırım. kullanırım.Şimdi ağaçlar yice büyümüş.Bir de hafta sonu ya Ahlatlıbel  ya da Eymir'de göl kenarında yürüyüş yapmak ayrı keyifdir.Ankara anılarım,gençlikten başlayıp olgunlaşma dönemim ve ardından tüm değişmelerini takip ettiğim ve onunla yaşlanacağm kentim.Aşık olduğum,çocuklarımın doğumunu ve büyümelerini şimdi de torunumun büyümesini izlediğim kentim.Ege'mle Birlik Park'ında hergün dört civarında yürüyüş yaptığım sonbaharın tüm güzelliklerini izlediğim,arada bir hafif rüzgarın yapraklarını savurmasıyla yaşadığımı hissettiğim kent.

Sokullu'da İlkbahar parkın kış hali .Nasılsa yakında gelecek kış .
Birlik Park!ının kış hali

13 Ekim 2012 Cumartesi

İstanbul

                                                          Cihangir'den eski evler
                                                                     Abhaza düğünü





                                   Tophane'den eski evler ve Masumiyet Müzesi

                                     Resim sergisi kadını çok güzel anlatıyor.

Geçen hafta sonu İstanbul'da bir Abhaza düğünündeydim.Gelin ve damat arkalarında arkadaşları eşliğinde salano geldiler.Kafkas oyunları eşliğnde oyun oynadılar.Bütün gece gelin ve damatın arkadaşları oynadı.Erkek sahneye çıkıyor.Bir kıza selam veriyor.Onu oyuna davet ediyor.Genelde kızlar kendi aralarında şimdi sıra bende diye arkadaşlarına haber veriyor.Yerlerine dönerkende selam vererek dönüyorlar. Gençler tanışma ve eş seçimini böyle yapıyor.Ardından yine tahtalara vurarak şarkı söylediler.orkestra yoktu.Oğlum Cihangir'de oturuyor.Sabahları erken uyanırım .Erkenden kalktım.Cihangir parkını dolaştım.ardından deniz kenarına inmek için  kısa bir yol keşfettim..İkinci gün Eminönüne gittim.Oğluma kasımpat çiçeği aldım.Kahvaltılık aldım.Üçüncü gün Kadıköy'e gitemek için vapura bindim deniz kokusunu içime çekerek Anadolu Yakasına vardım.Ankara'dan arkadaşımla görüşmüştük.Kadıköy'de bulıştuk. .Arkadaşım ile buluşup bir öğle yemeği yedikHasret giderdik.Üzerine kahve muhabbeti ederek özlemin tadını çıkardık.Sonra başsağlığı ziyareti için eşimin teyzesine gitmek için minübüse bindim.yarım saattlik yol bir saate çıktı.çünkü minübüs her yolcuya duruyor.Sürekli indi bindi yapan yolcular.Gözünü seveyim Ankara dedim.Yolcu belli duraktan biner ve de çok kısa süre içinde gitmek istediğin yere varırsınız.Düğün Kavacık Beykoz'da Biz Avrupa tarafında oturuyoruz.Cihangir'den Taksim'e yürüyüş oradan 4.levent'te metro ile gidiş.Oradan akrabalar bizi araba ile aldılar.Ankara'da en uzak mesafe yarım saat özel arabayla..Bir de benim çalışma saatleri trafiğin yoğun olmadığı saatler.Onlarda avantaj.konu konuyu açıyor.Bağdat Caddesinden dönüşte Taksime giden minübüslere bindim.Manzara harikaydı.O arada 3.günü akşamı Hüznün Tadı bize gel.balık yapalım dedi.Güzel bir akşam geçrdik.Sohbet konumuz bloglar ve kitaplardı..Bu gidişimde Tophane tarafını keşfettim.her taraf galeri olmuş.İstiklal'de İnci Pastanesi var.Profitrolü meşhurdur.ama ben portakallı kurabiyesini kızım sayesinde keşfettim..Her gidişimde onu alırım.İstanbul gezimin bir günü karşı taraf Anadolu yakasına geçmekle geçti.Araba saatim yaklaşmıştı.oğlum ve ev arkadaşına köfte ,pilav ve tavuk hazırladım,ayrıca buzluğa köfte attım.Acele bir şekilde evden fırlayarak servise yetiştim.Koşturmaca geçen bir İstanbul gezisini noktaladım.

8 Ekim 2012 Pazartesi

Çalışmak gerek ama nasıl?

Yetenekliydi.Yabancı dil biliyordu.İş deneyimi de vardı.Ancak istediği işi bulamıyordu.
-İyi okullarda okumuştu.Opera da birkaç temsilde rol almıştı.İşi kazandı zannetti.dava açıldı.Ancak sözleşmeli ve düşük bütçeyle işe devam edebilecekti,
-Temizliğe gidiyor.Her hafta gittiği kişi onun bir davranışına kızmış.Bana haber bıraktı.arayanlara varsa geleyim diye.
-İstanbula geldi.kendi ayakları üzerinde durmak istiyor.Bir önceki işten çıktı,yeni işe girdi.Ancak bir önceki koşullardan daha kötü, sigorta yok.
-Üniversite mezunu dershanede çalışıyor.Ancak aldığının büyük kısmı yol parasına gidiyor.
-Daha önceki çalıştığı yerden ayrıldı..Aldığı parayı hakketmek için gece 10.00 kadar çalışması gerek bunaldı
-Emekli oldu.Yaşam standartı düştü,aldığı para yarıya indi.
Evlere çocuk bakmaya gidiyor.Yaptığı iş sorumluluk gerektiren bir iş.
-Spor akademisinden mezun .Evlere eşya taşıma yani hamallık yapıyor.
-Geçen kış çok soğuk oldu.Meyveye don vurdu.Zarardayım.
Genç,yaşlı,örnekleri çoğaltabilirsiniz.Yaşamak için çalışmak gerekir.Dünyanın en zengin kadını diyor ki.Çalış ,çalışırsan sen de başarırısın.Bir tablo iyi bir paraya satılıyor,ama beni sigorta yapmıyor.diyor.Verdiğim örneklerin çoğunluğu üniversite mezunu genç ağırlıklı.Konuştukça üzülüyorsun elinden bir şey gelmiyor.Diğer nokta ise doğuştan yetenekli.Sesi var,çizgileri güzel.Kriz var diyorlar.Kriz sadece bize mi?Düşündüm.Genç nüfus çok fazla seni işten çıkartıyor.Daha az para vererek çalıştırabileceği çok kişi var.Sadece yol parasına çalışan gençler duydum.neden diye sorduğumda evde oturmaktan iyi dediler.

6 Ekim 2012 Cumartesi

Prenses

Kadın bütün gece yoldaydı. Sabah 5'te istanbul'a indi.Şehir o saatte gecenin kalan sürecini tamamlayıp gündüzü kucaklamak ister gibiydi.Yavaş yavaş bazı işyerleri kapanımaya başlamıştı.Birazdan son müşterilerini uğurlayacaklardı.Dükkan temizlenip yeni güne hazırlanmalıydı..Ancak günün ağarmasına saatler vardı.Yorgun ama dinç gençler çay ve börek yerken enerjileri yerindeydi.
Adam.
-Bu saatte ne arıyorlar? derken
Kadın
-Onlar genç dedi.
Yatağa yattı.Bir türlü uyku tutmadı..Kalktı.Bir yürüyüş yapıp kent özlemini gidereyim dedi.
Adamın birisi    
 -Prenses diye seslendi.
-Gel kızım.
Kadın prensesin resmini çekti.Gözlerine inanamadı.Bayağı iri bir prensesti.İyi beslenmişti.Düşündü kadın gerçekten kendisi prenses olmuş muydu.?Yoksa prens ya da prensesler mi yetiştirmişti.Belki de ana kraliçeydi.Ya da birilerin prensesi olmuş muydu?Kendiniz hiç prenses  hissettiniz mi?Soruları ve cevapları zihninden film şeridi gibi geçti.




Ardından yolda kalabalık gördü. Bir baktı ki kalabalık.Adamın birisi iç çamaşırları ile .Bir kadın ile kavga ediyordu.Kadın yoluna devam etti. Bir karga son model bir arabanın üstüne konmuştu.Bu şehir yaşıyor diye düşündü.Kadın kendi kabuğunu kırmakta geç kalmadığını hissetti.Mutlu bir şekilde eve döndü.

Üç kozalak iki taş

                                                                                           Spderman                                         ...